"DÜNYA DÖNMÜYOR" desem de, dünya dönüyor!.. Ve Deniz Baykal 
Herkesin doğru bildiği yanlışlar yüzünden dünyada ne kadar çok kişi ne büyük acılar çekmiştir, bilen var mıdır?
Roma Kilisesi Papazlarının "dünya dönmüyor" demelerinin üzerinden o kadar da çok zaman geçmemiştir. MS 1500'lü yıllardır. İtalya'nın PİSA şehrinde 15 Şubat.1564 yılında doğan Galileo, Engizisyon Mahkemesinde "dünya dönüyor" dediği için idam ile yargılanması 1633 yılıdır.
 
"Dünya dönüyor" dediği için Kilisenin Engizisyon Mahkemesinde yargılanıp idama çarptırılan GALİLEO için Kral, asiller ellerinden geleni yapmışlar ise de sonuç alınamayınca,; Galileo'nun nasıl bir bilim adamı olduğunu Roma ve dünyaya ne kadar güzel hizmetler verebileceğini düşünen Kral, adamları aracılığı ile Galileo'dan rica eder, idam sehpasına çıkınca; halkın duyacağı gibi "DÜNYA DÖNMÜYOR" diye yüksek sesle bağır ama, o gürültünün arasında, "desem de, dünya dönüyor" deyiversin" ricasında bulunur.
 
Galileo'da, idam edileceği platform' üzerinde idamını izlemeye gelenlerin önünde "DÜNYA DÖNMÜYOR" diye yüksek sesle bağırır. Sonra ise, o gürültü ve çığlıklar arasında "desem de, dünya dönüyor!.." der ve idamdan kurtulur.
Tıp doktoru Babasının isteği ile Pisa Üniversitesinde 17 yaşında Tıp eğitimine başlayan Galileo, matematiğe olan ilgisinden dolayı 1589 yılında Pisa Üniversitesinde "Hidrostatik Tezi" ile 22 yaşında Matematik Profesörü olmuştur.
Uzay teleskopunu icat eden kişi olduğunu bilmeyen kişi yok gibidir.

İnsanlar yaşar iken, bildiklerini, bu bilgi ve olaylar için kimlerin ne bedeller ödediğini pek umursamazlar, önemsemezler. Hatta ilgilenmezler bile. Ama onlar ilgilenseler de, ilgilenmeseler de, birileri acıları çekmeye devam ederler.

Dünyanın evrim serüveni içinde yıllar, sanki yerinden hareket eden bir aracın yol alması gibidir. Önce yavaş yavaş hareket eder, sonra hızlanır ve ışık hızı ile önünüzden geçtiğini bile fark edemezsiniz. 
Tarih öncesi devirler olarak sayılan "taç, bakır, tunç " devirleri on binlerce yıl sürer iken, tarihi devirler dediğimiz kayıtlı devirler ise, yüzerli yıllar sürmüştür. Örneğin, Fatihin İstanbul'u alması ile başlayan(1453) ve Fransız İhtilali (1789) ile son bulan Yeni Çağ yaklaşık 500 yıl dürmüştür.
 
Binler ile başlayan devirler, yüzlük çağlara evrilmiş, yüzlük çağlar ise, bu gün bir çok kişinin farında bile olmadığı onluk, BİLGİ ÇAĞI, İLETİŞİM ÇAĞI, UZAY ÇAĞI gibi isimler ile adlandırılır olmuştur.
 
Bilgi ve teknolojinin gelişmesi ile her şey nerede ise, ışık hızı ile gelişir, değişir ve dönüşür oldu.
İlkel köleci-toplayıcı toplumdan, imparatorluklara geçiş yüzlerce yıl ile tanımlanırken, ULUS DEVLETLER, KRAL VE ASİLLER karşı BURJUVAZİNİN doğması ve gelişmesi ile 17.yy'da ortaya çıkmıştır. Tekli (Üniter) yapılar, yine uluslararası sermayenin "parçala, böl, yönet" taktiği gereği, çoklu (federatif) yapılara doğru yönlendirilmektedir.
Çağın bilgi, teknoloji ve iletişim olanakları ile, KİŞİLER ve TOPLUMLAR ÇOK KOLAY yönlendirilmekte ve bu kez de önceki dönemlerin aksine,(doğru bildiğim yanlışlar) YANLIŞ BİLDİĞİMİZ DOĞRULAR ile karşı karşıya gelmekteyiz.

Zaten üç satırdan sonrasının boşa zahmet olduğu buralarda yazı çok uzayacağından, 
Sevsek de, sevmesek de Deniz BAYKAL'ın söylediklerini dikkate almakta bu bakış açısından yarar bulunmaktadır.

Deniz Baykal'ın ne değini de bir başka yazıda yorumlayacağım.

Yoksa, yıllar önce Martin Luther KİNG'in dediği gibi: "YA BİRLİKTE KARDEŞ GİBİ YAŞAMAYI ÖĞRENECEĞİZ,, YA DA APTALLAR GİBİ BİRLİKTE YOK OLUP GİDECEĞİZ!.."