BU KAÇINCI ÇAĞRI KIYILARIMIZ İŞGAL ALTINDA

Karadeniz, Ege, Akdeniz, Marmaris, Bodrum, Fetiye, Kaş, Ölüdeniz, Kemer, Antalya, Serik, Manavgat, Side, Gündoğdu, Kızılot, Avsallar, Türkler, Konaklı, Alanya, Oba, Kargıcak, tüm kıyılarımız işgal altında.

Bu nasıl bir hak ve adalet duygusu, hakkaniyet ilkesine riayetsizlik. Özellikle turizm mevsiminin başladığı yaz aylarında tüm kıyılarımızda kavga Gürültü, akla hayale gelmeyen yoğun rahatsızlıklar. Birçok olay basına yansımıyor, kol kırılıyor yen içinde kalıyor. Halka göre; mahiyetti meçhul birileri kıyıları işgal ediyor, vatandaş denize girmek istediği zaman çatışma başlıyor.

Korumalar devrede, halkı kıyılarımızdan kovmak için her türlü mobing uygulamasından çekinmiyorlar.

İmar mevzuatımıza, kıyı kanununa, çevre kanununa, diğer kanun ve yönetmeliklere uymayacak tarzda, kıyılarımızda işletmeler tarafından bir işgal bir çarpık yapılaşma ortaya konularak ciddi bir çevre kirliliği, kıyı kirliliği, görsel kirlik-gürültü kirliliği yaratarak, yer yer ve zaman zaman

Halkı da taciz ederek hukuksuzluğun daniskası sergileniyor ama oralarda güvenlik ve zabıta hizmetleri bakımından da denetim kontrol-icabete tedbirlerden mahrum durumda kıyılarımız.

Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne, ilgili belediyelerimize, emniyet teşkilatımıza Sağlık İl Müdürlüğü’ne, Tarım İl Müdürlüğü’ne, jandarma teşkilatımıza, Valiliğimize ve kaymakamlarımıza kamu adına çağrıda bulunuyoruz:

Devletimizin kıymetli kurumları; bilhassa yaz döneminde çok alanlı olarak kıyılarımızda bir beka sorunu yaşanmaktadır. Zaman zaman gıda terörü ve kimyasal terörle işgallerden kaynaklanan insan

Hakkı tüketici hakkı sorunlarının yaşandığına tanık olmaktayız. Toplumumuzun, kalite standartlarına göre her alanda ve her bakımdan bir yaşam tarzına sahip olabilmesi için kurumlarımızın kıyı şeridinde de insanımızın maruz kaldığı haksızlıklar karşısında ciddi, kalıcı ve değerli bir oto kontrol mekanizması oluşturularak, devletin ilkelerini kanun ve içtihatları, ilgili tüzük ve yönetmelikleri çiğneyen kişi ve işletmeler üzerinde gerekenler yapılmalıdır.

Bilinmelidir ki, ilgili yasalar gereğince, esasen kıyılarımız halkımızın tapulu malıdır. Satılamaz, devredilemez, birilerine tahsis edilemez, özelleştirilemez ve kiralanamaz. En önemli kamu alanlarımızdandır.

Bedelsiz olarak insanların hizmetine sunulmuş, anayasal ölçeğindeki taşınmaz değerlerimiz arasınadır.

Bütün bu gerçekler karşısında nasıl oluyor da kıyılarımızın önemli parçaları halkın elinden alınıyor, birilerine para vermezseniz kıyıya havlunuzu seremiyor, Tuvalete giremiyor, Allah’ın güneşinden yararlanamıyorsunuz, bir çocuğun çişinden bile 20-25 TL talep ediliyor. Kıyılarda "halk plajı" adı altındaki daracık kum alanlarına parselciklere vatandaşı bir et yığını gibi istifliyorsunuz…