31 Mart yerel seçimleri, Türkiye'de demokrasinin önemli bir göstergesi olarak dikkat çekti. Resmi olmayan sonuçlara göre, CHP büyükşehir ve illerde 81 belediyeden 35'ini kazanırken, AK Parti 24'te kaldı.
 Seçime katılım oranı ise önceki yıllara göre düşük kalarak %80 olarak gerçekleşti. Bu durum, seçmen davranışları ve siyasi katılım üzerine çeşitli soruları beraberinde getirdi. 
Seçimlere katılmamanın demokratik bir hakkın kullanılmaması anlamına geldiği düşünüldüğünde, bu durumun demokrasi sağlığı için endişe verici olduğu söylenebilir. Ancak, seçmenlerin bu tercihlerinin arkasında yatan nedenlerin anlaşılması ve ele alınması, daha sağlıklı bir demokratik sürecin inşası için elzemdir. Seçimlere katılmama eğilimi, siyasi partilerin politikalarını, seçim kampanyalarını ve vatandaşlarla iletişim yöntemlerini sorgulamaları için bir fırsat olarak görülmelidir. 
Seçimlere katılmayan yaklaşık 16 milyon vatandaşın neden oy kullanmadığına dair birçok sebep sıralanabilir: Partilere olan küskünlük, parti gönülülerini küstürme, adayların beğenilmemesi, umutuzluk, ulaşım ücretlerinin yüksekliği veya izin alınamaması gibi. Bu faktörler, seçmenlerin kararlarını etkileyebilecek önemli etmenlerken,  siyasi partilerin seçmenlerle olan iletişimini güçlendirmesi gerektiğini gösterdi. 
Ki çoğu aday bana oy verin dedi. Son anlara yaklaşana kadar sandığa gidin bile demedi.
Seçim sonuçları, aynı zamanda, seçmenlerin tercihlerinin ve beklentilerinin ne yönde olduğunu anlamak için de önemli bir kaynak teşkil eder. Katılım oranlarının düşük olması, demokratik süreçlerde seçmenlerin daha aktif rol almasını teşvik etmek için atılacak adımların önemini vurguladı. 
Seçimlere katılımın düşük olması, demokratik katılımın artırılması için gerekli olan çalışmaların ve politikaların gözden geçirilmesi gerektiğini de göstermektedir. 
Seçimler, sadece yöneticilerin belirlendiği bir süreç olmanın ötesinde, toplumun siyasi iradesinin bir yansıması olarak da görülebilir. Bu nedenle, seçimlere katılımın artırılması ve seçmenlerin karar verme süreçlerine daha fazla dahil edilmesi, demokrasinin güçlendirilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. 
Bu süreçte, her bir vatandaşın sesinin önemli olduğu ve her oyun, geleceği şekillendirme gücüne sahip olduğu unutulmamalıdır.