Hayat, bir yolculuk. Bu yolculukta çoğumuz, bir şekilde eksik büyümüşüz. Kimimiz saçımızın okşanmasına hasret, kimimiz bir aferini duymamış, kimimiz ise sevgiye aç. Bu eksiklikler, hayatımızın her alanına sızıyor ve bizim kim olduğumuzu şekillendiriyor.

Son dönemlerde, insanlarla sohbet ederken, çoğumuzun nasıl sevgi gösterileceğini bilmediğini fark ettim. Bir takım korkularla sınanıyoruz. Kimimiz aşırı öfkeli yanındakine, komşusuna, sevgilisine, hayata. Peki biz neden bu haldeyiz? Şımarıklık mı bu davranışlarımız yoksa eksiklik mi?

Anne ve babadan alınmayan sevgi, ilgi, yakınlık insanda büyük eksikliklere yol açıyor. Her gün aynı evin içine girdiğiniz, her gün gördüğünüz ve bu dünyaya gelme sebebiniz olan insanlardan istediğinizi alamamanın öfkesi sanırım hem bizi hem de etrafımızdakileri yakıyor.

Ortak payda da aile sevgisi ve ilgisini görmeyen bireylerin hayata bakış açısını gözlemlediğimiz zaman bir kısmında ilgi açılığı, iletişim sorunu, öfke, bencillik gibi bir çok problemle karşı karşıya kalındığını görüyoruz. Bu durum, bireylerin hayatlarına ve ilişkilerine nasıl yansıdığını anlamamızı sağlamalı.

Eksik büyümenin sonuçları, bireylerin hayatlarının her alanına yayılıyor. Bu durum, bireylerin kendilerini ifade etme şekillerini, ilişkilerini ve hayata bakış açılarını derinden etkiliyor. Ancak bu durumun farkında olmak ve bu eksiklikleri kabul etmek, bireylerin bu durumu aşmalarına ve daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olabilir. Sonuçta, her birimiz kendi yolculuğumuzda ilerliyoruz ve bu yolculukta karşılaştığımız zorluklar, bizi daha güçlü ve anlayışlı bir birey haline getirmeli.