Sizleri seçtik, makam koltuklarınıza buyurun oturun. Hayırlı uğurlu olsun. Uzun bir seçim maratonu sonrasında kamuoyu iradesini ortaya koydu ve sizleri bu günlere taşıdı. Esas mücadele bundan sonra başlıyor. Sizleri öylesine çetin mücadeleler bekliyor ki, bunları saymaya kalksak sayfalara sığmaz. Zaten sizler tüm bunları göze alarak mindere çıktınız ve kazandınız. Bundan sonraki hizmet sürecinde kentlerde, beldelerde statünüz ve ilgili yasalar çerçevesinde bu aziz millete hizmet etmeye sıra gelmiştir.

Hiç merak etmeyin biz STK olarak; yapacağınız her doğru karar ve doğru uygulamalarınızda yanındayız. Siz devletsiniz. Bizler de gönüllülük esasına göre devletin eli ayağı, gözü kulağı durumunda gönüllüleriz.

Antalya için son otuz yılın bir envanterini, hesabını kitabını bilimsel normlara göre yaptım. Sonunda da şu cümleyi kullanmak durumundayım. Bu kent, hak ettiğini bulamadı, bilhassa çevrecilik, şehircilik ve ekolojik döngüler bakımından bu kenti rezil ettiniz. Şimdi sizlere sesleniyoruz: Kentimiz ve bölgemizle ilgili olarak elimizde yüzlerce sayfa raporlar kentimizde mevcuttur. Dosyaları, klasörleri, bulundukları tozlu raflardan indirmek ve gereği yapma zamanıdır.

Son otuz yılda beldemizde ve bölgemizde, kentimizde onlarca Mahalli Çevre Kurulu, İl Hıfzıssıhha Kurulu, İl Trafik Komisyonu, güvenlik ve benzeri toplantılar yapıldı. Belediye meclis toplantıları yapıldı. Binlerce maddelik kararlar alındı. Eğer bu kararlar uygulandıysa kentimiz ve beldelerimiz her bakımdan çok yönlü olarak neden can çekişir durumda...

Otuz yıllık yönetim sürecinde bu ülkenin gönüllü (hiçbir şey beklemeden, ülkesi ve insanı için can siperane kendini adeta feda ederek hizmetkarlık yapmaya hazır STK’yı) kuruluşları neden göz ardı ettiniz.

İleri gitmiş batılı ülkelerde bu tür duyarsızlıklara ve kayıtsızlıklara ihanet gözüyle bakılır. Devlet millet iş birliği kavramının ters yüz edildiği ülkeler, kalkınmada hep sınıfta kalmıştır. Yanı sıra kentimizde aynı görüş ve düşünceden hareket ederek halkı için çalışan, sayfa sayfa yazılar yazarak sizleri uyaran çok değerli basın kuruluşlarını da genelde dikkate almıyorsunuz ve gereğini yapmıyorsunuz.

SONUÇ OLARAK: Geçmişteki otuz yıllık ayak sürüme dönemindeki olumsuzluklar, ihmal ve istismarı gidişatın, kentlerimizin kalkınmasına verdiği zararlar göz önüne alınarak bundan sonraki yönetim sürecinizde ilgili kurum ve kuruluşlarla, bilhassa STK’larla dirsek temasında bulunarak, dayanışma ve eş güdüm davranışları içinde, yapılacak plan ve programlar hazırlanarak, geçen dönemde kalınan noktadan hızlı bir deparla, personel ve iş akım şemaları bazında liyakat kavramını da asla göz ardı etmeden eksiklik ve aksaklıkların tamamlanması yolunda gerekenlerin yapılması kaçınılmaz durumdadır. Özellikle ve bilhassa hem belediye başkanlıkları için hem de diğer önemli birimler için gönüllü danışmanlık masalarının mutlaka ve muhakkak kurulması gerekmektedir. Devletin kit kanaat imkanlarını harcayarak etrafınıza bir takım bilgisiz-ilgisiz insanları ikame ederek Kurumlarımız zarara sokulmasın. 'Adama iş değil; işe adam'ilkesi vicdanini bir hadisedir. Kamu yararı ve insan hakları kavramı sizlerin kaçınılmaz göreviz olmalıdır.