Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO)
Başkanı Ali Keleş, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 19’uncu yılı nedeniyle
düzenlediği basın toplantısında çarpıcı açıklamalar yaptı. Keleş,ülkemizde
önlem alınmasına rağmen hala çok yıkıcı depremlerin olabileceğine dikkat çekti.
Keleş, çarpık kentleşmenin sonucu oluşan yapı stokunun güvensiz olduğunu ve
siyasi iktidarın imar affıyla kent suçu işlenmesinin yolunu açtığını iddia
etti.
Ali Keleş, “2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet
Riski Altındaki Alanların dönüştürülmesi jeolojik-jeoteknik etütler sonucunda
uygun olmayan alan olarak ilan edilmiş bölgelerin kentsel dönüşüm adı altında
yapılaşmaya açılarak, rantsal dönüşümle daha da tehlikeli hale getirilmiştir. Gündeme
getirilen imar affıile; kıyı alanları, tarım arazileri, meralar, orman
alanları, dere yatakları, içme suyu havzaları ile tarihi, doğal, arkeolojik sit
alanları üzerine inşa edilen kaçak ve mevzuata uygun olmayan bina ve tesisler
dâhil olmak üzere, ayrıcalıklı imar hakları verilerek her biri bir kent ve
çevre suçu niteliğinde yükselen yapılar yasallaştırılmak istenmektedir” diye
konuştu.
KAÇAK YAPILAŞMA
AFETE DÖNÜŞÜR
Keleş, Karadeniz bölgesinde son günlerde yağan yağmur
sonucu meydana gelen sorunların ‘İmar Barışı’ adı altında topluma sunulan kaçak
yapılaşma affı ileülkede inşa edilmiş bulunan yapıları depreme karşı güvenlikli
hale getirmeyeceğini, tam aksine doğa olaylarının afete dönüşerek pek çok
insanın hayatını kaybetmesinin zemini hazırlanmış olacağını söyledi.
SICAK PARAYA KARŞI
DEPREM
Ali Keleş, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizden
dolayı, 50 ile 100 milyar dolar sıcak
para getireceği düşünülen imar affının kat kat üstünde ekonomik kayıp
yaşanacağının altını çizdi. Keleş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sıcak para
cazibesinin artırılması amacıyla, her gün iktidar tarafından büyük bir gururla
kaç vatandaşımızın imar barışından yararlanmak için başvurduğu ve sayıların
yarıştırıldığı bir ortamda, ülkemizde
meydana gelecek ilk depremde; ağır can kayıplarının yanında, bugün toplanan
sıcak para kaynağının kat ve kat üstünde ekonomik kayıplara neden olacağı
unutulmamalıdır.” Senem KÖR