İşte EMO Şube Başkanı Şaban Tat ile yurttaşı bekleyen elektrik zammı, yenilenebilir enerji yatırımları ve belediyelere öneriler...

“Beklentimiz 1 Ocak 2022’de yüzde 127 zamla uyandığımız gibi 1 Ocak 2024 tarihinde de bununla karşılaşmamak” diyen EMO Antalya Şube Başkanı Şaban Tat, ertelenen elektrik zamların büyük bir oranla dönebileceğine işaret etti. Başkan Tat, “Antalya yerelinde baktığımızda ciddi anlamda güneş de bir potansiyelimiz söz konusu” diyerek öneriler sundu 

“Çatıların ayrı tapulaştırılması gerektiğine inanıyorum. Burası illaki herkesin bütçesine uygun bu yatırımı yapabilecek durumu olmayabilir. Ama çatısını bir başkasına tahsis ederek, oranın yatırımını sağlatıp, bu ülkeye de enerji üretip ve oradan da bunu mahsuplaştırma sağlamasının önü açılmalı” diyen Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Antalya Şube Başkanı Şaban Tat ile ülkenin ve Antalya’nın yenilenebilir enerji potansiyelini ve son durumu konuştuk. Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarının önünün açılması gerektiğini kaydeden EMO Şube Başkanı Tat, önerilerini paylaştı. Belediyelere de çağrıda bulundu: Park da yapılsın GES yatırımı da...

İşte EMO Şube Başkanı Şaban Tat ile yurttaşı bekleyen elektrik zammı, yenilenebilir enerji yatırımları ve belediyelere öneriler...

Türkiye gündeminden enerji hiç düşmüyor. Antalya da enerjiyi yoğun bir şekilde özellikle soğutmada tüketen bir kent. Enerji, maliyetleri itibariyle insanların üzerindeki yükü her geçen gün artıyor. Dünya genelinde baktığımızda ucuz enerji kullanan bir ülkeyiz ama dışa bağımlıyız. Belli handikaplarımız var. Yurttaşı yeni bir zam bekliyor mu? Ne zaman olur? Olursa nasıl bir zam olur? Yüzde kaçlarda bir zam öngörüyorsunuz piyasa koşullarına baktığınızda ve bu zam yurttaşı nasıl etkiler?

 En ucuz enerji birim fiyatlarına sahip ülkelerden bir tanesiyiz. Ama bunun ucuz olmasının arka yanında da yüzde 45 oranında dışa bağımlı olan bir ülkeyiz. Tabii ki de bu ucuz elektrik birim fiyatı ne kadar sürdürülebilir ile ilgili bir soru işareti doğuyor. Bunu sürdürülebilmek de imkânsız. Şu an devlet bu birim fiyatla tutmak için sürekli gerek ev aboneleri gerek ticari aboneleri gerek bir milyon kilo az saat üzeri kullanıcı sürekli süspanse eder bir şekilde devam ediyor. Tabii ki ülkedeki gündemler sürekli değişkenlik içerisinde. 1 Ocak 2022’de bu ülkede yüzde 127 gibi bir zamla uyandık. Şu an zamları belli oranlarda yapmaya yapmaya bekleterek de bu oranı her geçen gün yükselterek devam ediyoruz. Bizim amacımız ve beklentimiz 1 Ocak 2022’de yüzde 127 zamla uyandığımız gibi 1 Ocak 2024 tarihinde de bununla karşılaşmamak. Ülkenin enerji kaynakları ve yenilebilir enerji kaynakları var. Antalya yerelinde baktığımızda ciddi anlamda güneş de bir potansiyelimiz söz konusu. Yüzümüzü her zaman dediğimiz gibi güneşe çevirmemiz gerekiyor. Bu konuda büyük küçük tüketimli kullanıcı demeden her boş kalan çatı bu ülke için bir milli zarar olarak görüyorum. Mutlaka çatılarımızı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Bu konuyla alakalı prosedür yumağıyla karşı karşıyayız.

