Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) talimatıyla öğretmenlere hediye edilecek önlükler okullara gönderilmeye başlandı. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenlere hediye edilecek önlük konusunda açıklama yapan Eğitim-Sen İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Veysel Beyazadam, önlük uygulamasının okullardaki yapısal sorunların üzerini örten yapay bir gündem oluşturma çabası olduğunu ifade etti.

Eğitim-Sen İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Beyazadam, "Öğlen aralarında çocukların artık yemek yemediğini, zamanı dolsun diye bahçede, orada burada oyalandığını, kantine bile uğramayan çocuklar olduğunu kamuoyunun bilmesini isterim. Yarım saat, kırk dakikalık öğlen arasında sağda solda zaman geçiriyor öğrenciler. Evden ne getirecek? Bazen velilerimiz geldiğinde, ‘Ekmeğin arasına salça sürüp, yumurta koyup götürdüğümüz zamanlar vardı. Bunlar ayıp değil’ diyoruz. ‘Hocam yumurtanın kolisini alamıyorum’ diyen bir velinin karşısında bir öğretmen olarak söyleyecek söz bulamamak bizi öfkelendiriyor" diye konuştu.

Hedefteki öğretmene ilk destek EğitimSen'den geldi Hedefteki öğretmene ilk destek EğitimSen'den geldi

Muğla BİLSEM Erasmus+KA210 ile Uluslararası Eğitim Köprüleri Kuruyor Muğla BİLSEM Erasmus+KA210 ile Uluslararası Eğitim Köprüleri Kuruyor

ÖNLÜK DAYATMASINA TEPKİ SÜRÜYOR 

Milli Eğitim Bakanlığı 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenlere beyaz önlük hediye edileceğini duyurdu. 24 Kasım’a sayılı günler kala, önlükler okullara gönderilmeye başlarken Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Eğitim-Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Veysel Beyazadam, önlüğün yapısal sorunların üzerini örttüğünü ifade etti. Beyazadam, şunları söyledi:

“ÖNLÜK YAPAY BİR GÜNDEM OLUŞTURMA ÇABASI”

“Şimdi esasen burada bizleri gerçekten hayrete düşüren, beklenmedik diyeceğimiz bir öneriydi veya değerlendirmeydi. Biz, Sayın Yusuf Tekin bu camianın içerisinde uzun yıllar bürokrat olarak çalışmış bir birey olarak, daha milli eğitimin yapısal sorunlarına çözüm bulan önermeler getireceğini düşünüyorduk ama ortaya konan bu öneri veya ‘hediyenin’ yani bu önlük meselesinin çokça milli eğitimin halkımızın, toplumun beklentilerini karşılamaktan çok uzak olduğunu, daha da ötesi bunun bir hedef saptırma, gündem oluşturma, yapay gündem oluşturma çabası olarak değerlendiriyoruz. Şimdi şöyle söyleyelim; 2023-2024 eğitim öğretim yılı 11 Eylül tarihi itibariyle başladı. Bu 11 Eylül'den yaklaşık olarak 20 gün önce, 21 Ağustos'ta 32 maddelik bir genelge yayınladı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından. Bu 32 maddelik genelgenin 11. maddesinde şöyle bir ibare vardı; ‘Öğretmenlerin temsil ve rol model olmasına’ dair tamamlayıcı unsur olarak önlük giymesi tavsiye edildi. Tabii bu önlük bizleri Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak açıkçası düşündürdü. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı'nın yakın dönemdeki benzer uygulamaları özellikle eğitimde gerici veya daha açık ifadeyle belli bir inanç veya mezhep yaklaşımını dayatma olarak algıladık, bundan da kaynaklı nereden çıktı diye bir temel soruyu kamuoyu ve eğitim emekçileri de sordu. Bununla ilgili, gündeme geldikten yaklaşık 2 gün sonra Bakanlık tarafından ‘valiliklerce tavsiye edilecek’ gibi bir durum söylendi. Tabii valilik burada kamu emekçilerinin ilde bir bakıma amiri pozisyonunda olduğu için bunun bir zorlamaya, bir dayatmaya gidebileceğine dair endişelerimiz vardı. Nitekim bu da haklı çıktı. Sivas'ta örneğin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamalar vardı. Örnek önlüklerin, özellikle kadın arkadaşlarımızın önlüklerinin çok kısa olduğu, bunun uzatılması gerektiğine dair ifadeler basına yansıdı. Bu ve buna benzer durumlar bizleri ürkütüyor, korkutuyor. Çünkü murad edilen şeyin, eğitimin temel sorunlarını çözmekten uzak olduğu endişemizi haklı çıkarıyor.

