Haksızlık, karşısında susan dilsiz şeytansa biz
susmayanlardanız her daim. Ağzım dursa, kalemim durmaz, kalemim dursa vicdanım
rahat vermez. Zaten insanlık da bunu gerektirir, maharet değil yani bendeki bu
meziyet. Ama toplumun, insanlığın,
aydınların sustuğu bir ortamda meziyet oldu çıktı...
Şimdi gelelim suçluluk psikolojisiyle her yaptığı ayıbı
kapatılarak ödüllendirilen, şişirilen zorba, maganda tiplerin son eylemlerine. Güya ilçesini, ilini yönetmeye talip bu
tipler kah bakıyorsun elinde silah, kah bakıyorsun yumruk savuruyor. Kusura
bakmayın ama bunlara siyasetçi demek mümkün değil...
İdeolojisinin ne
olduğu mühim değil. CHP, MHP, AKP ya da başka bir parti. Ama maalesef son
dönemde Antalya’da şiddet CHP’yi sardı...
Belediye meclisinde, mahalle seçimde derken birliktelik yemeğinde. Sevgi, birliktelik, kardeşlik dedikçe şiddetten beslenen tipler çoğaldı. Maalesef belediye meclisinde yumruk sallayan, seçimde silah çeken ama üstü örtülüp yalanlanarak şahsıma ve gazeteme seviyesizce saldırılıp, korunan kişinin de aralarında olduğu iddia edilen bir grupça levyeli saldırı gerçekleşti...
Parti yemeğinde ağız dalaşıyla, küfürle fitillendiği söylenen tartışmanın otoparkta saldırıya dönmesi geldiğimiz tabloyu gözler önüne seriyor. Birileri anlaşılan o ki kraldan çok kralcı. Elbette kimse kimseye hakaret etmesin, küfür etmesin ama kimse de bunu yaptı diye öldüresiye dövülmesin...
Ben olayın azmettiricisi gibi gösterilen belediye başkanın konunun içinde olduğunu düşünmüyorum. Ama o belediyeden çıkarları olan tiplerin başkana yaranmak için bu işe soyunduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok...
Eli levyeli saldırganlar için Orhan Budak tarafından şikayet
yapıldı. Kamera görüntüleri yok edilmez,
şahitler susturulmazsa ortaya çıkar. Ama mühim olan o değil ki şiddettin
olağanlaştırılması hatta inkar edilmesi...
İşte durumu çok güzel özetlemiş, Prof. Dr. İbrahim Keser. Zarif insan Keser, “Siyasal zorbalık virüsü bulaşıcıdır” diyerek, bakın ne diyor...
“Toplum yararına; siyasal rakiplerimizi eleştirdiğimiz, kötü bulduğumuz, istemediğimiz, zararlı gördüğümüz, adaletsiz bulduğumuz, korkunç dediğimiz, kabul edilemez bulduğumuz, insani bulmadığımız adımlardan birini bile yapar konuma geldiğimizde artık siyasal zorbalık virüsü bize de bulaşmış demektir.
''Bütün kaybedilirken, birisi küçük parça için üzülüyorsa, suçlu odur! Bir dayanışma yemeğinde Sevgili Orhan Budak 'a yapılan saldırıyı lanetliyorum. Çok geçmiş olsun. Zorbalık virüsü bulaşıcıdır. Şişenin kapağı açıldığında, elinde tutana da bulaşır. Virüs mevsimindeyiz Çok dikkatli olmak zorundayız. Çünkü insanca yaşam en büyük eser.”
Evet, Sevgili Hocam
şişenin kapağı açıldı...
Bulaşmaya devam
ediyor virüs...
Orhan Budak’a bir kez
daha geçmiş olsun diyor, saldırıyı kınıyorum...