 Her isteyen istediği yere ben güneş enerji paneli kuruyorum diyemiyor. Biz yurttaş olarak şöyle küçük bir araştırma yaptığımızda iskân şartı arandığını görüyoruz. Bazı şartlar söz konusu. Öncelikle mahalledeki trafo gücüne göre bir Güneş Enerji Santrali (GES) üretim izni var. Sizden önce güneş enerjisi santrali için başvuran varsa o izni bir başkası alamayabiliyor. Bu durum şu an için hala geçerli mi?şaban tat

Çatıya bir GES yatırımı yapılacaksa eğer, öncelikle iskanlı olması gerekiyor. Belediyeden de gerekli müsaade yazılarının mevcut olması şartı aranıyor. Bunlar dışında ikinci husus da o yapıyla ilgili bir abonenin olması gerekiyor. Çatıya GES yapılabilmesi için müstakil bir yapı veyahut da bütün maliklerden alınmış bir iznin olması gerekli. Bu şartlar sağlandıktan sonra GES çağrı mektubu dediğimiz ön izinle müracaat ediyorsunuz. Tabi bu müracaatı yaptığınızda sizin bölgenizdeki trafo güçleri, sizin altyapınızla ilgili birçok inceleme yapıldıktan sonra size çağrı mektubu geliyor. Akabinde yatırıma, projelendirmeyi yapabilmeniz için de belediyelerden statik hesaplamaları, mimari izinler, elektrik projesiyle ilgili projesel hizmetlerin de alınması söz konusu. Burada karşılaştığımız tek husus şu, bizim ülkemiz enerji açığı olan bir ülke. Mutlaka biz, kaynağı kendimizde olan bir enerji kaynağını kullanmak zorundayız. Bugün Antalya yerelinde baktığımızdaki ben Antalya tabiriyle konuşuyorum, bunu kullanırken de kolaylaştırıcılık gerekiyor. Çatıya 300 kilogramlık bir gün ısı koyulacağı zaman hiçbir belediyeden izin alma gibi bir durum yokken, bunun 10’da 1’i ağırlığındaki bir güneş paneli koyacağım takdirde ciddi anlamda prosedürlerle karşı karşıya kalıyoruz.

Çatılarda onlarca gün ısının olması görsel kirlilik olmakla beraber dışa bağımlı bir enerji kaynağından kendi milli enerjimizi kullanmamız, çevre dostu bir yatırım olarak da yapmak mümkünken, bürokrasiye takılmak bu konuda gerçekten kötü bir nokta. Ama son dönemde sanki yani özellikle son 10 yıldaki süreçte geçmişe oranla bu konuda yatırımların öyle veya böyle bir şekilde arttığını söyleyebiliriz. Enerji maliyetlerinin ne kadar ucuz olduğunu söylesek de yurttaş, kamu kurumları veya özellikle belediyeler için çok yüksek maliyet olması, bütçelerini büyük yer tutması nedeniyle az çok yapmaya başladılar gibi. Ama bireysel olarak hala istenilen ortam sağlanamadı. Çatılarımız hala ya gün ısılarla dolu ya da boş olarak değerlendiriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

 

Evet, bununla alakalı bir birlikteliğin olması gerekiyor. Belediyeler arasında da istenen prosedürlerin farklılıkları söz konusu. Bugün Konyaaltı’nda yatırım yapacaksam ayrı belediyenin birtakım istekleri oluyor. Muratpaşa'da veya Kepez’de yatırım yapacaksam her belediyenin bununla ilgili talep ve istekleri bambaşka noktada oluyor. Bunların tek düze olması lazım. Bu şekilde vatandaşın da işleri çok kolay ve kısa sürede bu sistemi kurup, enerjisini üretip bu ülkeye de katma değer sağlaması gerekiyor. Hatta ben şunu da sonuna kadar destekliyorum ve inanıyorum. Çatıların ayrı tapulaştırılması gerektiğine inanıyorum. Burası illaki herkesin bütçesine uygun bu yatırımı yapabilecek durumu olmayabilir. Ama çatısını bir başkasına tahsis ederek, oranın yatırımını sağlatıp, bu ülkeye de enerji üretip ve oradan da bunu mahsuplaştırma sağlamasının önü açılmalı. Bu yatırımlar sadece çatılarla kalmıyor. Tarlalar, araziler veya çok büyük arazilere de yapılan yatırımlar var. Burada gerekli prosedürlerin olmasından yanayız. Çünkü vatandaşın tarım arazisi olarak kullandığı yerlerde mutlaka ve mutlaka gerekli izinlerin, gerek Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarının, gerekli ön izinlerin alınması gerekiyor. Ülkemizde de şu an marjinal arazi raporu olmadan bu yatırımlar zaten yapılamıyor. Biz bu marjinal arazi raporu verilirken de ilgili kurum ve kuruluşların vatandaşın oradaki kullanım alanlarına, dinamiklerine, ‘Tarıma da kullanılıyor mu? Hayvancılık burada yapılıyor mu?’ gibi incelemeleri yaptıktan sonra ‘marjinal arazidir’ raporu verilmesini önemsiyoruz. Bu konuların dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü her geçen gün köylerdeki nüfuslar azalarak azami nüfus sayısı düşmeye devam ediyor. Oradaki nüfusu hem arttırıcı hem de halkı da korumak yönünde bu hususların önemi de çok büyük diye vurgulamak istiyorum.

