Türkiye’nin milyonlarca kişiye ekmek kapısı olan lokomotif sektörü inşaat sektöründe ipler kopma noktasında. İnşaat maliyetlerinin artık yeni inşaatları yapmaya izin vermeyecek seviyelere çıktığından şikayetçi olan müteahhitler, hükümete seslenerek iç piyasaları rahatlatma talebinde bulunuyor. Müteahhitler, bu sorunun kısa vadede çözülmemesi halinde 600 bin işçiyi çıkarabileceklerini duyurdular.
Öte yandan milyonlarca inşaat işçisi ve onların aileleri de
ülkedeki ağır ekonomik tablo ve rekor işsizlik karşısında günlük ihtiyaçlarını
dahi karşılayamayacak duruma gelmekten korkuyor. İşçiler ‘sürecin kaybedeni
olmayacağız’ derken müteahhitler yaşadıkları mağduriyetin toplumda ‘sosyal
patlamaya’ yol açabileceğinden endişeli. AKP hükümeti ve yetkililerden ise konuya
ilişkin herhangi bir açıklama yapılmış değil.
Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği (ANTMUTDER) Başkanı Atılgan Sert, yaşadıkları ağır tabloyu şöyle açıklıyor:
“Bu süreç yaklaşık 1 yıldır devam ediyor. Biz bu konuyla ilgili devlet yetkilileriyle görüşmeler yaptık. Malzeme fiyatlarında ciddi bir artış var. 3 liraya aldığınız demiri bugün 7 bandında alıyoruz, dün 10 liraya aldığımız çimentonun bandını bugün 30 bandında alıyoruz. İnşaat maliyetine baktığımızda son 1 senede yüzde yüze yakın artış var. Bizler artık para kazanmıyoruz. Koyduğumuz sermayemizi dahi çıkartamıyoruz. Bunun sebebi hem maliyetlerin yüksek olması hem de bu maliyetler karşısında daireleri alacak alım gücü olan insan kalmadı.
Eskiden
insanlar aracını satıyordu, birikmişini koyuyordu, üzerine de bir miktar kredi
çekip ev alabiliyordu. Ama bugün 400 bin TL’lik evler 800 bin TL bandına çıktı
ve biz halen para kazanmıyoruz. Çünkü malı pazara sunabilmek için en dip fiyatı
uyguluyoruz. Müteahhitlik şu anda tercih edilen bir meslek değil. Meslektaşlarımız
ellerindeki işi bitirdikten sonra başka bir projeye başlamayacaklarını
belirtiyorlar. Bu durum Türkiye’de işsizliği ciddi oranlarda tetikleyecektir.”
‘İLERLEYEN GÜNLERDE DAHA KÖTÜ OLACAK’
Başkan Sert şu açıklamalarda bulundu:
“Biz yalnızca kendimizden sorumlu bir sektör değiliz. Biz 250 alt sektöre nüfuz eden insanlarız. Lojistikten laminant parke, elektronikten çok farklı alanlara etkisi olan lokomotif sektörüz. Biz 15 gün boyunca işlerimizi durdurduk, Antalya’dan da ciddi bir katılım var. Beklentilerimiz karşılanmazsa süreyi uzatacağız. Biz de istihdam olsun, ülke ekonomisine katkı koyalım istiyoruz. Biz kapanma dönemlerinde dahi çalışmayı sürdürdük. Ama biz nereye kadar zarar edebiliriz, şu anda zarar ediyoruz. Bu böyle devam ederse daha büyük sorunlar ortaya çıkacak.
Yüzbinlerce yeni işsiz kapıda. Ülkeye ihracat da gerekli ancak bu ülkenin kendi iç piyasası malzemeye doymadan dışarıya ürün satmak ve bu ülkenin inşaat sektörünü çıkmaza sokmak doğru değil. Bu işi çözecek olan da devletten başkası değil. Sırf para kazanmak için içeriye malzeme vermeden dışarıya satıp da buradaki inşaatçıyı çıkmaza sokarsan bu ekonomi daha da geriye gider.
