Bilmeyen var mı Sezen Aksu şarkısını…. 29 Ocak günü, 1995 Aralık ayından beri bir dostunu, bir abisini, Antalya siyasetinin yüzakı Mehmet Baysarı’yı ebediyete uğurlamıştı masalcı. Ailesi bile “artık toparlan” derken bir sabah yine Finike yoluna düşmüşken aldı haberi oğlunun mesajından. Deprem olmuştu. Kızı hemen yazdı, “baba, Antep’te var, Mehmet Amcamları ara.

Aradı Antep’i, Mehmet Ataseven ve güzel ailesinde hiçbir sorun yoktu… Kaygı ile elindeki telefondan gidişatı izlemeye koyuldu. 1999 Marmara depreminde sakat bacağı ile İzmit’e giden masalcı, trafiğe çıkmamak için fotoğraf çekmeden dönmüştü 2 gün sonra. 2020 yılında Elazığ’a gitti. Beklediği kadar kötü değildi tablo. Kent yerle bir olmamıştı.

Masalcı, devleti temsil eden AFAD ile Millet ittifakı yerel yönetimlerin “yardım dağıtım kavgası”nı orada, yerinde gördü. “1999’da AFAD bile yoktu” diyerek avuttu kendini. 1999 yılında iktidarın nasıl eleştirildiğini mesleki refleks ile unutmayan masalcı, Van, Bingöl, İzmir depremlerinde devletin çalışmalarını uzaktan takip etti.

Manavgat Yangınında, TOKİ konutu yapılan yerleşimlerde ne yapıldıysa aynısı yapıldı. TOKİ ev yaptı, mağdurlara verdi, ama epeyce de borçlandırdı. Tıpkı şimdi her fırsatta “evinizi yapacağız” demeleri gibi… Oysa malzeme desteği veya para verilse, köylü kendi evini yapsaydı.

Geçtiğimiz Perşembe günü sabah doktora gitmesi gerekiyordu masalcının. Oysa o daralmıştı… Doktor çıkışı bindi 13 numaralı otobüse, indi Lara Birlik sahilinde. Bilen bilir, Antalya sahilinde yıl ortalamasında deniz sabah sakin olur, öğleden sonra dalga başlar. Poyraz günlerinde ise deniz “çarşaf gibi” olur.

Önce oyuncak kepçe ile oynayan Rus çocuğunu izledi masalcı. Kamyonu bırakıp giden çocuğun ardından baktı. O oyuncağa bir Hataylı, Maraşlı, Antepli, Adıyamanlı, Adanalı çocuğun uzandığını düşündü. Tam o anda çocuk kaptı oyuncağını gitti.

O çarşaf gibi denizin cılız dalgalarına takıldı masalcı sonra. Öyle ya, aynı noktada 2 metrelik dalgalarla objektif oynaşması yaptığı günler vardı. Bir an durdu, deklanşöre dokunmadan izledi vizördeki görüntüyü.

Dalga değil, deniz değildi baktığı yerde gördüğü. Sanki uzsuz bucaksız Anadolu bozkırına bakıyordu, sanki dalga değil, fay hattı kendi yolunu açıyordu.  Açısını değiştirdi masalcı. Parlayan güneşin ışıkları, açılan fay hattının içinde, depremin yuttuğu çocukları hatırlatırcasına parlıyordu.

lara fay (18)lara fay (16)lara fay (10)lara fay (6)lara fay (3)lara fay (2)

Editör: Haber Merkezi II