Antalya, günlerdir ayakta..

2B olarak bilinen ‘orman vasfını yitirmiş araziler’ için saptanan rayiç bedelleri yüksek bulan ve ödemeyecek durumda olduklarını söyleyen vatandaşlar yol kesiyor eylem yapıyor, seslerini duyurmak için Defterdarlık kapısına kadar dayanıyor.

2B arazilerinin satışı konusunda kamuoyunda değişik yorumlar var.

Bazı çevreler köylünün, vatandaşın eylemlerini karşı çıkıyor, siyasi partilerin ve sivil toplum kuruşlarının eylemcilerin arkasında durmasını, tepkilerine katkı koymasını eleştiriyor.

2B kavgasının fitilini aslında Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ateşledi.

Bakan Eroğlu, AKP İl binasında fiyatların çok yüksek olduğunu, satın alma gücünün bulunmadığını söyleyen vatandaşı azarlayarak, “ Almazsan alma, zaten 2B arazileri devletin, hazinenin malı” şeklinde konuştu.

Bakan Eroğlu’nun bu sözleri bardağın taşmasına neden oldu.

Çaresiz vatandaş yol kapatıp, eylem yaptı, polisle, jandarma ile karşı karşıya geldi.

Sevindirici olan taraf 2B protesto eylemlerinde toplumsal barışı bozacak türden bir olayın yaşanmamış olması.

Eylemler sırasında kimi vatandaşlar fenalık geçirse de kimsenin burnunun kanamamış olması Antalya açısından sevindirici.

Görünen o ki eylemler hükümetin yeni bir düzenleme yapma girişiminden beklenen sonuç alınamazsa yeniden başlayacak..

Kaygımız bu nedenle artıyor.

Bu kez barış bozulabilir, eylemlerin tansiyonu yükselebilir, istenmeyen olaylar yaşanabilir.

Antalya gibi Türkiye’nin vitrini olan bir kentte yaşanacak talihsiz bir olay tamiri olanaksız zararlara yol açabilir.

Bu nedenle de eylemcilerin de, güvenlik güçlerinin de ortamı gerginleştirmeden kaçınmaları, hak arama hakkını uygar ölçüler içerisinde kullanmaları.

Vatandaş eylemler yaptı, doğal olarak AKP hükümeti sıkıntıya girdi.

AKP’liler zaman geçirmeksizin Başkent Ankara’ya koşarak, çözüm arayışına girdiler.

Dediler ki, “ Yerel seçim yakın, vatandaş ise öfkeli, gidiş hiç de iyi değil. Bir çözüm üretin, çözüm bulunamazsa 2B öfkesi sandığa olumsuz yansır, Antalya’yı kazanma şansımız önemli ölçüde azalır”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun batı yerleşim birimlerine yaptığı ve büyük ilgi ve destek gördüğü 2 günlük gezisinin amacı da 2B tartışmalarıydı.

Kılıçdaroğlu’nun gezisinde dikkati çeken bir diğer nokta ise DP’li Demre Belediye Başkanı Süleyman Topçu ile MHP’li Elmalı Belediye Başkanı Hüseyin Altıntaş’ın ilgisi ve desteğiydi.

İki belediye başkanı CHP liderini hem samimi bir şekilde karşıladılar, hem de parti otobüsüne kadar çıkarak halkı birlikte selamladılar.

Bu gelişmede 2B tartışmasının payı elbette çok büyük.

Kılıçdaroğlu’nun bu gezisi hem 2B süreci, hem de yaklaşan yerel seçimler öncesinde AKP’ye karşı muhalefetin ortak hareket etmesi gerektiği düşüncesini savunanları doğrular nitelikteydi.

2B tartışmaları bir gerçeği daha gösterdi ki, AKP’liler eleştiriye aslınya tahammül göstermiyor, zora gelince devletin bürokratlarını ve memurlarını günah keçisi ilan etmekten çekinmiyor.

MHP İl Başkanı Osman Çetin’in “2B gerçeği’ adını verdiği basın açıklamasındaki ‘ayran kabardı’ şeklindeki sözleri gerçekten çok çarpıcı, hem de süreci en net şekilde anlatması yönünden dikkat çekici.

Osman Çetin, diyor ki “Köylünün ayranı kabardı mı önünde kimse duramaz. Vatandaşlarımız kendi sınırlarını bozacak şekilde tarla sürme yüzüne birbirini vurdu. Gidin Aksu’daki mezarlara bir bakın”

Bu uyarı toplumsam barışın 2B rayiç bedelleri yüzünden tehdit altında olduğu görüşünü desteklemesi açısından önemsenmeli.

MHP İl Başkanı Çetin, aslında AKP hükümetinin 2B’lerin satışlarındaki rayiç bedelleri yüksek oluşunun ardındaki amacı da kamuoyunun bilgisine sunuyor.

Osman Çetin’in şu sözleri, bundan sonraki sürecin nereye gideceğinin de işareti olmalı:

“2B arazileri satılamazsa emlak vergi değeri üzerinden bu araziler TOKİ’ye devredilecek ve ardından talep edenler TOKİ’den alabilecek. Bu ne demek bir açıklama yapsınlar. TOKİ, istediği kişiye satış yapabilecek. Olaya hatalar olabilir diye bakıyorlar, böyle olmaz”

Dileriz ki MHP’li Çetin haklı çıkmaz.

Tersini düşünmek bile istemeyiz.