1983 yılında Antalya ve Türkiye açısından çok önemli bir ödül almıştık.

Antalya’nın çekirdek kenti tarihi Kaleiçi Yat Limanı, ‘Dünya Turizm Oscarı’ olarak bilinen ‘Uluslararası Altın Elma’ ödülüne layık görülmüştü.

O yıllarda Kaleiçi yaşayan bir bölgeydi..

Sakinleri mutlu, tatilciler huzurlu, esnaf keyifli, herkes için bir cazibe merkeziydi.

Antalya’nın turizmde yeni yeni emeklemeye başladığı günlerde Kaleiçi Yat Limanı Antalya’yı ve Türkiye’yi uçurmaya adaydı..

Yerli yabancı pek çok yatırımcının gözdesiydi..

Antalya’nın geleceğinin şekillemesine pozitif katkı sağlayacak projeler öneriliyor, Altın Elma Ödülü tarihi bölgenin değerine değer katıyordu..

İşte bu noktada büyük bir yanlışlık yapıldı..

Kaleiçi’nin planlanması için çok sayıda kurum ve kuruluş yetkilendirildi.

Hal böyle olunca da bir adım yol alınmadığı gibi, yetki karmaşası giderek alevlendi, Kaleiçi sorunlar yumağı olmaya başladı..

Kaleiçi Yat Limanı için bir türlü karar verilemedi..

Eğlence merkezi mi olsun ?

Dinlence merkezi mi olsun ?

Yetki karmaşasından kaynaklanan kısır çekişme post kavgasına dönüştürüldü.

Kaleiçi, tartışmaların gölgesinde hızla kan kaybetmeye başladı..

Koruma altında olduğu için tarihi evleri restore etmek mümkün bulunmadığı için kaçış başladı..

Bunu fırsat bilenler başta tarihi konaklar olmak üzere tarihi evleri sahiplerinin ret etmelerinin mümkün olmadığı fiyatlarla satın almaya başladılar.

Kısır çekişmeler devam ederken, Kaleiçi kaderiyle başbaşa kaldı..

Bu boşluğu kendilerine ‘turizmci’ diyen karanlık tipler doldurmaya başladı..

Acı ama gerçek yetki karmaşası yüzünden sahipsiz kalan bu tarihi miras fuhuş, uyuşturucu bataklığına çevrildi..

Olaysız günün geçmediği bölgeye Antalyalılar bile girmeye korkar oldular..

Tüm olumsuzluklara rağmen Kaleiçi esnafı pes etmedi, Antalya’nın çekirdek kentini mafya bozuntularına bırakmadı..

Direndiler, kimi zaman siftah etmeden işyerlerini kapatsalar da terk etmediler, bir gün neşterin vurulacağını, kötü gidişe son verileceğini umut ettiler, inatla ve inançla beklediler.

Antalya Valisi Münir Karaloğlu’nun yönetiminde yapılan son toplantı, Kaleiçi ve Yat Limanı’nın kurtarılması, eski parlak günlerine dönmesi açısından umut verici oldu..

Kaleiçi’ni yaşanabilir bir bölge haline getirmek için kendini paralayan Kaleiçi Birliği Derneği Başkanı Lütfik Çakır, Kaleiçi esnafı olarak ilk kez umutlandıklarını söylüyor.

Lütfi Çakır, “Kaleiçi Antalya’nın göz bebeği misafir odası. Eğer toplantıda alınan kararlar uygulanırsa Kaleiçi adına yakışacak bir hale gelecek” diyor..

İşte Kaleiçi esnafını umutlandıran kararlar:

Gece 24.00’dan sonra gürültü yapanlara taviz verilmeyecek, gürültü ile mücadele için de özel bir birim kurulacak..

3 kez gürültü cezası alan işyerinin ruhsatı otomatik olarak iptal edilecek..

Alkol satışı yapan barların sayısı korunacak, yeni alkollü mekanların açılmasına izin verilmeyecek.

Şu istatistik can sıkıcı:

Kaleiçi’nde bir yılda bin 100 olay yaşanmış ve tamamı da barlar da meydana gelmiş..

Bu ürkütücü istatistikten yola çıkılarak Kaleiçi’nde 40 özel güvenlik görevlisi çalıştırılacak..

Büyükşehir ve Muratpaşa Belediyeleri 20’şer özel güvenlik görevlisine Kaleiçi’nde mesai yaptıracak.

Elbette polisin de güvenliği sağlaması önem taşıyor..

Antalya Valisi Münir Karaloğlu, polisin daha etkin görev yapması için gerekli talimatı vereceği bildiriliyor..

Dileriz işimiz inşaallah-maşallah noktasında kalmaz..

Kaleiçi Antalya’nın kalbi, turizmin nabzının attığı yer, daha fazla kan kaybetmesine seyirci kalmayalım..