Akdeniz Üniversitesi Coğrafi İşaretler Uygulama ve Araştırma Merkezi (ACİMER) ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası(ATSO), Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı(YÜciTA) işbirliğiyle düzenlenen Antalya Coğrafi İşaretler Zirvesi, Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof.Dr. Yavuz Tekelioğlu Konferans Salonu’nda başladı.
YÜciTA Başkanı Prof.Dr. Yavuz Tekelioğlu, merkezin tarihsel gelişiminden bilgiler vererek, “Bugün Antalya için çok özel bir gün. Antalya’da yeni bir başlangıç oluyor, bir coğrafi işaret seferberliği başlıyor. Kentin kamu ve özel kuruluş temsilcilerinin burada olması bunun bir göstergesidir. Bu noktada katılım sağlayan ve destek veren değerli protokolümüze teşekkürler” şeklinde konuştu.
“KATMA DEĞERLE RAFLARDA YERİNİ ALMALI”
BM Tarım ve Gıda Örgütü(FAO) Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, coğrafi işaret tescilli ürünler gıda güvenliğinin konuşulduğu günlerde çiftçinin katma değerli ürün sunabilmesi adına en önemli altın değerinde olduğunu kaydetti.
Dünya nüfusunun hızla arttığı dönemde daha da çok üretim yapılması gerektiğinin altını çizen Selışık, “Ama elimizdeki kaynaklar yeterli değil. Çok yakın zamanda donu derinden yaşadık. İç Anadolu çok etkilendi meyveyi bu sene pahalı yiyeceğiz. Şuanda AB nezdinde tescilli ürün sayımız 31’e ulaştı. Dünyada coğrafi işaretli ürün sayısı 9 bin 460’tır. Şuanda bunun 2 bin 422’si tescilli olarak Türkiye’de ama 31’i Avrupa’da tescilli çok kötü değil ama artırmalıyız. O ürünlerin katma değere dönüştürülüp raflardaki yerini almalıdır.” dedi.
Coğrafi işaret kırsalda yaşayan çiftçinin gelir seviyesini artırılması ve yaşam kalitesinin arttırılması adına büyük hizmet ettiğini dile getiren Selışık,“Tarımsal miras listesi geleneksel yapılan tüm üretimi kapsıyor. Dünyada bir çok tarımsal üretimi kayıt altına alıyor. Türkiye’de geleneksel tarımı kayıt altına alma çalışması var. Antalya’da Elmalı’da da Yörüklerle ilgili, peynirle ilgili bir çalışma yürüteceğiz. Kırsalın sorunları aslında coğrafi işaretli ürünlerde daha odaklı şekilde konuşulması mümkündür. Pazara markete girmek o kadar kolay değil. Kırsal ürünlerin genel sorunu bu” ifadelerine yer verdi.
“TESCİL KONUSUNDA TEMBELLİK YAPTIK”
ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, coğrafi işaretin aslında herkesin aslında neyle tanınmak istendiğini gösteren bir ürün olduğunu belirtti. Antalya’nın deniz, kum, güneş ile tanındığını aktaran Hacısüleyman, “Tatil turizmi yaptırmak, ön plana çıkardığımızı en kolay iş. Buda aslında bir coğrafi işaret her ülkede deniz, kum yok. Gastronomi kültürü akılda kalıcı, turist bir sonraki tercihinde oraya yine gidelim yine ondan yiyelim diyecek. Ürünlerimizi pazarlamak gerekir. Kültürümüzü koruyacağız, diğer taraftan kırsal kalkınmaya destek olacağız. Göçü önleyecek olan unsurlardan biridir. Biz otellerde falanca ülkenin gecelerini yaparız, bunu mutfak sanatı açısından gösteririz otellerde. Dünyadaki en zengin mutfak Türk mutfağıdır. Farkında değiliz, yiyoruz. Sonra biri bunu tescil ettirince kızıyoruz. Tescil konusunda tembellik yaptık. Cacığımıza sahip çıkıyorlar. Zirvenin sonuçlarını yakından takip edeceğiz ortak çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“TURİST GASTRONOMİ SEVİYOR”
Dünyadaki turizm potansiyelinden yeterince pay almadıklarına dikkat çeken Hacısüleyman, “Turizmde dönen 1.9 trilyon dolar paradan biz 60 milyar dolar alıyoruz. Bunun yüzde 20’si gastronomiden kaynaklanıyor. Gelen insanın yeme içme kültüründen kaynaklanıyor. Coğrafi işaretli ürünlerimizi yapacağız ama bunu pazarlamamız da gerekir. Turistin de internette okuduğundan bundan o ülkede yemek istiyorum demesini sağlamamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“ANTALYA’NIN ÜRÜNLERİ TANINIR HALE GELDİ”
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya’nın coğrafi işaretler alanında hem ürün zenginliği hem de farkındalık düzeyi açısından öncü kentlerden biri olduğunun altını çizdi.
Finike portakalı, Antalya piyazı, Alanya avokadosu, Manavgat susamına kadar birçok ürün hem yerelde sahiplenildiğini hem de ulusal düzeyde tanınır hale geldiğini kaydeden Çandır, “ Coğrafi işaretler konusu, TOBB olarak uzun süredir önem verdiğimiz, takip ettiğimiz ve desteklediğimiz bir alan. Biliyoruz ki coğrafi işaret, bir şehrin kendi kültüründen, doğasından, ikliminden süzülen değerlerin tescillenmesi demek. Bizler de bu değerlerin yok olup gitmesini değil, aksine büyümesini, tanınmasını, ekonomiye katkı sağlamasını istiyoruz. 16 sene önce tescilli coğrafi işarete sahip ürün sayımız ancak 109 idi. Bugün bin 700’ü geçti. 700’e yakında başvurumuz var. Bunların da önemli bir kısmını odalarımız, borsalarımız, belediyelerimiz, valiliklerimiz ülkemize kazandırdı” ifadelerine yer verdi.
