Eskiden faili meçhul cinayetlerde gazeteci, siyasetçi, diplomat, akademisyen katledilirdi. İsyan eder, sokağa dökülürdük. Sonra sıradanlaştı bu katliamlar, üstelikler failler, azmettirenler gün gibi ortadayken…

Yüreğimizde değerli demokrasi şehitlerimize duyduğumuz özlem, katillerine ve üstünü kapatanlara dair öfke her gün artarken, yeni yürek yangınlarımız oldu…

Rabia Naz Vatan, Şule Çet, Nadira Karimova vs…

Biri daha çocuk, diğerleri genç. Yaşamdan koparıldılar. Ama intihar ya da olağan bir ölüm algısı yaratılmaya çalışılıyor…

Bir çaba var ki inanılmaz. Araştıranlar, üstüne gidenler gözaltına alınıyor. Deliller yok ediliyor ya da acele defin yapılıp konu kapatılmak isteniyor…

Nedir bu katliam, cinayet, istismar, taciz, tecavüz…

En mağdur çocuk ve kadın…

Eril şiddet mağduriyetine karşı çıkış ise yetersiz. Hoş cinayetler ortaya çıktığında, istismar kanıtlandığında kesilen cezanın da vicdanlar da kabulü yok…

Ama vakaların her geçen gün artması ve üstelik de üzerinin örtülmesi kabul edilemez…

Bakın Türk Tabipleri Birliği açıkladı. Tespit edildiği kadarıyla 2019’un ilk 10 ayında en az 284 kadını öldürdü, 42 kadına tecavüz edildi, 485 kadın seks işçiliğine zorlandı, 217 çocuk istismar edildi, en az 513 kadın fiziksel şiddede uğradı…

Herkesin gözü önünde oldu, cinayetler de tacizler de…

Ama gelin görün ki Adalet Bakanlığı’ndan resmi olarak kadın cinayetleri ve çocuk istismarının istatistiğini almak mümkün değil…

Son 15 yıllık veri kaynağı, gizli…

Artık ne kadar ürkütücü bir tablo var siz düşünün.  Hatta gelin düşünmesi gerekenlerin yerine de düşünüp çözüm arayalım birlikte…

Görünen o ki başka da çaremiz kalmadı. Bir kadın hakları, insan hakları savunucusu olarak utanıyorum içinden geçtiğimiz hak ihlallerinin getirdiği tablodan…

Kadın sokak ortasında katlediliyor, çocuk okulda, kursta, camide taciz ediliyor, genç kadın vekil evinde ölü bulunuyor, intiharı mümkün görünmeyen çocuğumuza ‘intihar’ yaftası biçilmeye çalışılıyor…

Ve ülkede gelinen psikolojik gerilim ve ekonomik çalkantı ortamında birileri milyonluk araçlarına, kollarında milyonluk takılarla yenidoğan çocuklarına tek taş takıyor…

En iyisi biz gelin yerel dinamikleri harekete geçirip bir meclis çıkarması yapalım…

Siyasilerin harekete geçmesi için yürüyüş, eylem, çalıştay vs hazırlayalım…

Akademisyen, gazeteci, siyasetçi vs hak savunucuları bir araya gelelim…

Acil…

Çünkü ne diyordu Emine Bulut: Ölmek istemiyorum…