Bazen zamana isyan ederim ama, bazen de iyi ki o zamanlar
olmuş, yaşanmış ve geçmiş derim. Yıl 2007, Ankara'dayım. Antalyalılar Evi
Kurucu Başkanı, Antalyalılar Dernek Başkanıyım. Çalıştığım Bakanlıklarda ve
Çankaya Köşkünde halk değimi ile baya bıçağımız keskin idi.
--Sağ olsunlar Ankara Bürokrasisi ile ilişkilerim iyi.
Bugünün birçok muktedirinin, "aman abi" diyeninin derdine derman
oluyordum.
--Ankara'da ilişkiler iyi, Antalya'da da Bekir Kumbul'un
değimi ile "Yakacıktan Kalamış'a kadar" ilişkide olmadığımı partili
partisiz kimse yok gibi. Herkes, Deniz Bey ile de ilişkileriniz iyi, "yürü
joe" diyor ve ben de arabama değil de "dolmuşa biniyorum"
Köşkten istifa edip CHP Antalya'dan MV aday adayı oluyorum.
--Tabi CHP Genel Başkanı ve Antalyalı olarak ilk Deniz
Bey'e gidiyor ve kendisi ile siyaset yapmak için izin istiyorum.
--Deniz Bey'de bana en az otuz sözcüklü/sıfat tamlamalı
bir gaz veriyor, "harika olur" deyince, balıklama suya atlıyoruz.
--O arada da Antalya merkez ve ilçeleri dolaşıyoruz.
Ankara'da DTCF'de bir akademisyen ağabeyimizin de kayın pederi Aksekili imiş.
Bana telefon açtı ve mutlaka .... kişiye uğra dedi.
--Akseki'ye vardım, partiye uğrayacağım ama Hocamın kayın
pederi Ali Çavuş'u da bir sorayım dedim. Hoş adını daha duymuştum ama yine de
temkinli olmak gerekti. Kendisine bazı arkadaşları "Pevlivan" da
diyorlardı. Bana "ooo sen Ali Çavuş'a selam getirdiysen
Kızından/Damadından, işin tamamdır." dendi.
-- Şehrin içinde yamaçta bir kahvede Ali Çavuşu bulduk.
Herkes Ali Çavuş, Akseki, Deniz Baykal dostluğundan öyle söz etti ki ben de Ali
Çavuş'u çam yarması gibi bir adam sanıyorum.
--Kahveye vardık, sandalyede kara kuru ufak tefek ama cin
gibi bakan bir adam. Beni tanıttılar, ayağa kaltı, hoşgeldin dedi, yanaklarımdan
öptü. Deniz bey ile görüşüp-görüşmediğimi sordu.Ben de görüştüm dedim O zaman
hayırlı ve uğurlu olsun, ben de arar senin için konuşurum dedi.
--Akşama kalmadık ve geri Antalya'ya geç saate döndük.
Bu bende ki Ali Çavuş idi.
Şimdi de, size başka bir Ali Çavuş.
--Köşkte, her sabah gazete küpürleri hazırlanır ve biz
gelmeden masamıza konur idi.
--O gün de günlerden 14 Kasım 2006 salı. Sabah
Gazetesinden Yavuz Donat'ın köşesinde ki başlılık, "Aksekili Ali
Çavuş" idi. Hemen köşe yazısını okudum.
--"Deniz Baykal 9 Kasım gecesi Şili'den döndü.
10 Kasım sabahı telefonu çalmış.
Arayan Antalya-Akseki'den 80 yaşındaki Ali Çavuş.
- Deniz bey ne ediyon?
- Anıtkabir'e gitmeye hazırlanıyorum.
- Deniz bey senden bir talebim var.
- Buyur, nedir?
- Anıtkabir'den sonra bi de Ecevit'in evine gidivir...
Bize çok çektirdi emme, gene de eski başganımızdı.
- Gideceğim Ali Çavuş.
- Git, git... Kendi adına asaleten, benim adıma da
vekaleten başsağlığı diliyivir."
--Yavuz Donat, yine 26 Aralık 2006 salı günkü köşesinde
Ali Çavuştan söz ediyordu: "....Ali Çavuş'un şimdi "gaza
gelmesin" mesajı "sine-i millet" konusunda.
Sadece mesajla yetinmemiş.
Dün sabah Deniz beyin telefonunu çevirmiş.
- Başkanım sana bir haber yolladım, aldın mı?
- Aldım Ali Çavuş.
- Başkanım bu iş sana söylenmez biliyom emme, yine de bir
çift söz ediverecem.
- Et Ali Çavuş.
- Aman ha dikkatli ol... Sine-i millete falan dönmeye
kalkma... Sağdan soldan sana gaz veriyorlar, onlara inanma... Onların ipiyle
kuyuya muyuya inilmez......"
İşte ANTALYA-AKSEKİLİ ALİ ÇAVUŞ BU idi.
Allah rahmet eylesin. Yakınlarına , partililerimize ve
hepimize başımız sağ olsun diyorum.
--O bir Anadolu siyasi bilgesi idi. "Yeni yetmeler
kadar olmasa da.(?!)"