25-30 yıl öncesinin tarımdaki sloganı, ‘Kendi kendine yeten 7 ülke’ydi..

Bu 7 ülkeden birisi de bizdik..

Yani dünyanın en şanslı 7 ülkesinden biriydik..

O süreçte kendi kendine yeten diğer altı ülkenin kimler olduğunu merak etmedik, daha doğrusu üzerinde durmadık ve öğrenme şansımız da olmadı..

Bugün için durum tam bir felaket..

Kendi kendimize yetme noktasının çok ama çok uzağındayız artık..

Bizi bir baş soğana muhtaç hale getiren sürecin temelleri 1980’dan sonrası dönemde atıldı..

‘Yeni Politikalar’, ‘Yeni İcatlar’ Antalya ile birlikte tüm ülkeyi çıkar hesaplarının kurbanı haline getirdi..

Bir zamanlar kendi kendine yeten 7 ülkeden birisi olan Türkiye, bugün her şeyi ile dışa bağımlı her şeyi çok pahalı alan, gelecek endişesini her geçen gün biraz daha yakından duyan bir ülke haline geldi..

Bunları neden mi yazdım ?

Ufak tefek şansızlıklarla karşılaşmış olsak da bir hafta süren İtalya turundaki gözlemlerimizi paylaşmak için..

Kappa Tur ile Başkent Roma’dan başlayan 7 günlük İtalya turu Floransa, Napoli, Pisa, Venedik ve Bologna’yı kapsadı.

Tam bir tarih ve kültür hazinesi İtalya..

Her karışında farklı bir medeniyetin izleri var, tarihi eserler tamamına yakın korunmuş, pek çoğunda restorasyon çalışmaları sürdürüyor.

İtalya’da Türkiye’deki gibi ‘Her Şey Dahil’ saçmalığı yok..

En iyi otelinde sabah kahvaltısında bir kruvasan, bir dilim peynir ve bir küçük reçel veriliyor..

Öğlen ve akşam yemeklerini dışarıda yemek zorundasınız..

Her kente girişte kişi başına 1,5 ile 5 Euro ayak bastı parası gibi adeta haraç alınıyor..

Turist için her şey ateş pahası.,.

Buna rağmen sadece Roma’ya yılda 48 milyon turist gidiyor..

Antalya’ya10 milyon turist gelince göbek atıyoruz..

İtalya’da asgari ücret 2 bin euro, ancak insanlar rahat yaşıyor, örnek olarak bizde 10 liraya kadar çıkan domatesin kilosunu 0.40 cente alabiliyorlar..

Asgari ücrete çalışan bir İtalya vatandaşının 7-8 ayda otomobil alma şansının olduğu söyleniyor..

İtalyanlar mutlu, gelecek kaygıları yok, refah içinde yaşıyorlar..

Mutlu ve huzurlu İtalyan vatandaşı, sakin ve telaşsız bir hayat sürüyorlar..

Venedik’te sadece 46 ailenin yapmasına izin verilmiş olan gondolcular da dahil her İtalyan saat 12.00-14.00 saatleri arasında kesinlikle çalışmıyor.

‘Siesta’ adı verilen bu uygulamadan asla taviz vermiyorlar..

Bunun tek nedeni ise üretim, tarım alanlarını olduğu gibi korumuşlar, ekiliyor, dikiliyor, üretiliyor ve iç pazarda kolaylıkla tüketiliyor.

Arz ve talep dengesi öylesine ayarlanmış ki aracı da yok, komisyoncu da, bizdeki gibi esnafı bitiren, vatandaşı borç batağına sürükleyen AVM’ler yok..

İtalya’nın dünyaca ünlü Po Ovası, tarımın adeta merkez üssü..

Aynı adı taşıyan nehirde beslenen ovadan yetişen tarım ürünleri halkını besliyor..

İtalya’nın hemen tamamında tarım alanları korunmuş, bizdeki gibi betona yenik düşmemiş, kimsenin de tarım alanlarını yok etmesine izin verilmemiş.

İtalyanlar, ‘Kentsel Dönüşüm’ü henüz keşfetmemiş ..

Yani tarım alanlarını, yeşil alanları, ormanları çok katlı yapılara kurban etmemiş.

Üç katan fazlasını görmek olanaksız gibi..

Çarpıcı bir dip notla bitirmek istiyorum..

Belli ki dünya İtalya’da olduğu gibi bizi yakından izliyor..

Floransa’nın ünlü Doumo Meydanı’nda gezerken bizim Türk gurubu olduğumuzu öğrenen Afganistanlı seyyar satıcı Rashıd Mohammed’in şu sözleri hepimizi gülümsetti, grubun moral motivasyonunu artırdı :

“Her Şey Çok Güzel Olacak

Dileriz 27 gün sonra her şey çok güzel olur..