Muratpaşa'dan MEST Eden Sergi

Muratpaşa Belediyesi’nin sanat ve üretimi bir araya getiren (Meslek Edindirme ve Sanat Toplulukları) MEST kursları, yıl sonu sergileriyle sanatseverlerle buluşuyor. “Doğadan Üreten Eller” temasıyla hazırlanan sergilerinin ilk sergisi olan Mest Yaratıcı Tasarımsal Görsel Sanatlar Sergisi 19 Haziran 2025 Perşembe günü Aydın Kanza Sanat Galerisi'nde gerçekleşti.
Kadın manken figürleri üzerine deri, dantel, mozaik ve seramik gibi farklı materyallerin kullanıldığı özgün tasarımlar, peyzaj öğeleriyle zenginleştirildi. Sergide ayrıca doğanın renklerini ve ruhunu yansıtan tablolar da yer aldı. Doğa manzaralarının konu edildiği resimler, ziyaretçileri doğayla iç içe sanatsal bir yolculuğa çıkardı.
Sergiyi yerinde takip edenler arasında Akdeniz Gerçek Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, aktivist Songül Başkaya da vardı. Başkaya, eserleri detaylı bir şekilde inceledi.
Kadın Cinayetlerine Karşı Sanatsal Manifesto
Serginin en dikkat çeken eserlerinden biri, kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete karşı hazırlanan güçlü bir sanatsal manifesto oldu. Açıklama metniyle birlikte sunulan eserde yer alan figürler ve semboller şu şekilde tanımlandı:
MANİFESTO: YAŞAM İÇİN
"Bu eser, kadınlara yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmeyen boyutlarını görünür kılma çabasıdır. Toplumsal hafızada giderek silikleşen gerçeklere, sessizleşen hikâyelere bir alan açmayı amaçlar. İlk bedende, Türkiye'de yaşanan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet haberlerinden oluşan bir kolaj yer alıyor. Her bir haber kupürü, medyanın alışkanlıkla tükettiği, toplumun hâlâ görmezden geldiği bir gerçeği temsil ediyor: Şiddet münferit değil sistematik; tesadüf değil kültürel.
İkinci bedende ise öldürülen kadınların isimleri yer alıyor.
Birbirine benzeyen cümlelerin, haber başlıklarının, istatistiklerin arkasında unutulmaması gereken tek şey var: her biri bir yaşam, bir hikâye, bir insan. Bu isimler birer anı değil, birer isyan. Her harf, toplumsal hafızamıza kazınmalı.
Üçüncü beden ise bir yaşam umudunu temsil ediyor. Üzerinde yer alan kadın portreleri, yalın çiçekler ve sarmaşıklar; doğanın zarafetini, direncini ve kadınların hayatı yeniden yeşerten gücünü yansıtıyor. Bu figür, yalnızca kayıpları değil, aynı zamanda kadınların varoluşunu, üretimini ve doğayla kurduğu güçlü bağı hatırlatıyor. Şiddetin gölgesine rağmen yaşamı savunmayı seçen bir duruşu sembolize ediyor.
Bu üç beden, artık konuşamayanların yerine ses oluyor. Görülmeyeni görünür, hissedilmeyeni hissedilir kılmak için var. Bu eser, yalnızca bir teşhir değil; bir yüzleşme alanı. Kadına yönelik şiddeti normalleştirmeye, duyarsızlaşmaya ve alışmaya karşı bir çağrı. Doğa gibi kadın da yaşamı büyütür, taşır, dönüştürür. Ancak bu coğrafyada kadın, yaşamla değil ölümle; üretimle değil yok sayılmayla anılıyor. Kadın ve doğanın yan yana durduğu bu sergide, bu eser, kadına yönelik şiddetin doğal kabul edilmediğini ve edilmemesi gerektiğini hatırlatma gayesi taşıyor.
Bir yaprağımız daha toprağa düşmesin, bir dalımız daha kırılmasın diye, bu eserle soruyoruz: Görmek, hatırlamak ve değiştirmek için daha ne kadar bekleyeceğiz?"
Kaynak:Tayfun Akyatan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.