Son 1
yılda kira fiyatlarının ne kadar arttığını görüyoruz. Bunun nedeni inşaat
sektöründe frene basılmış olmasıdır. İlerleyen dönemde çok daha kötü olacak. Bu
süreç hem kiracıyı, hem evini satacak kişiyi, hem inşaatlarda çalışan
milyonları hem de devletin kendisini çok derin yaralayacak. Bize maliyetine ya
da bedavaya mal verin demiyoruz; ancak gerçek değerinde ürün almak istiyoruz.
Çimento 15 lirayken ben bunu 10’a almayayım tamam ama neden bugün 30’dan almak
zorunda kalıyorum? Bugün işçilerimiz bizim yanımızda ancak yarın ne olacağını
kimse bilemez.”
‘MÜTEAHHİTLERİ SAMİMİ BULMUYORUZ’
İnşaat işçileriyse sürecin ilk mağdurlarının kendilerinin
olabileceği endişesini şimdiden yaşamaya başladı. Türkiye’de resmi rakamlara
göre dahi yüzde 30’lara dayanan işsizliğin artık tahammül edilemez durumlarda
olduğunu belirten İnşaat-İş Sendikası Örgütlenme Sekreteri Deniz Gider, “AKP
dönemindeki mega projelerde sayısız inşaat işçisi öldü, hakkını alamadı.
İnşaatta orman kanunları işliyor. İşçinin özel kıyafetlerini işçinin maaşından
kesen bir sürü müteahhit var. Dolayısıyla müteahhitlerin bu çıkışını samimi
bulmuyoruz” dedi. Gider işçilerin bakış açısından süreci şöyle özetliyor:
“İnşaat müteahhitlerinin yaşadığı maliyet artışı ilk kez
karşılaştıkları bir durum değil. Türkiye’de inşaat patronlarının duruşu belli.
Türkiye’deki inşaat patronları büyük pastadan pay alamadıkları için yüzbinlerce
işçiyi işten çıkartmaktan söz etmeye başladılar. Taşeron firmalar bugüne kadar
işçinin hakkını eksizsiz veriyor gibi ‘işten çıkartabiliriz’ şeklinde
açıklamalar yapıyorlar. Şantiyelerde sürekli firmaların parayı ödememesi
sorunlarını yaşıyoruz. Müteahhitleri bu açıdan çok masum görmüyoruz. Bu zamana
kadar yaptığımız işlerde bizim muhatabımız ana firmadır. Ancak taşeronların
yüzde 95’i ana firmadan parayı alır, işçinin mesaisinden, AGİ’lerinden çalmaya
çalışırlar. Müteahhitlerin bugün ses çıkarmasının nedeni ‘statü kaybediyorum’
endişesi.”
‘İNŞAATTA ORMAN KANUNLARI İŞLİYOR’
Gider şöyle devam etti:
“İnşaat maliyetleri, dolar yükselince taşeron firma açıyorlar, iş bağlayıp işçilerin haklarına göz dikiyorlar. Müteahhitlerin iş yapamıyoruz, kazanamıyoruz diyerek ilk önce işçiyi gözden çıkarmaları kendilerini sağlama almaktır. Taşeronların neredeyse hiç biri işçinin hakkını vermiyor. Kriz dönemlerinde otomotiv sektörü hasar alır, işçiler işten çıkartılır.
‘Metal fırtına’ döneminde çok büyük sayılarda metal işçisi işsiz bırakıldı, hakları gasp edildi. Şimdi de inşaat işçileri için aynı süreç söz konusu. İnşaat işçilerinin haklarını savunacağımızı şimdiden belirtiyoruz. Türkiye’de zaten ciddi bir işsizlik söz konusu, 600 bin yeni işsize tahammülümüz yok. AKP dönemindeki mega projelerde sayısız inşaat işçisi öldü, hakkını alamadı.
İnşaatta orman kanunları işliyor. İşçinin özel
kıyafetlerini işçinin maaşından kesen bir sürü müteahhit var. Dolayısıyla
müteahhitlerin bu çıkışını samimi bulmuyoruz.”
Özgür
Cem Boynueğri