Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Eylül Ayı Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, TÜİK’in açıkladığı 2’nci çeyrek büyüme rakamlarına göre ülke ekonomisinin, temmuz meclisinde paylaştıkları beklentiye uygun olarak, yüzde 1,5 küçülürken tarım yüzde 3,4 büyüdüğünü vurguladı.

GELİR TEDARİKÇİYE GİDİYOR

Ayın durumun 2009 yılında da yaşandığını hatırlatan Çandır, “Sektörümüz ekonomimizin kötüye gidişini frenleyen ve direncini artıran bir performans göstermiştir. Ekonomimizin hızlandığı dönemlerde ise bu hızlanmadan payını yeterince alamamıştır. Bu iki tespitten anladığımız, tarımsal üretim ve ticaret faaliyetleri ancak zor zamanlarda hatırlanmakta ve öne çıkmaktır. Bunu belirli ölçülerde anlıyoruz. Çünkü sektörümüz toplam olarak faaliyetlerini her koşulda sürdürmeye kararlı bir sektördür. Kendi kontrolünde olan ya da olmayan zorluklara karşı direnci nispi olarak yüksektir. Açıkçası başka da alternatifi yoktur. Ayrıca nispi olarak kanaatkar ve talepleri daha mütevazi olan bir sektördür. Bu 20 yıllık geçmişte girdi maliyetleri artışıyla ürün fiyatları artışı arasında hala aleyhimizde ciddi bir açıklık bulunmaktadır. Son 1 yılda da ürün fiyatlarındaki artış hızı, girdi maliyetlerindeki hızın altında kalmıştır. Yani tarımsal üretim ve ticaretle uğraşan insanlarımız elde ettikleri gelirin çok büyük bir bölümünü tedarikçilerine devir etmektedir. Hatta bu devir öyle boyutlara ulaşmıştır ki tarımsal fiziki kapasite aynıyken faaliyetleri sürdürebilmek için daha fazla borçlanmak kredi kullanmak zorunda kalınmaktadır” dedi.

ÖNERİ VE TALEPLER

Kötü gidişatın sektörün lehine düzeltilmesi için önerilerini ve taleplerini uzunca bir süredir ilgililerle paylaştıklarını vurgulayan Çandır, “Bunların bir kısmına olumlu tepkiler almış olsak da sürdürülebilir bir iyileşme için hala çok çalışmamız gerekmektedir. Son açıklanan yurtdışı üretici enflasyonu rakamının aylık yüzde -1,41 ve yıllıkta ise yüzde -2,94 olarak ilan edilmesi gelecekteki maliyet yükü itibariyle bizleri umutlandırmıştır. Çünkü bildiğiniz gibi girdilerimizin önemli bir kısmı dövize bağlıdır” diye konuştu.

SUSAM HASADI BAŞLADI

Yaklaşık 50 bin dekar alanda 3 bin 500 tonluk susam üretimiyle ülkemizin susam alanlarının yüzde 19’unu üretiminin ise yüzde 20’sini karşılayan Antalya’da susam hasadı başladığını ifade eden Çandır, şöyle konuştu: “Yerli susam 15-16 TL aralığında ithal susam ise 8-10 TL aralığında fiyatlanmaktadır. Geçtiğimiz yıl bölgemizde faaliyet gösteren tarım kredi kooperatiflerinin de susam almaya başlamasıyla fiyatta yüzde 40 düzeyinde artış yaşamıştık. Bu artış özellikle Manavgat’taki üreticiyi motive etmiş ve daha fazla susam ekmesini sağlamıştır. Ancak dövize endeksli bulunan ilaç-gübre-mazot gibi girdiler ile işçi maliyetleri üretmenin cazibesini düşürmektedir. Üretimin cazip olabilmesi için verilen emek karşılığında yüzde 40-50’yi aşmayan maliyetlerle çalışılması gereklidir.”

SÜBVANSE EDİLMELİ

“Yüzde 80’in üzerinde dışa bağımlı olduğumuz susam üretiminin geliştirilebilmesi için kısa vadede;

susam desteklerinin artırılması ve aynı dönemde üretimi yapılan diğer ürünlerin desteklerinin azaltılması, toplu üretim-planlamayı motive eden desteklerin sunulması ve ardından makineli tarıma geçişe olanak sağlanması, susam üretiminde kullanılacak ilaç-gübre-mazot gibi girdi maliyetlerinin ciddi düzeyde sübvanse edilmesi, susam ve diğer tarım işlerinde çalışmayı cazip hale getirecek sosyal güvenlik uygulamaları üretimi artıracaktır.”

DOMATES FİYATINA ‘KAPAK’

Önümüzdeki ay sezon öncesi yaş sebze sektörü konulu sektörel analiz toplantısı gerçekleştirmeyi planladıklarını kaydeden Çandır, “Geçtiğimiz üretim sezonunda domates başta olmak üzere artan yaş sebze fiyatları nedeniyle tüketicilerin bu yıl kışlık salça ve sos gibi konserve yapımına rağbet ettiğini görmekteyiz. Öyle ki piyasada konserve kapağı kalmadığı yönünde haberleri hep birlikte izledik. Neredeyse bir kilogram domates fiyatına 1 adet kapak satıldığını gördük. Önümüzdeki dönemde enflasyonda ve maliyetlerde bir düşüş olacağı beklentisi kamuoyunda hakimdir. Umuyoruz ki bu beklenti gerçekleşir ve başta domates olmak üzere yaş sebze fiyatlarında üreticinin kazandığı tüketicinin zorlanmayacağı fiyatları yaşarız” uyarısında bulundu.

ŞİMDİ SIRA SARMISAKTA

Çandır, açıklamasının sonunda geçtiğimiz yıl soğan fiyatlarının çok konuşulduğunu, bu yıl ise sarımsağı konuşacağını söyledi. Çandır, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz yıl birim fiyatlarının düşük olması nedeniyle ürünün daha az ekilmesi, iklim koşulları nedeniyle üretim bölgelerindeki ürünün azalması ve ithalat vergileri nedeniyle; yaklaşık 100.000 ton civarında tüketimimiz olan sarımsak, kalitesine göre 25 ile 40 TL arasında fiyatlanmaktadır. Bu sorunun temeli iktisatta örümcek ağı teoremi olarak da adlandırılan üreticinin bir sonraki üretim döneminde yüksek fiyatlı ürünü üretme isteğidir. Çözümün ise toplu-üretim planlamasının yapılması ve bu planın uygulanması ile tarımsal desteklerin önceden açılanması ve zamanında ödenmesinden geçtiğini düşünmekteyiz.” Kubilay ELDEMİRCİ

 

 

Editör: TE Bilisim