Türkiye’yi 13 yıla yakın süredir yöneten AKP, kendini ülkenin sahibi sandı..

Ne yasa, ne yönetmelik, ne gelenek dinledi, kafasına göre takıldı..

Kimi konularda bodoslama gitti, bir gün saltanatın biteceğini, rüyanın sona ereceğini, hesap günü geleceğini düşünmedi, “Ben yaptım oldu’ anlayışını her alanda uyguladı..

Antalya için de durum farksızdı..

Antalya’nın kaynaklarını yandaşlara paylaştırılmasında sakınca görmedi..

Yaptığı iyi işler alkışlanınca sessiz kaldı, eleştirilere kimin zaman tahammül edemedi..

‘Bizler ve onlar’ anlayışı ülke genelinde oluğu gibi Antalya’da da uygulandı..

AKP, Antalya’da adeta ‘imtiyazlı bir sınıf’ yarattı..

Bu yapının içine kendinden olmayanlar ile kendisi gibi düşünmeyenleri sokmadığı gibi, muhaliflere düşman gözüyle batkı, düşmanca tavır içinde oldu..

Ülkenin olduğu gibi Antalya’nın sahiplerinin de kırmızı çizgileri olduğunu bildiği halde bildiğini okumakta ısrar etti..

Neydi bu kırmızı çizgilerin öncelikli olanları ?

Cumhuriyet ve kurumları…

Atatürk ilke ve devrimleri..

AKP, Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni ilk kez kazandığı dönemde Cumhuriyet Meydanı’nı köprülü kavşakların yapımından doğacak trafik sıkışıklığını bahane ederek ulusal bayramlara kapattı.

Amaç Antalyalıların sabrını sınamaktı..

Cumhuriyet Meydanı’nda ulusal bayramların kutlanmasını yasakladığı gibi, bayramlar öncende ve bayramlarda Antalyalıların Ata’ya çelenk sunmasını, vefasını göstermesini engelledi..

Antalya Cumhuriyet Meydanı, ulusal bayramlar ve benzeri ekinliklerde savaş alanına dönüştürüldü adeta..

Polis, alana insanları sokmadı, cop, biber gazı, gaz fişeği, TOMA ile müdahale etti..

Onlarca kişiye polise ve yasalara mukavemet etmek suçlarında dava açıldı..

AKP, Büyükşehir’i kaybedince baskı durulur gibi oldu..

Ardından Cumhuriyet Meydanı etkinliklere açıldı..

AKP, Büyükşehir’i ikinci kez kazanınca Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığı yeniden hortladı..

Cumhuriyet Meydanı’nda tam da Gezi Direnişi’nin yıldönümü öncesinde panayırı andıran bir görüntü ortaya çıktı..

AKP, bu ikinci eylemi ile Cumhuriyet Meydanı’na ve Atatürk’e karşı olan düşmanlığını bir kez daha ortaya koydu..

Antalya ayağa kalktı, meydanın kimin tahsis ettiği tartışmalarının gölgesinde çadır tiyatrosunu andıran görüntüler bir hafta süreyle yerli ve yabancıların itirazlarına rağmen sürdü gitti..

Bir daha olmaz diye düşünürken, bir sabah Antalya Cumhuriyet Meydanı resmen işgal edildi..

Hem ed ne işgal.,.

Kirli çadırlar, çığırtkan satıcılar, adı da festival olan ve köylerdeki panayırlardan bile berbat bir görüntü işgal etti Cumhuriyetin Meydanını..

Kim tahsis etti yanıtı alınamadı..

Valilik belediyeye, belediye valiliğe attı topu.

Kamuoyundan tepkiler artınca Pazar gününe kadar devam edeceği belirtilen sözde festival dün sabah sona erdi, çadırlı işgal kalktı..

Bunun için yazının başlığını ’sandık sen nelere kadirsin ? diye attım..

Herkes çok iyi biliyor ki AKP 7 Haziran seçiminde bozguna uğramayıp, hükümette kalsaydı Antalya Cumhuriyet Meydanı’ndaki işgal yarın akşama kadar devam edecekti..

Ardından yenileri gelecekti, çünkü AKP’nin Cumhuriyet ve Atatürk hazımsızlığı var..

Antalya’nın sabrını sınama hastalığı var.

Her şeye rağmen bu rezalete son verilmesi talimatını veren Antalya Valisi Muammer Türker’i kutlamak gerekli..

Dileriz yeni bir sürpriz olmaz..

O zaman tepkimizin de farklı olacağının bilinmesini isteriz..