*“BUGÜN bayram. Peygamberimiz Medine’ye göç ettiğinde
bakmış ki cümle âlem puta taparlar kendilerine özgü bayramlarıyla oyalanıyor;
düzeni değiştirmek istemiş:
-“Allah,” demiş, “size onların iki bayramına karşılık,
daha hayırlı, iki bayram verdi. Ramazan ve Kurban bayramı…” Bu bayram böylece ortaya çıkmış; ancak o
dönemde beton yok. Kurban kestiğin zaman kanı toprağa akıyor. Dört bir yan kum
çölü. Mezbaha yok. Milyonluk kentler yok. Apartmanlar- gökdelenler kentinde
koyunu, koçu nerede boğazlayacaksın?” diyor 01.02.04’te, Cumhuriyetteki bir
yazısında rahmetli İlhan Selçuk. Onu anarak, yazısından bir bölümü yazımızın
başına koyduk.
*ŞAİR Haşmet, Osmanlı döneminde, kurbanlık almak için
Beyazıt meydanında dolaşırken şair Fıtnat Hanım’a rastlar: -“Maşallah
Hamfendi,” der Haşmet, “nasılsınız, ne yapıyorsunuz?”
-“Bir kurbanlık almaya çıktım efendim.” der Fıtnat Hanım.
Haşmet:
-“Kabul buyurursanız,” der hafifçe eğilerek, “bendeniz
size kurban olayım.”
-Teşekkür ederim,” der Fıtnat Hanım, “ben boynuzsuz
kurban arıyorum!..”
*
*BİR Kurban bayramı arifesinde herkes kurbanlık alıp
evine götürürken ünlü Bektaşi Babalarından Nefi Baba kocaman bir torik almış
evine götürüyormuş. Yolda rastladığı ahbapları takılmışlar ona:
-“Ne o erenler,” demişler, “kurbanlık koç yerine torik mi
aldınız?” Nefi Baba:
-“Evet canlar,” demiş, “bu sene ‘Sırat’ı denizden geçmek
niyetindeyim. Onun için bu‘Derya Kuzusu’nu kurban edeceğim!..
*
*”ARAP’IN Nasrettin Hocası CUHA, Kurban bayramında koyun
çalar, hayvanı kurban ettikten sonra etini fakir fukaraya dağıtırmış…
Uyarmışlar:
-“Günah işliyorsun!..” Cuha demiş ki:
- “Fakir fukaraya dağıttığım kurban eti günahı
bağışlatır, hayvanın postuyla boynuzları bana kalır. Kazanç kazançtır.”
İrtica, her Kurban Bayramı’nda hayvan derilerini kapmak
için ortalığın altını üstüne getiriyor. Bu yolda örgütlenip verdiği kavgaya
diyecek yok!.. Camilerin alt katlarını satış pazarlarına çeviren ya da
kurdukları marketlerin üst katlarını camilere dönüştüren bizim dinciler,
Arap’ın Cuha’sından farksız açıkgözlerdir; ellerine geçen büyük paralarla hem
ticaretin hem siyasetin tadını çıkarıyorlar…”(İlhan Selçuk 01.02.04,
Cumhuriyet)
*
*NASRETTİN Hoca fakirlikten bir kurban alamamış. Bayram
namazından sonra eve üzgün üzgün dönerken sokakta bir keçi görmüş, sahipsiz.
Hemen yakalayıp kurban niyetine kesmiş, dağıtacağını dağıtıp kalanını da
afiyetle yemiş. Bunu öğrenen komşusu:
-“Hocam,” demiş, “yarın kıyamet günü bu keçi yüzünden
sorguya çekileceksin. Ne diyeceksin o zaman?”
-“İnkâr ederim,” demiş Hoca; ama komşusu:
-“İnkârın sökmez. Bu keçi dirilerek şahitlik edecek,”
demiş, “yalanlayacak seni.” Hoca bunu duyunca rahatlayıvermiş:
-“Öyleyse daha iyi ya,” demiş. “Keçi dirilip gelince
hemen alır veririm sahibine. Kurtulurum sorumluluktan da, hesaba çekilmekten
de!..”
BAYRAMINIZ kutlu, kurbanınız etli, yemekleriniz tatlı,
yoksullarınız kısmetli olsun!..Bu kadar yeter, bin bir görevin ve
büyüklerimizin bizi beklediği, küçüklerimiz tarafından da beklendiğimiz bu bayram gününde…