Hayatımıza giren bir olgu alış veriş merkezleri. Onları yok saymak, karalamak maksadında değiliz. Biz de kullanıyoruz. Ancak şehrin alış veriş merkezleri ile donatılmasını doğru bulmuyorum. Evet, atı alan Üsküdar’ı geçti bile. Ama maalesef bu anlayış sürüyor ve uyarmamız gerekiyor…

Bir biri ardına açılan alış veriş merkezleri ile birlikte sadece esnaf zarar görmüyor. Her açılan alış veriş merkezi, bir öncekini de vuruyor…

O yüzden kentin yerel aktörlerine çok iş düşüyor…

Antalya’da bakın onlarca alış veriş merkezine ilave yenileri yolda. 100. Yıl Tesisleri alanında köşe parsel, karma kullanımlı bir alan. İçinde ticaret de var…

Bir diğeri Ferrokrom yanındaki, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca ihale edilen parsel…

Daha pek çoğu var elbet. Ama bir tanesi de inşası bitmek üzere olan Doğu Garajı Kültür ve Ticaret Merkezi…

Kentin en büyük alış veriş merkezlerine yürüyüş mesafede yenileri açılırken, bir öngörüsüzlük içinde hareket edildiği açık…

Dünyada trend alış veriş merkezleri değil…

Hem kent silueti ve dokusu hem de ekonomi açısından bir fren koymak gerekiyor…

Mevcut yatırımcıları da korumuş, esnafı da korumuş olursunuz…

Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Birliği Başkanı Adlıhan Dere’nin bu konuda yol haritası çizmesi, söz söylemesi gerekiyor…

Eski bir belediye meclis üyesi olarak da bir esnaf örgütü başkanı olarak da yapacağı çok şey var…

Zamanında kendisinin de oy verdiği planlamalar sonucu ortaya çıkan bu durumu frenleyemezsek durum vahim…

Esnaf batıyor…

AVM kiracıları zorda…

Kentin trafik yoğunluğu had safhada…

Betonlaşan ve bozulan siluet durdurulmazsa geri dönüş zor olacak…

Bizden söylemesi…

Meslek odaları, kent dinamikleri, esnaf temsilcileri bu duruma el koymadığı takdirde yarın gerçekleşen tablonun da mimarları olurlar…

Ki o tablo da çok hoş olmayacağa benziyor…

Fatura ağırlaşmadan neşter zamanı…