“Kapitalizmin doğasında ranta dayalı vahşi bir anlayış vardır. Gelir kar amacıyla yıkıp yok eder bu doğasında vardır. Bu alanlar da bizim göz bebeğimiz gibi korumamız sakınmamız gereken doğa alanlarımızdır. Kapitalizmden ve insandan kurtarmamız gerekiyor ki bizde gelecek nesillere geçmişlerimizden aldığımız doğal mirası bırakabilelim. Kar hırsıyla buralara insan girdiğinde doğallığı bozuluyor“

Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan’ın sözleri bunlar..

Antalya’nın doğal ve kültürel varlıklarının peşkeşine, talanına, paylaşılmasına karşı Antalya’nın dinamiklerinin direnişi, mücadelesi büyük oranda zaferle sonuçlanıyor..

Antalya’nın dinamiklerinin Phaselis Koyu’ndan sonra Kemer’deki bir diğer doğa cenneti Kleopatra Koyu için sürdürdükleri direniş ve mücadele yargı zaferiyle sonuçlandı..

Antalya 3’ncü Bölge İdare Mahkemesi, Kleopatra Koyu'nun yıllık 505 bin TL bedelle 29 yıllığına kiraya verildiği ihalenin iptali ve yürütmenin durdurulması için açılan davada yürütmeyi durdurma kararı verildi.

Rantçılar ve işbirlikçilerine karşı yürütülen mücadele sonunda yargının verdiği zafer elbette çok önemli, Antalya’nın kazanımlarına sahip çıkılması konusunda bundan sonraki süreç için de büyük moral oldu..

Klepatra Koyu’nun rantın azgın dişlerinin arasından çekip, alınması nedeniyle Antalya Barosu’nda

Davacılardan Sami Adaletli’nin katılımı ile basın açıklaması yapıldı..

Basın açıklamasını okuyan Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Özge Köksal, turizm adı altında doğal ve kültürel değerlerin tehdit altında olduğunu vurguladı..

Özge Köksal’ın şu sözleri çok çarpıcı :

“Belirsizlik ihaleyi alan firmanın keyfine bırakılıyor demek. İşletmeler kar etme amacıyla alındığı için ödediği parayı çıkarması gerekiyor. Birçok bölgenin kendisine has özelliğini bozacak işletmeler yapılabiliyor. Bunun örneklerini Kındıl Çeşme’de yaşadık”

Şurası yadsınamaz bir gerçek ki iktidar partisi AKP, sandıktan hala birinci parti çıktığını söylese de Türkiye’de ve Antalya’da değişim başladı, bu değişimin kaçınılmaz olduğunu söylemek hayalcilik olmaz, geleceğe umutla bakmak açısından motivasyon sağlar..

Antalya Barosu, Mimarlar Odası Antalya Şubesi,  İnşaat Mühendisleri Antalya Şubesi, Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi başta olmak üzere, siyasi partiler, çevreci kuruluşlar yani Antalya’nın dinamikleri tüm olumsuzluklara rağmen kentin kaynaklarına sahip çıkmakta ciddi bir sınav verdiler..

31 Mart yerel seçimleri sonrasında oluşan iklimin, mücadelenin daha da bundan sonraki süreçte daha da etkili, daha geniş tabanlı, daha örgütlü olarak yapılmasının da önünü açacağı görüşü toplumun hemen hemen tüm katmanlarınca destekleniyor.

1 Nisan sabahı ile başlayan yeni süreç doğal olarak Antalya’nın geleceğinin daha sağlıklı şekillenmesi, Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcekin seçim kampanyasında sıkça söylediği gibi Gazipaşa’dan Kaş’a kadar planlı, kurallı ve kimlikli bir kent olmasını sağlayacak..

Böcek’in kampanya dönemindeki şu sözlerini çok önemli: 

“Meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve kent dinamikleri bizim için çok önemlidir. Bütün kurum kuruluşlarla, dostlarımızla birlikte bir yönetim anlayışımız olacak. İktidar ile kavgam olmayacak. Antalya'ya barışı, dostluğu getireceğim"

Şurası yadsınamaz bir gerçek ki, “Bizim projelerimizi hayal bile edemezler” diyen AKP’li eski Başkan Menderes Türel döneminde Antalya’nın parası çılgın projelere gömüldü, halka sorulduğu iddia edilse de Antalya’nın projelerine Ankara’dan, İstanbul’dan karar verildi..

Başkan Böcek ise, kampanya süresince Antalya’yı Antalyalılarla birlikte yöneteceğini belirterek, şunları söylemişti, bugün de aynı düşünceleri taşıdığına inanıyorum:

“Antalya'mıza sağlıktan eğitime kadar her türlü yatırım yapılacak. Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi'nde 150 gündem maddesinin 100'ü plan tadilatı olmayacak. Meslek odası, sivil toplum kuruluşları ve kent dinamiklerinin fikir ve düşüncelerini alacağız. Antalya'yı Antalyalılarla birlikte yöneteceğiz”

Ben, Böcek ve ekibinin, Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi üyelerinin de  Antalya’ya en iyi hizmete vermenin çabası ve heyecanı içinde düşünüyorum..