Bugün, sosyal medyada Sivas Kaliami, Madımak yangını ile ilgili paylaşımları gördüm. Tam 25 yıl olmuş. dile kolay.

--Demek Sevgili Erdal, sen yanalı tam 25 yıl mı oldu. Vah Canım vah. Vay güzel ülkem, güzel İnsanlarım vay.

--Erdal ile yaşıt sayılırdık. İkimizin de en güzel günleri, benim Beytepe'de, Onun ODTÜ'de jandarma dipçiği yiyerek geçmişti.

--Ben ondan daha şanslı idim, 12 Eylül olduğu günler, öğrenci evimizde misafir kalan Mardinli bir arkadaşım ile eve giderken, yolda polis çevirmesi vardı. Bizi de durdurdular. Kimlik kontrolü yapılır iken, Mardinli bir polis sayesinde, "haydi gidin ya" denilerek bırakılmıştık.

--Ahmet Kaya'nın Bahtiyarı gibi :Diyarbakırlıymış , adı Bahtiyar, suçu saz çalmakmış, anladığım kadar" dediği ve "Beni tez saldılar, o kaldı içerde"kine benzer olmuş durum.

--Ayrancı Halk Odasında tanıştığı Hatice ile evlenmiş ve dünya güzeli bir kızları olmuştu.

--Sonra, o kara gün, 12 Eylül 1980 darbesi. Okuldan alınış, Önce Mamak, sonra bu gün müze olan Ankara Cebeci Kapalı Cezaevi, sonra memleketi Niğde'ye, sonra 2 yıl 2 gün acılar ve işkencelerden sonra gün yüzüne çıkmıştı.

--Çıkmıştı çıkmasına ama, Sağ kolu kaç volt elektrik taşır deneyinde hasar görmüştü. İşkencenin izini zor da olsa kalem tutarak unutmak istiyordu.

--Bir arkadaşım aracılığı ile tanışmıştım Erdal ile çalıştığım kurumda. Sanat yapmak, film çekmek, belgeseller hazırlamak istiyordu. Enerji dolu, her şeye rağmen enerji doluyudu.

--Bu arda da Kültür ve Turizm Bakanlığı DÖSİM'e bağlı El Sanatları ve Hediyelik Eşya Satış Mağazaları için ücretsiz Nazar Boncuklu bir Logo yapıp armağan etmişti DÖSİM'e. Yıllarca kullanıldıktan sonra her şey gibi o da değişmiş.

--O yıllar pek gündemde olan, İPEK YOLU Projelerine o da kafayı takmış ve Kapadokya'dan bildiği Balonlar ile bu projeyi çekmek istiyordu. Bir yakını da Pir Sultan Abdal Derneklerinde yönetici idi, o da Pir Sultan Abdal etkinliklerine, etkinliğin belgeselini çekmek üzere katılmıştı.

--Cebinden harcar idi her masrafını. Neden derseniz?. 'Eee ne yapalım, bizim bu ülkeye borcumuz bitmiyor' diyordu.

--İşkencelerde kolunu feda etmişti ama, hiç Devletine, Milletine küsmemişti.,. Hep bu ülke için bir şeyler yapma derdinde idi.

--O uğursuz gün, bizler için haftanın son günü idi. Sivas'ta Pir Sultan Abdal etkinlikleri vardı ama, biz unutmuştuk bile.

--Birden haberlerde geçmeye başladı. Odamda ki kocaman tüplü televizyonum ara sıra görüntüleri veriyordu, haberler hiç de iç açıcı değil idi.

--Birden Erdal geldi aklıma. Çünkü o da Sivas'ta idi. Gün bitmiyor, kötü kötü kabullenmek istemediğimiz haberler geliyor.

--Doğru Yol Partisinden Demirel Başbakan, SHP'den

Erdal İnönü kabinede.idi. Otel yanıyor, devletin eli ayağına dolanmıştı sanki.

--Geceye doğru Sivas'ta bir katliamın yapıldığı, Madımak Otel'inin Cumadan çıkan yobazlar tarafından yakıldığı,şair, yazar, sanatçı, gazeteci bir çok yurtseverin katledildiği haberleri artık gündeme oturmuştu.

--Geç saate kadar odamdan ayrılmamıştım. Sanki Erdal, o her zamanki aceleci tavrı ile bir kolunu sallayarak içeri girecek, sonrada birlikte bir yerler gidecekmişiz gibi geliyordu.

--İnsan olanları gördükten ve duyduktan sonra bile nasıl da böyle düşünebiliyordu ki.

--Sanırım kabullenmeme duygusu bu olsa gerek.

--Nikotinden sararmış iki parmağın arasında sıkıştırdığın sigaran elinde, işkencede hasar gören sinirlerinin izin verdiği ölçüde salladığın kolun ile, sen o gün ilk defa gelmedin be Erdal.

--Ve her sene bu konu siyasi, sosyal dini hep tartışılır durur. Sanırım devletin vicdanı da sızlıyor ki, o da ne kapatıyor ne son noktayı koyuyor.

--Ve bu yara dostluk, arkadaşlık olarak her sene yeniden kanıyor be Erdal. Sahiden, orada da işkencede hasar gören kolunu sallaya sallaya geziyor ve sevdiklerini içtenlikle kucaklıyor musun? Tütünün bitti mi?

--Çekmeceme, ben içmediğim için 'bulunsun burada' diyerek bıraktığın çıgaranı da kim almış bilmiyorum be arkadaşım.

--Sen ki, 12 Eylül işkencelerinde feda etiğin kolun ile öyle maharetli şeyler yapardın ki. Biliyorum, yanan Madımak'ın küllerine karışan parçaların bile olmasa, sen yinede gök yüzünde, bu güzel ülke için aklına koyduğun projeler ile İpek yolu etrafında dolanıp duruyorsundur be Erdal.

--İpek Yolu değişse de , yine projesini çekecek miyiz be arkadaşım.

--Sahiden gelecek misin?

--Ölmek değil de, Madımak'da ölmek, yanarak ölmek zor mu be Erdal. içim yanıyor da.