“ÖĞLE ARALARINDA ÇOCUKLAR KANTİNE BİLE UĞRAMIYOR”

Bugün bize müracaat eden çocuklarımız, velilerimiz var, konuşuyoruz. Ben burada Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikamızın bir şube başkanı olarak söylüyorum; bize gelen müracaatlarda özellikle çocuklarının yeteri kadar beslenememesinden dolayı ne yapabileceğini, nereye başvurabileceklerini veya bu konuda ödenek veya çalışmamızın olup olmadığını soranlar oluyor. Biz buradan kaymakamlıklara yönlendirdiğimizde çok olumlu yanıtlar almadıklarını söylüyorlar. Belediyeye yönlendiriyoruz. Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuda çocuklara bazı temel gıdalarla ilgili katkıları olduğunu biliyoruz. Bu güzel ama yerel yönetimlerin de belli bir bütçe sınırı var. Bundan kaynaklı biz bunun merkezi politikada netleştirilmesi, gündemleştirilmesi ve çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yani bu bir belediyenin yaptığı, yapabildiği bir eylemi, bu anlamdaki dayanışmayı, çocuklarımıza gıda takviyesini Bakanlık da yapabilmeli. Bizim dönemimiz örneğin okullarda kantin değil de kooperatiflerimiz vardı. O kooperatifler aracılığıyla biz bir takım kırtasiye malzemelerini veya temel bazı gıda malzemelerini bir maliyetle sağlayabiliyorduk, okullar bunu böyle yapıyordu. Siz okulların ihtiyaçlarına ödenek sağlamadan, kantinler aracılığıyla sübvanse ediyorsunuz, yani kantinler böyle dönecek diyorsunuz. Ama kantinci kira bedelini veya ihale bedelini gidermek zorunda, bunu da tostundan tutun da simidine, ayranına kadar yansıtmak durumunda kalıyordur. Bu şekliyle iş dönmez. Çocuklarımızın nasıl okula aç gelip aç gittiğini biliyor ve görüyoruz. Öğlen aralarında çocukların artık yemek yemediğini, zamanı dolsun diye bahçede, orada burada oyalandığını, kantine bile uğramayan çocuklar olduğunu kamuoyunun bilmesini isterim. Yarım saat, kırk dakikalık öğlen arasında sağda solda zaman geçiriyor öğrenciler. Evden ne getirecek? Bazen velilerimiz geldiğinde, ‘Ekmeğin arasına salça sürüp, yumurta koyup götürdüğümüz zamanlar vardı. Bunlar ayıp değil’ diyoruz. Bunu bir velime söylediğinde, ‘Hocam yumurtanın kolisini alamıyorum, yumurtayı koliyle bile alamıyorum’ diyen bir velinin karşısında bir öğretmen olarak söyleyecek söz bulamamak bizi öfkelendiriyor, çözüme zorluyor. Yetkililer zaman zaman diyorlar ki; ‘Ücretsiz öğünle ilgili bir talep yok’. Ben buradan vatandaşlarımıza çağrıda bulunuyorum; lütfen bulunduğunuz ilçelerde kaymakamlıklara gidin, il, ilçe milli eğitim müdürlüklerinize gidin, ‘Talebimiz var, çocuklarımıza bir öğün, ücretsiz öğün talebimiz var’ deyin. Bakanlık yetkilileri konuştuğumuzda ‘Başkan böyle bir talep yok’ diyor. Oysa böyle bir talep ve bu talebin gerekliliği var ve bunun da görünmemesi mümkün değil. Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılında okullardaki bu görüntü, çocuklarımızın, öğrencilerimizin, geleceğiniz dediğimiz yavrularımızın ekonomik yetmezliklerle beslenememesinin mazereti olamaz."

Kaynak: ANKA