İki hanım arkadaş yıllar sonra bir misafirlikte karşılaşınca sohbete başlamışlar. Hâl hatır sorduktan sonra biri diğerine, “Senin cin gibi bir kızın vardı, ne oldu, okudu mu, şimdi ne yapıyor?” demiş.
“Vallahi ne olsun kardeş, işte biliyorsunuz işe girdi geçen sene; Başını kaşıyacak vakti yok garibimin. İlk başlarda geceleri fazla mesai yapıyordu, sonra hafta sonları da çalışmaya başladı. Patronu onu çok ama çok sevmiş, her işi ona veriyormuş. Derken Ankara seyahatleri başladı. Patron nereye, bizim kız yanında oraya. Paris seyahatleri filan derken baktılar bu iş böyle olmayacak, patronu bir de ev tuttu. Sonra daha fazla yorulsun istemedi, artık işleri evden yürütüyor benim kız. Deliler gibi çalışıyor evladım.”
Sonra dönüp aynı soruyu o diğerine sormuş: “Eee, senin kızın ne yapıyor?”
Kadıncağaz da şaşkınlık içinde, “Vallahi bizimki de orospu oldu, ama ben senin kadar güzel anlatamıyorum” diye cevap vermiş.
“Turizm ve destinasyon” söz konusu olduğunda Kapadokya’yı tek geçer imrenirim. Yıllarca her gidenin eline “peribacası mumluk” diye bir torba alçı tutuşurdular. Avanos’un kültürü, Aşık Veysel’e bile “Kör de bilir Avanos’un yolunu, çömlek, testi kırığından bellidir” dedirten testiciliği unutturan alçılar. Son olarak Yörex’de gördüm, Nevşehir standında, alçı peribacasının üstüne led ışıklı balon koymuşlardı. Asmalı Konak platosu bile para kazandırmaya devam ediyor.
Neyse, mevzumuz o değil, bizin Nekropol Müzesi.
Hani şu tamamlanması yılan hikayesine dönen, özellikle son 5 yıl neyi beklediğini, Büyükşehir Belediyesi’nin burayı neden bakanlığa devrettiğini anlayamadığım müze nihayet açıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Kültür Yolu Festivali’ne yetişsin diye alelacele eksikleri tamamlandı, ücretsiz olarak gezilebiliyor. Henüz eserlerin önünde tam bilgilendirme olmasa da göç yolda düzülür deyip devam etmek gerek. Binlerde yıllık süreç o kadar kolay anlatılmıyor.
Müzenin açılışını Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptı. (Gerçekleştirdi) değil, açtı. Google’da aradığınızda, devir teslim imzasının bile “açıldı” başlığı ile verildiğini görmek de işin başka boyutu. Türkiye'de bir ilki temsil eden Antalya Nekropol Müzesi, 866 mezarın sergilendiği ve bu alanda yapılan kurtarma kazılarının sonucunda hayat buldu. Bakan Ersoy, "Türkiye'nin ilk nekropol müzesi" olarak nitelendirdiği bu mekânın açılışında, dünya genelinde birçok nekropol müzesi bulunduğunu ve Antalya'nın artık bu önemli koleksiyonla öne çıktığını belirtti.
Müze, M.Ö. 3 ve 4. Yüzyıllardan, M.S. 5. yüzyıla tarihlenen 866 mezarın yanı sıra pek çok eseri barındırıyor. 2008 yılında başlayan kazı çalışmaları sonucunda bu değerli eserlere ulaşıldı. Bakan Ersoy, bu müze projesinin, eski Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel döneminde başlatıldığını ve sonraki dönemlerde de devam ettiğini ifade etti. “Müze, 2022'nin temmuz ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devredildi ve hızla tefriş edilerek festival kapsamında ziyaretçilere açıldı” dedi.
Antalya Nekropol Müzesi, sadece tarihi mezarları ve kalıntıları sergilemekle kalmıyor, aynı zamanda sanatçıların eserlerinin de bulunduğu bir etkinlik alanına dönüşüyor. Sahi Ali Çetinkaya Caddesi’nde burada çıkan eserlerin imitasyonu sergilenir yıllardır. Hala zarar görmemesi kadar gerçeklerine benzeyişi de şaşırttı masalcıyı. Aklımda deli sorular.
Tam 15 yıl masal gibi dinleye dinleye geçen sürecin sonunda gezebildi masalcı müzeyi. Zaten buradaki birçok eser daha önce Antalya Arkeleoji Müzesi’nin üst katında özel bir salonda sergilenirken gezip okurlarıyla da paylaşmıştı. Buradaki eserlerin tamamı Doğu Garajı’ndan mı çıktı, bölgedeki diğer nekropollerden örnek geldi mi? Bu sorunun yanıtı da aramayı not etti bir kenara.
Bir kez daha idrak etti ki, Antalya’yı ilk kuran Attalos değil. Tarih, eşeledikçe derinleşiyor. Hele de toprak Anadolu ise. Ne demişti Ahmed Arif?
“Beşikler vermişin Nuh’a, salıncaklar, hamaklar. Havva Ana”n dünkü çocuk sayılır, Anadoluyum ben, tanıyor musun.”
