Antalya’nın siyasi hayatımızdaki yeri önemli..

Türk siyasetine damga vuran pek çok olaya tanıklık etti..

Pek çok örneği var…

Turgut Özal 1983 yılında Anavatan Partisi’ni Antalya-Side’de ünlü turizmci Nebi Barut’un ev sahipliğinde kurmuştu..

Nebi Barut, o günleri anlatırken hala çok duygulanır..

Süleyman Demirel’i siyasi yasaklı olduğu dönemde dönemin Antalya Valisi kente sokmamıştı..

Demirel e ‘Tedaş Kavşağı’ olarak bilinen alanda konuşmuş, alanın adı bu olaydan sonar ‘ Demokrasi Kavşağı’ olmuştu.

Deniz Baykal, Antalya Milletvekili olarak uzun süre CHP Genel Başkanlığı yapmıştı..

Antalya Milletvekili Faik Altun, CHP ile SHP’nin birleşmesi sürecinde ‘hülle’ olarak yorumlanan  BTP’yi kurarak, kısa süreli genel başkanlık görevini üstlenmişti.

Örnekleri çoğaltmak mümkün..

Antalya’da siyasete damga vuran pek çok isim var..

Bunlardan birisi de Orhan Altınay..

Altınay için tıpkı rahmetli İsmet Gökşen gibi ‘ DYP’nin efsane İl Başkanı’ denir.

Sizlerle Orhan Altınay’ın Antalya İl Başkanı iken Genel Başkanı’na nasıl rest çektiğini paylaşmak istiyorum..

1989 yerel seçimleri öncesinde dönemin DYP İl Başkanı İsmet Gökşen,  bir sürprize imza atarak, Antalya İl Genel Meclisi Üyesi olmak isteyen Elmalılı Avukat Hasan Subaşı’yı Antalya Belediye Başkan Adayı yapmıştı.

Subaşı, o seçimi zorlanmadan kazanmıştı..

1993’ün ikinci diliminde Antalya, Büyükşehir statüsüne kavuşmuştu..

‘Sarışın güzel  kadın’ övgüleriyle vitrine çıkarılan  Başbakan ve DYP Genel Başkanı  Tansu Çiller, seçim kampanyası kapsamında Antalya’ya gelerek Cumhuriyet Meydanı’nda miting düzenlemişti..

Çiller, konuşması sırasında vatandaşlara hitaben ‘ Hasan Subaşı’yı size emanet edeyim mi ?” diyerek ikinci dönem için de adaylığını açıklamıştı..

Subaşı, o seçimi de kazanarak ikinci kez başkanlık koltuğuna  oturmuştu.

DYP’nin Antalya İl Merkezi o zamanlar Atatürk Caddesi’nde  Kültür Sineması’nın karşısındaydı..

Çiller’in Subaşı açıklaması üzerine meydandan ayrılan DYP İl Başkanı Orhan Altınay, kızgın bir şekilde odasına kapanmıştı..

Bir kaz dakika sonra Başbakan ve DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in il binasına geleceği haberi ulaştı Altınay’a..

Çiller’i karşılayan Orhan Altınay, il yöneticileri, partililer ve gazetecilerin de bulunduğu bir ortamda Başbakan ve Genel Başkana kolay kolay hafızalardan silinmeyecek, rest çekmeye eşdeğer şu sözleri etmişti:

“ Sayın Genel Başkan, bizimle istişare etmeden,bizim fikrimizi almadan, bize haber vermeden Sayın Subaşı’yı açıklamanız ve Antalyalılara emanet etmenize çok üzüldük”

Çiller, vurgun yemiş gibi oldu, bir an sarsıldı, sonra hiçbir söylemeden DYP Antalya İl Merkezi’nden çıkıp gitti..

Sonra ne mi oldu ?

Çiller, Altınay dahil, şimdi ‘aksaçlılar’ olarak bilinen DYP’nin Antalya’daki önemli isimlerini ‘Demirelci’ suçlamasıyla DYP’den ihraç etti..

Orhan Altınay’ın günümüz açısından büyük önem taşıyor…

Çünkü her şey Genel Başkanların iki dudağının arasında..

Yasalar siyasi partilerin genel başkanlarına öylesine inanılmaz yetkiler veriyor ki, değil Orhan Altınay gibi kararına karşı çıkmak, eleştirmek, rest çekmek, konuşmak biraz cesaret ister..

Yani Türkiye’de siyasete 4 genel başkan yön veriyor..

Onlar ne derse o..

Tersini düşünen, ya da söyleyen ağzıyla kuş tutsa partisinde bir yere gelemez..

Siz bakmayın genel başkanların partilerinde demokrasinin, çok sesliliğin olduğunu söylediklerine, aksine hareket edenin biletini hemen keserler..

Bizde ‘cici demokrasi’ var..

Orhan Altınay gibi düşündüğünü korkusuzca hem de genel başkanının suratına söyleyen siyasetçiler artık yok..