Bugünü saymazsak yerel seçimlere 14 gün kaldı.

Siyasi partiler ve belediye başkan adaylarının son düzlüğe çıkmalarına artık sayılı günler ve saatler kaldı..

31 Mart Pazar günü yerel seçim var, yani belediye başkanı ve belediye meclis üyelerini seçeceğiz..

Sandık başında Antalya’yı bizim adımıza yönetecek siyasetçileri seçeceğiz..

Koşullar ve düşünceler ne olursa olsun herkesin sandık başına gitmesi, temel yurttaşlık görevini yerine getirmesi gerekli..

Kimsenin “Benim düşüncemde parti yok, benim görüşlerime uygun aday yok, seçimin sonucu hiç bir şeyi değiştirmeyecek, bunun için de sandığa gitmeyi ve oy kullanmayı düşünmüyorum” gibi bahanelerin arkasına saklanma lüksü yok.

Antalya, özel bir kent, Antalyalılar da özel insanlar..

Bu nedenle Antalya’nın kendine ve kentine yakışanları seçeceğinden de kimsenin kuşkusu yok..

Antalya’da seçime iki hafta kala çok önemli bir sıkıntı yaşanmadı.

Bazı parti ve adayların afişlerinin yırtılıp, sökülmesi, adayların toplantılarının rakip partilerin seçim araçlarınca provoke edilmeye çalışılması, bazı seçim bürolarına yönelik saldırılar dışında Antalya’da toplum barışı ve siyasi centilmenliği zora sokan gelişmeler olmadı.

Antalya’da siyasi partiler, belediye ve belediye meclisi üyesi adayları havayı bulandıracak, seçim güvenliğini tehdit edecek eylem ve söylemde bulunmadılar.

Kendilerini ve projelerini seçmene anlatmaya çabaladılar.

Onların bu çabasına medya kuruluşları da haber ve yorumları ile katkı koymaya çalıştılar..

Çalıştılar da siyasi partilerin ve adayların gösterdiği özeni ne yazık ki medya göstermedi..

31 Mart yerel seçimlerini kirli ilişkileri ve çıkarları için kullanmaya çalışan sözde gazeteciler(!) ki ağırlığını internet medyasında at oynatanlar çekiyor, her türlü rezilliği sergilemeye başladılar..

Dünkü yazımın başlığı ‘ seçim yaklaştı ayak oyunları arttı’ olarak seçmiştim..

Yaşananlar ne kadar haklı olduğumu ortaya çıkardı..

Antalya’da kendilerini ‘gazeteci’ olarak tanıtan kimi tiplerin kepazeliklerini saymaya kalkışsak sayfalar yetersiz kalır..

Bir noktaya daha parmak basmak da yarar var..

Bu çapulculara belediye başkan adayları ile siyasi partiler cesaret veriyor..

Onları adam yerine koyup, her türlü etkinliklere çağırıyorlar, sırtlarını sıvazlıyorlar, dahası övgü düzüyorlar..

Bir meslek büyüğümüz gazetecilik mesleği için şu tarifi yapıyor :

“Gazetecilik, gecesini gündüzüne katan, mesai kavramını toplumu aydınlatmak uğruna hiçe sayan, aile ve sevdiklerine karşı zamanını kısırlaştıran ve bunu toplumu aydınlatmak için yapan zor bir meslektir. Büyük riskle mücadele eden bu meslek grubunun tüm haklarını da savunmak, onların dert ve zorluklarına karşı birlik olmak da toplumun görevidir”

Türkiye genelinde olduğu gibi Antalya’da da gazetecilerin tarafsızlığı daha çok konuşulur oldu..

Antalya’da ‘bir kısım medya’ dışında gazete ve gazetecilerin(internet medyası da dahil)iktidardan yana yayın politikasını benimsediklerini sağır sultan bile duydu..

İktidara yakın olmayan, gazetecilik mesleğinin tarifine bağlı kalarak muhalif duruş gösteren gazete ve gazeteciler, ‘bir kısım medya’ olarak ötekileştirildikleri gibi yaklaşan seçimler öncesinde kimi çevrelerinin de yönlendirmesi ile hedef gösterilmeye çalışılıyor.

Pekala gazeteci nasıl olmalı ?

Gazetecilik mesleğinin duayenleri şöyle diyor :

“Gazeteci, tarafsız görüşe sahip olmalıdır.  Bu durumu gerçek anlamıyla ifa etmeye çalışan birçok gazeteci, çıkarlar doğrultusunda ötekileştirilip, bildiği doğruları aktardığı ve yayımladığı için suçlu gösteriliyor.  Yandaş yapılmaya zorlanan da bir takım gazeteci grubu,  büyük baskılar altında görevlerini sürdürmeye çalışıyor.  Yandaş yapılmaya zorlanan da bir takım gazeteci grubu,  büyük baskılar altında görevlerini sürdürmeye çalışıyor. Vatandaşları aydınlatmak adına, kalemini kullanmakta zorluk çeken gazetecilerin daha hür ve özgür yazılar yazmaları toplumun beklentisidir. Bu yanlışlıktan biran önce vazgeçilmelidir”

Yanlıştan vazgeçilir mi ? Gazetecilik mesleğinin eski saygınlığı sağlanır mı, tarafsız gazetecilik yeniden hayat bulur mu ?

Sizi bilmem ama ben umutlu değilim..

Daha da kötüye gitmesinden kaygılıyım..