‘Antalya rant alanı. Ne zaman tek katlı evler ve bahçeler söküldü. Yüksek binalar yapıldı, Antalya tehlikeli bir bölge oldu. Antalya’nın çevresindeki yıkılan antik kentlere bakarsanız bunun nedeni deprem. Antalya’da bu bölgelere çok yakın’

Bu sözlerin sahibi bir bilim adamı.

Akdeniz Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erkan Karaman, CHP Muratpaşa İlçe Başkanlığı tarafından Cam Piramit Kongre Merkezi Düden Salonu’nda düzenlenen “Yeraltındaki Antalya’ konulu panelde Antalyalıların nasıl bir tehdidin altında olduğunu anlattı.

Prof. Dr.Erkan Karaman’a göre Antalya, deprem riskini her geçen gün daha yakından taşıyor.

Taşıyor da Antalya seyirci kalmaya devam ediyor.

Türkiye’nin altıncı büyük ilinin ne yazık ki bir Deprem Master Planı yok.

Hazırlandığı yönüne zaman zaman açıklamalar yapılsa da bir arpa boyu yol alındığı inancında da değiliz.

Prof. Erkan Karaman’ın şu sözleri sağır sultanlara belki bir işaret verebilir :

“Antalya’nın altı adım adım çok değişiyor. Yapılar, zemininin sağlamlığına göre yapılmalı”

Karaman, Antalya’daki binaların büyük bölümünün yıkılma tehlikesi yaşadığını da vurgulayarak, şunları söylüyor :

“Antalya’nın bir çok bölgesinde bunun örneklerini gördük. Yan yatan binalar vardı. Antalya rant alanı. Ne zaman tek katlı evler ve bahçeler söküldü. Yüksek binalar yapıldı, Antalya tehlikeli bir bölge oldu. Çeşitli tarihlerde bu bölgelerde deprem olmuş ve yakın bölgelerde fay hatları mevcut. Planlama yaparken maalesef yeşil alan olması gereken alanlara binalar yapılıyor. Bu alanlar gevşek yapılı alanlar olduğu için binalar risk taşıyacaktır. Biz bina alırken maalesef evin cephesine, mutfak dolabına, fayansına önem veriyoruz. Örneğin alacağınız ev 20 katlı bir binada. Zemin bu kadar katı taşıyabilecek mi bunu evi alırken müteahhide sormak gerekiyor”

Gerçek şu ki Türkiye’nin nüfusu en fazla artan, iç göçle sürekli kabuk değiştiren kenti olan Antalya diken üstünde oturuyor.

Antalya’nın merkezindeki binaların durumu böylesine vahim bir durumda iken, gecekondu cenneti olan kentteki denetimsiz yapılaşma tehdidi daha artırıyor.

Antalya’nın imar planlarının sürekli delinmesi, başta dere yatakları olmak üzere rantçıların göz koyduğu tüm alanların imara açılması tehlikenin kapımızdan içeriye kadar girdiğinin en somut örneği.

Tablo bu kadar ürkütücü iken, imar planı tadilatları kentin geleceğini karartmaya devam ediyor.

Konut alanları, parklar, yeşil alanlar, tarım alanları rantçıların kullanımına açılıyor.

Antalya artık nefes alamaz hale geldi.

Çarpık yapılaşma kentin havasını değiştirdi.

Antalya’ya has rüzgarlar dev beton bloklara takılıp kaldığı için Akdeniz iklimini yaşamaz hale geldik.

Antalya’da son yıllarda adeta kara iklimi etkinli olmaya başladı.

Bir de AKP iktidarının seçim kömürü devreye girince yerli yabancı herkesin gözdesi olan Antalya’da hava kalitesi de .bozuldu.

Sahiller turistik tesisler nedeniyle işgal edildi, bu işgal 640 kilometrelik sahil şeridinde önlenemez bir şekilde sürüp gidiyor.

Antalya’yı yönetenlerin bu kötü gidişe seyirci kalma gibi bir lüksü yok.

Daha yaşanabilir bir Antalya yaratmak, gelecek kuşaklara en azından Antalya’yı bugünkü haliyle bırakmak gibi bir sorumluluğumuz olduğu halde kimse görevinin gereğini yapmıyor.

Günü kurtarmanı ötesinde dişe dokunur bir çalışma yapıldığı da söylenemez.

Kimse başını kuma sokmasın Antalya’yı zor günler bekliyor.