ATB Üyesi Büyükselçuk: "Un Fabrikaları Zararına Çalışıyor"

Türkiye un sanayi, Irak’la yaşanan sınır geçişi sorunu, 19 Mart’ta sona eren ithalat kısıtlamalarının ihracatı daraltıcı etkisi ve Rusya’nın yükselen rekabeti sonucu zor bir süreç yaşıyor. Antalya Ticaret Borsası Hububat ve Mamülleri Meslek Komitesi Meclis Üyesi Nuri Büyükselçuk, konuyu hem Türkiye hem Antalya özelinde mısır, buğday ve un üçlemesi içerisinde değerlendirdi.
“HASAT ZAMANI KAYDI”
Antalya’nın iklim değişikliğinin özellikle kuraklık etkisini yakında yaşama başladığını dile getiren Büyükselçuk, son 65 yılın en düşük yağışı almalarına rağmen nisan ayı içinde gelen yağışların moral verici olduğunu söyledi.
Akdeniz Bölgesi’nde geçen yıla oranla yüzde 2 ekim alanlarında artış yaşandığını aktaran Büyükselçuk, “Ama verimlerde Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 7 düşüş bekleniyor. Türkiye genelinde de yüzde 8’lik düşüş olacak. Ülke genelinde kabaca 19 milyon tona yakın buğday hasadı bekleniyor. Son yağışlar olmasa durum kötüydü. İki sene önce de benzer bir durum yaşadık. Harman biraz ileriye gitti. 21 günlük hasatta kayma gözlemlenmiş dünya genelinde.” ifadelerine yer verdi.
Yem sanayi olarak mısırda ciddi bir sıkıntı yaşadıklarını işaret eden Büyükselçuk, daha önce Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO)iki kere 1’er milyon tonluk kontenjan açtığını ve bunun kısa sürede dolduğunu kaydetti.
“1 MİLYON TONLUK KONTENJAN BEKLİYORUZ”
“Türkiye şu anda dünyanın en pahalı mısırının olduğu ülke durumunda” diyen Büyükselçuk, ”Öngörülemeyen şeyler oldu. Birazda geç kalındı sanırım. Mısır fiyatlarındaki bu artış, yem sanayi un gibi değil. Buğdayın alternatifi yok. Yem sanayinde 30’dan fazla hammadde kullanıyoruz. Bir hammaddedeki artış domino etkisiyle diğerlerini etkiliyor. Ulusal Hububat Konseyi ve Yem Sanayicileri Derneği bile yeni bir mısır ithalatının açılmasını istiyor.Yem sanayi mısır kullansın ve buğdaya bulaşmasın. TMO’dan yada bakanlıktan yeni bir 1 milyon tonluk tarife kontenjan bekliyoruz. Yoksa bu mısırdaki artış yem fiyatlarına, süt ve ete ardından enflasyona baskıya neden olacak.” diye konuştu.
"MALİYETİNE BİLE UN SATILAMIYOR"
Un sanayisinde son alınan kararların ardından ihracatta yüzde 40’a varan düşüş yaşandığını aktaran Büyükselçuk, “Irak pazarında ihracat yapılamaz halde. Buda neye yansıdı. İhracat yapamayan fabrikalar sınırlı sayıda talebi olan iç piyasaya yöneliyorlar. Çok yoğun olan rekabet daha da yoğun hale geliyor. Şuanda Türkiye’de maliyetine un satabilen fabrika sayısı çok az. Maliyetine dahi un satamaz hale geldik. Bütün fabrikalar şuan zararına çalışıyor. Mecburen ayakta kalmak için kapanmamak için herkes bu zarara katlanmak zorunda kalıyorlar.” ifadelerini kullandı.
"PARA ÇOK DEĞERLİ HALE GELDİ"
Bundan 1-1.5 ay önce Merkez Bankası politika faizini yüzde 42.5’a indirdiğinde aşağı doğru bir seyir beklentisi olduğunu dile getiren Büyükselçuk, “Dövizin bir yere gitmeyeceği, faizlerin de değişmeyeceği beklentisiyle yatırıma yönelme başlamışken, bu ay yaşanan siyasi istikrarsızlıktan dolayı bu olay tamamen tersine döndü. Son 1 yılda elde ettiğimiz bütün kazanımları kaybettik. Merkez Bankası politika faizini yüzde 46’ya çıkarmak zorunda kaldı.Kredi faizleri yükseldi. Kredi bulunamıyor. Kurumsal kredi kartlarındaki limitlerde, kredi büyüme sınırına takılmaya başlandı. İnsanlar geleceğe yönelik planlar yapmamaya başladı. Artık günü birlik, haftalık kararlarla ticaret yapmak zorunda kalıyoruz. Faizlerdeki yükseliş, yatırım ihtiyacını kaçırdı. Piyasalarda yaprak kıpırdamıyor. Para çok değerli hale geldi. Karşılıksız çek ve senet ve konkordato artışları yaşandı.” dedi.
Büyükselçuk, bir an önce ekonomik ve siyasi istikrar sağlanarak önümüze görebileceğim günlerin gelmesini temenni ettiklerini bildirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.