Çandır, yerel zenginlikleri, AB nezdinde koruma altına almaya başladıklarını dile getirerek, şu ana kadar 31 ürünün, AB'den coğrafi işaret tescilini aldığını belirtti.
“YÖREX İLE ÜRÜNLERİ AVRUPA İLE BULUŞTURACAĞIZ”
81 ürünün ise sırada beklediğini duyuran Çandır, “TOBB Brüksel Ofisimizle, coğrafi işaretlerin AB tescil aşamalarına yardımcı oluyoruz. Hem ülkemizde, hem de AB’de tescilli ürünlerimizin sayısını artırmaya devam edeceğiz. Bunun yanında TOBB olarak coğrafi işaretlerin yönetişimi ve denetimine yönelik altyapı hazırlayacak bir mekanizma için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlave olarak yöresel ürünlerin ve coğrafi işaretli ürünleri buluşma noktası olarak YÖREX Fuarımız var. 16 sene önce, borsamızın yerelde başlattığı bu girişim, bugün sizlerin de destekleriyle ulusal bir nitelik kazandı, bir marka haline geldi. Bu sene de YÖREX’i ilk defa yurtdışında, Almanya’da gerçekleştirmek üzere planlamalara başladık. Almanya’da yapacağımız YÖREX’le ülkemiz üreticilerini, Avrupalı işletmeler ve tüketiciler ile buluşturacağız” dedi.
“ÖNCE BİZ BİLMELİYİZ”
“Bu topraklardan çıkan ürünlerin değerini, önce biz bilmezsek, dış pazarlara hiç anlatamayız” diyen Çandır, “Dünyada çok az coğrafyaya nasip olan bir ürün çeşitliliğine sahibiz. Tüm bunları zenginliğe dönüştürmek de bizim elimizde. Ülkemizde ve dünyada insanlar, gelir düzeyi yükseldikçe, yöresel ve organik ürünleri daha fazla talep ediyorlar. Sağlıklı yaşama yönelik artan ilgi, doğal ürünleri ve dolayısıyla coğrafi işaretli ürünleri ön plana çıkartıyor. Coğrafi işaretli ürünlerin katma değeri de muadili ürünlere göre daha yüksek oluyor. Böylelikle hem ülke ihracatına ve hem de yerel kalkınmaya ilave gelir kaynağı sağlıyor. Bölgelerde istihdam artışına ve özellikle de kadınların iş gücüne katılmasına, girişimci olmalarına destek veriyor. Bunun yanında yöreyi tanıtıyor, turizmde illerin isimlerini öne çıkartıyor. O halde, zengin olmak istiyorsak, bölgelerimizi zengin etmek istiyorsak, kendi yöresel ürünlerimize sahip çıkmamız lazım.” dedi.
Çandır, coğrafi işaretli ürünleri markalaştırıp dünyaya satmanın önemli olduğuna değinerek, bu noktada e-ticaret ve e-ihracatı etkin kullanılmasını tavsiye etti.
“TOPRAĞI,SUYU, HAVAYI KORUMALIYIZ”
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, coğrafi işaretin benlik demek, geçmiş demek olduğunu belirterek, çok önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Antalya’nın değerlerine sahip çıkılması gerektiğinin altını çizdi.
Bugünlerde kültürel erozyonun da hat safhada olduğunu ifade eden Özkan, “Napoli’ye sadece pizza yemeye giden var. Pazarlamaya ihtiyacımız var ama öncelikle tarım arazilerini, havayı, suyu korumalıyız. Yıllar sonra tarhana yapacak domatesimiz olacak mı bu kadar yeri imara açarsak. Coğrafi işaretli ürünleri 20-30- 50 yıl sonra göreceksek, önce toprağa, havaya, suya sahip çıkmalıyız. AÜ bu merkezle birlikte teknik ve bilimsel olarak bu ürünlerin tescilinde yol açacak. Coğrafi işaretleri kimliğimizi, rengimizi, tadımızı kaybetmememiz adına çok önemsiyorum.”diye konuştu.
“YEREL YÖNETİMLERİN SORUMLULUĞU VAR”
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya’nın turizmin yanı sıra tarımın da başkenti olduğunu belirterek, Türkiye’nin örtü altı üretiminin yarısının bu verimli topraklarda yetiştirildiğini ifade etti.
Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak 21 halde, bin 938 tüccar ve komisyoncuyla işlem hacmi büyüklüğü ile Türkiye’de 1’inci sırada olduklarını aktaran Böcek, “Bu nedenle ürettiklerimize değer katan coğrafi işaretler zirvesinin Antalya’mızda düzenleniyor olması çok anlamlı. Coğrafi işaretler sadece bir ürünün adı değildir. Üretildiği bereketli toprakların kültürünü, tarihini, üretim bilgisini ve emeğini temsil eden çok kıymetli bir kimliktir. Yerel yönetimler olarak bizler, bu kimliğin korunması, yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması noktasında önemli sorumluluklara sahibiz. Çünkü coğrafi işaretler yalnızca bir pazarlama aracı değil, aynı zamanda kırsal kalkınmanın, yerel istihdamın, kadın ve genç girişimciliğin en güçlü destekçisidir.” dedi.
Konuşmaların ardından katılımcılara protokol tarafından plaketleri takdim edildi.
Zirvenin açılışına; Antalya Valisi Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Akdeniz Üniversitesi Prof.Dr. Özlenen Özkan, ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, ATB Başkanı Ali Çandır, ilçe kaymakamları, ilçe belediye başkanları, çeşitli oda ve derneklerin temsilcileri katıldı.