Bazı kavramlar, olaylar, kişiler vardır ki, onu bilinen, görünen anlam ve veriler ile açıklayamazsınız. Anlayamazsınız. Günümüzde gittikçe azalan ortak paydalarda birlikte olmayı başladık. Her şey, herkes için bir ayrışma konusu oldu artık. Elbette ki her insanın bir dünya olduğunu bilirim, ama dünyalar arasında bile evrenin bir uyumu, bir birlikteliği var. Ya bizde? Bugün, Atamızın bedensel olarak aramızdan ayrılıp, onu sonsuzluğa uğurladığımız günün yıl dönümü. Rahmetle, saygı ile minnet ile anıyorum. Işıklar içinde rahat uyusun. Mustafa olarak başladığı yaşamı, hep bir san alarak; Mustafa, Mustafa Kemal, Mustafa Kemal ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olarak bir ulusun gönlünde tamamlamıştır. Yaşam bir bütündür, parça parça alınarak değerlendirilmez. O yüzden O, bu Ulus için, dünya için Gazi Mustafa kemal Atatürk'tür. Ne bir eksik, ne bir fazla. Bugün yine törenler, anmalar olacak onu anlayan, bilen ve sevenlerin olduğu dünyanın her yerinde. Saatler dokuzu beş geçe, onun sevgisi ile çarpan yüreklerde, hüzün, sevgi, göz yaşı bir başka anlam kazanacak. Bütün bunlar, İnsan, yurttaş Mustafa Kemal Atatürk için olacak. Oysa O, bütün bunlar ile birlikte başka bir şey. O bir Ulusun kurtarıcısı, kurucusu ve o Ulusun çağdaş uygarlık seviyesine ulaşması için çalışan, savaşan bir Lider idi. Kim nasıl tanımlar ise tanımlasın O, KURUCU VE KURTARICI LİDER, DEVRİMCİ BİR YURTSEVER, Barışsever bir Askerdi. Başlıkta yazdığım gibi, O bugün yine özellikle kurucusu olduğu Devletin birçok kademesinde üzülerek yazayım, samimiyetsiz, içeriksiz, göstermelik törenler ile anılacak, hatta bazı yerlerde sanılan ölümü, içten içe sevinçle kutlanacak. Kurtardığı Ülkesinde ve dünyada sevenleri onu özlem, sevgi, saygı ve minnetini anacaktır. Yine ANITKABİR, içleri kan ağlayanlar ile dolup taşacak, salonlarda, meydanlarda, okul bahçelerinde minnacık yüreklerde posterleri, Türk Bayrakları ellerinde milyonlar ona, devrimlerine, kurtardığı ve kurduğu Ülkesine bağlılıklarını bir kez daha göstereceklerdir. Bütün bunlar, Atamızın bir insan, bir ölümlü olarak anılması. Oysa koskoca bir Mustafa Kemal Atatürk. Bir asker, bir Kurucu Baba, bir Yurtsever devrimcidir. Her ne kadar görmezlikten gelinse de Onu, ülkesinde ve tüm dünyada ölümsüz yapan da bu yönüdür.  Emperyalist devletlerin ve yerli iş birlikçilerinin parçalayıp, paylaştıkları bir İmparatorluktan, kendisi gibi ülke sevgisi taşıyan arkadaşları ile birlikte yurt, anayurt topraklarını savaşarak kurtarmış, yerine de çağdaş bir devlet kurmuş bir liderdir, O.  İşte bizim yürekten içimiz biraz sızlayarak, üzülerek andığımız; bazılarının ise içinden sayarak da olsa, göstermelik de olsa anmak istemeden de anmak zorunda kaldığı kişi, Çağdaş Türkiye'nin kurtarıcısı ve kurucusu G.M.K.ATATÜRKTÜR. Aşık Veysel'in "Bütün Dünya kan ağladı, Atatürk'ün ölümüne" ağıtı boşuna değildir. Zamanının liderlerinin, onun zamansız ölümü nedeni ile yayınladıkları mesajlar, görmezlikten gelinse de, onun dünya tarihinde ki yerini ululaştırmaktadır.  Binlerce yıllık medeniyetler üzerine kurulmuş bu devlet ve onu kuranlar, gizli ve açık bir savaşın hedefi olmuşlardır. Bu savaş, bu ülke insanın ve topraklarının savaşı değildir. Bu savaş, yenilmiş bir emperyalizmin, kaybetmiş ve uluslararası emperyalistlerin oyuncağı olmuş bir arap-vahabi din anlayışının maşalarının savaşıdır. Çağdaş dünya özlemi ile, çağlar öncesine götürülmek istenen bir yaşamın savaşıdır. Bu savaş, Çanakkale'de yenilmiş, İzmir'de Anadolu toprakları ile bağlantısı kesilmiş yabancı emperyal güçlerin ve onları maşalarının savaşıdır. Bu kin, onların kuyruk acılarının kinidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir bütündür. O'nun ne Mustafa'sı, ne Mustafa kemal'i, tek başına bir anlam taşır. Utangaç karşı devrimciler, kendilerine bu ulusun gönlünde yer edinebilmek için her ne kadar O'nun Adını, Ülkesini ve Devletini parçalayıp yok etmeye çalışsalar da, KAN VE İRFANLA KURULAN BU CUMHURİYET, onun devrimleri ile her türlü ikiyüzlülüğe ve savaşa karşı zamanın sonsuzluğunda var olacak ve yaşayacaktır

--Anmaların gününü, saatini, yerini değiştirme gayretleri bilmeden yapılan bir şey değildir. 20.yy başında, emperyalistlerin başaramadıkları bir bir sürecin, "Lozan görüşmelerinde İngiliz Heyeti Başkanı Lord Curzon'un, İsmet İnönü’ye “Şimdi bu masada verdiklerimizi, yakında ekonomik zorluklar içine düştüğünüzde geri alacağız” sözü ile açıkça ifade ettiği; yerli ve yabancı işbirlikçileri eliyle yaptığı hamlelerden biridir. G.M.K.Atatürk'ü, Onun kurduğu devletin niteliğini, yaptığı devrimleri anlamak için, onun doğmalar karşında, "bilimi seçin" öğüdü önemlidir.  Gerçekten Atatürk'ün benim iki eserim vardır, birincisi Türkiye Cumhuriyeti, diğeri de CHP demsi öylesine söylenmiş bir söz değildir. Atatürk'ün, devletin sınırları içinde yaşayan ve yaşayacak olanlar için yaptığı Anayasaya (toplum sözleşmesi) yazdırdığı ve hem anayasayı koruması hem de toplumun hep birlikte çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkılması için yol gösterici İLKELERİ, TC ANAYASASININ ve CHP'nin köşe taşlarıdır. Yerinden oynatılamaz. Şahsi mirasını, ulusunun varlığının sürdürülmesi ve yüceltilmesi için Türk Dil ve Tarih Kurumlarına bırakması ve bunun denetimi için de CHP'yi vasiyetnamesinde tarif etmesi rastlantısal bir şey değildir. TDK ve TTK'nın ekonomik gücü Atatürk'ün maddi mirasından, manevi gücü ise ilkelerinden gelir. Ne kadar böyledir, her şey ortada ama yine de o Norveç ata sözünde denildiği gibi, 'Çaresiz kaldığında Atatürk gibi düşün"menin zamanıdır gibime geliyor.  Bütün olan bitene bakınca. olumsuzluklara karşı; umutla, inançla, Atatürk İlkeleri ile O'nu bir kez daha anarak yolumuza devam edeceğiz.