Kentlerin enerji master planları gibi bir kent çalışması var mı? Bu kentin enerji potansiyeli ve enerji ihtiyacı nedir? Yenilebilir enerji kaynaklarından rüzgârı yoksa mı güneşi mi kullanabiliriz? Bu potansiyel nerelerde daha çok elde edilebilir? Master planı tarımda da, depremde de, ulaşımda ve daha pek çok noktada zaten olması gereken ama hala yapılamayan işler olduğu gibi böyle bir konuda bir girişimde bulunmak gerekmez mi? Ve bu konuda Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerin en azından Büyükşehir Belediyesi'nin bir daire başkanlığı kurması faydalı olmaz mı? Geçmişte bir dönem koordinatörlük adı altında böyle bir birim vardı. Mavi Ev yapılmıştı ama sonrasında hiçbir şey olmadı. Sizce bu konuda nasıl bir çalışma olmalı?

şaban tat 1

Şu an kentlerin enerji master planları gibi bir çalışması yok. Şehirlerin tüketimi anbean interconnected sistem dediğimiz sistem üzerinden kontrol ediliyor. Türkiye enerji hatları üzerinden birbirine bağlı ve bununla da ilgili birçok bölgeden koordinasyonu sağlanıyor. Tüketimle ilgili sayısal verileri her dakika alabiliyoruz. Bununla ilgili sıkıntı yok. Üretim açığını kapatma noktasında ülkemizde yönetmelikler hızlı değişiyor. Bu yönetmeliklerde bir plan program yapılmadan hızlı bir şekilde yapılmaya başlıyor. Nasıl ki GES’lerde yatırım yapmanın önü açılınca otomatikman bütün herkes buraya yatırım yapmaya başladı. Tüketim olan tesisler yatırım yapmaya başladı. Yönetmelik değişmeden önce de tüketimi olmayıp bunu gelir kaynağı olarak görenler de bu işe yatırım yaptı ki bizim ülkemizde yönetmelikler çıkarken bazen de göç yolu düzelir mantığıyla yürüyoruz. Eksiklikleri gördükçe yeni yönetmelikler gündeme geliyor. Devlet de hiç tüketim olmayan yatırım amaçlı yapanlara bir sınırlama getirdi. Dedi ki ‘Ben sizin tüketiminiz kadarını mahsup ederim, bir kat da tüketiminizin bir kat fazlası kadar da satın alırım’ diye bir sınırlandırma koydu. Şimdi hal böyle olunca bu iş tüketimi olan tesislerin yatırımı haline gelmeye başladı. Biraz da arazide yapılan yatırımlar o kadar hızlı bir şekilde alınmaya başlandı ki bir planlama, bir projelendirme, bununla alakalı şu bölge uygundur, buraya imar planlaması düzgün bir şekilde yapalım diye de bir planlama bir master projesi olmadı. Bugün bu projeleri genelde proje geliştirme firmaları bunlara giderekten de bu projelerini geliştirip duruyorlar. Yani herkes farklı bir bölgede, trafo kapasitesinin gücüyle, sınırlı olmak kaydıyla, marjinal arazi dediğimiz arazilerde bu projeleri geliştirmeye başlıyor. Ama bununla alakalı ‘Burada şu kadar büyüklüğünde bir arazi var. Yatırımlar buraya yapılmalı’ gibi bir imar planlaması veyahut da bir projelendirme söz konusu değil. Belediyelerde enerjiyle ilgili hep bir komisyonlar, bir çalışmalar var. Ama şu an Büyükşehir Belediyesi’nde bunun aktif bir şekilde bir komisyon çalıştığını göremiyoruz. Bütün kamunun olduğu gibi bütün kamu kurumları genç yatırımlarına giriştiler. Bunun akabinde Büyükşehir Belediye’si, diğer belediyelerde de bununla ilgili yatırımları oldu. Ama bunu çok daha fazla da vatandaşa yansıtamıyorlar. Yani enerji gözle görülür, elle tutulur bir olgu olmadığı için bunun da vatandaşa yansıtması zor. Bundan dolayı belediyelerimiz daha çok genç yatırımı yapmaktansa park bahçe yapmayı tercih ediyor. Ama gelecek nesilleri düşünmek gerekirse karbon emisyonunu minimuma indirmek, daha yaşanılabilir bir çevre, daha yaşanabilir doğa söz konusuysa hani bugün elzem olan park bahçeler de elzemdir. Buna da hiçbir şey demiyorum. Ama GES yatırımlarının da sonuna kadar yapılması gerektiğini vurgulamak istiyorum.