CHP Lideri Özgür Özel'e 3 Ayrı Soruşturma! İlk Tepki Geldi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in, 5 Temmuz 2025 Cumartesi günü partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası yaptığı açıklamalar, yargı süreci başlatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Özel’in konuşmalarında yer alan ifadelerin "Cumhurbaşkanına hakaret", "suç işlemeye alenen tahrik" ve "kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret ve tehdit" içerdiği gerekçesiyle re'sen soruşturma açıldığını duyurdu.
CHP'den İlk Tepki: “Bu Soruşturma İfade Özgürlüğüne Müdahaledir”
Soruşturma kararı sonrası ilk tepki CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan'dan geldi. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Bakan, söz konusu soruşturmayı demokrasiye, ifade özgürlüğüne ve siyasal eleştiri hakkına “açık bir müdahale” olarak nitelendirdi.
“Ortada ne Cumhurbaşkanı’na hakaret vardır, ne de halkı suç işlemeye teşvik eden bir çağrı. Sayın Özel’in sözleri demokratik bir seçim talebidir. Tehdit değil, anayasal düzene sahip çıkma çağrısıdır.”
“Sözler Sandığa Çağrıdır, Suç Değil”
Bakan, “Bu millet kendi elleriyle sandığı getirir” ifadesinin halkı sokağa değil, sandığa davet ettiğini vurguladı. Açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Tam aksine, Sayın Özel’in sözleri demokratik bir seçim talebidir. “Bu millet kendi elleriyle sandığı getirir” sözü, bu halkın demokrasiye ve seçme hakkına sahip çıkacağını vurgulayan siyasal bir ifadedir. Tehdit değil, anayasal düzene sahip çıkma çağrısıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yerleşik içtihatları açıktır: Seçilmiş kamu görevlileri, özellikle de ülke yöneticileri, demokratik sistemlerde sıradan yurttaşlara kıyasla daha fazla eleştiriye tahammül etmek zorundadır. Siyasal söylemin cezai soruşturma konusu haline getirilmesi, ifade özgürlüğünün ve demokratik rekabetin boğulması anlamına gelir.
İçinde bulunduğumuz dönemde halkın gerçek sorunlarını konuşmak ve çözüm üretmek yerine, siyasal muhalefeti susturmaya dönük bu tarz yargı hamleleri, sadece adalete olan güveni değil, devletin tarafsızlığına ilişkin zaten sarsılmış olan inancı da tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Söz konusu açıklamalar, halkı sokağa değil, sandığa çağıran; gerilimi değil, demokratik yolları işaret eden bir söylemdir. Soruşturma açan savcılar, anayasanın teminatı altındaki hakları değil, iktidarın siyasal konforunu korumayı tercih etmiş görünmektedir.
Biz bu ülkenin demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere inanan insanları olarak, geri adım atmayacağız. Ne ifade özgürlüğünden, ne siyasal eleştiri hakkından, ne de halkın sandıkla iradesini ortaya koyma hakkından vazgeçmeyeceğiz."
Kaynak:Haber Merkezi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.