Yine bir ılık sonbahar, yine depreşmeler, yine Finike. Mavi'nin Antalya denilince bendeki yegane karşılığı. Evet, yemyeşil portakal bahçelerine hem de dünyaca ünlü portakal bahçelerine rağmen Finike ben de “mavi”dir. Ne zaman Finike'ye yolum düşse ilk uğrayacağım yer balıkçı barınağıdır. Oradaki ağları görmek, o balık kokusunu, deniz kokusunu içine çekmek, rahat balıkçıların kahvehanede oturup sohbetlerine ortak olmamak ama yancı olmak hoşuma gidiyor.

Ben yine bir akşamdan bir sabaha küçük bir Finike kaçamağı yaptım evet. ‘Yediğim içtiğim benim, gördüklerim sizin olsun’ diyelim. Bu ziyaretimize biraz siyaset ekledik.  Bu arada AESOB Basın biriminden tanıdığımız Semih Şahin Kaya kardeşimiz Finike Belediyesi'nde işe başladı. Finike'ye gitmişken ona zaman ayırmadan olmazdı. Öyle de yaptık,  birlikte Finike'yi gezdik ama yine aynı şeyi yaşadım. Semih dedi ki “abi sen mi Finike’yi bana gezdireceksin, ben mi sana. (Eee ne de olsa hanımköyü Semih’in)  Biraz ben onu gezdirdim, biraz o beni gezdirdi. “Abi benden iyi biliyorsun” diye iltifat etti ama kendisi de bana belediye gözüyle Finike’yi gezdirdi.

Bu arada Finike Belediye Başkanı Mustafa Geyikçi’yi aradık. Bir düğün sonrası geldi.  Biraz Finike’yi konuştuk. Evet bu ilk sohbetimiz değil ama ilk kez masala dahil ettik sohbeti, çünkü bilmemiz gereken bişeyler var.

1989 yılındaki yerel seçimde Turgut Özal iktidardayken yerel seçim öncesi bir kampanyası vardı.  “Eli kolu bağlı bir belediye başkanı ister miydiniz?”i Bizim kuşak çok iyi hatırlayacaktır. Verilen mesaj şuydu: “İktidar partisinin adaylarına oy vermezseniz belediye başkanları çalışamaz, hizmet üretemez.” Bugün de geldiğimiz noktada aslında bunun tam da böyle olduğunu yaşayarak zaten görüyoruz. Neden?  çünkü Turgut Özal'da merkez sağ temsilcisiydi, bugünkü iktidarda.

Şimdi Finike’de böyle bir durum sözkonusu. Başkan, belediye olarak bir şeyler yapmak istediğini ama iktidarın izin vermediğini söylüyor başkan. En basiti plajda işletmeler var. Milli Emlak geçmişte vermiş belediyeye. Belediye de güzel bir işletme yapmıştı oraya.  Şimdi buranın suresi doldu. Başkan diyor ki “yeniden verin” vermiyorlar. Büyükşehir’i devreye sokuyor, büyükşehir istiyor, ona da verilmiyor.  Bu kıyıları işleten bir şirket kurdular ya, oraya verme düşünceleri olduğunu söylüyor başkan.

Öbür tarafta, önceden planlanan, devam eden ki gerçekten ihtiyacı olan bir kent meydanı düzenlemesi var, orada da engellerle karşılaşıyor. Taşocağı dediğimiz bir bölge var Finike'nin çıkışında Demre'ye doğru giderken eski taş ocağıdır. Oraya çok güzel bir proje yaptırıyor ama proje onaydan geçmiyor.  Başkan bunları anlatıyor, şimdi biz de doğal olarak işte o eli kolu bağlı belediye başkanlığına gidiyoruz.  Bu arada eli kolu bağlı imajı kendi tercihi değil. Öyle olsa “Benim yeniden seçilmem değil, Finike’nin geleceğidir aslolan” deyip hummalı bir altyapı çalışmasına girmezdi.

Finike'nin bir ihtiyacı daha var bence. Denizle bu kadar iç içe yaşayan şehrin dalga sesini duyarak, balık kokusunu, deniz kokusunu hissederek oturup akşam yemeği yiyebileceğiniz belki balık- rakı yapabileceğiniz bir mekanı yok. Ha! ben uğruyorum her gittiğimde evet yat limanında bir mekan var. Altın Sofra diye bir balık ağırlıklı mekan. Kalitesine de lafım yok yani her şey güzel ama baktığın zaman denizi göremiyorsun bu mekânlardan.

 Finike her şeye rağmen güzel Finike her şeye rağmen dinamik. Antalya'nın zaten kültürel anlamda da, ekonomik anlamda da önde gelen yerleşim yerlerinden biridir.  Gidemiyor musunuz? Fotoğrafların tadını çıkarın.

finike 2022  (10)finike 2022  (9)finike 2022  (8)finike 2022  (7)finike 2022  (6)finike 2022  (5)finike 2022  (4)finike 2022  (3)finike 2022  (2)

Nizamettin ÖZMEN

Editör: Haber Merkezi II