Gündelik yaşantımız içerisinde dalıp geçmişe gittiğimiz zamanlarda, en son bizim kuşağımızın içerisinde yaşadığımız 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ve sonrasındaki askeri yönetim yapılan işkencelerde 1972 yılında temeli atılıp, 4 Temmuz 1980 tarihinde hizmete açılmış olan Diyarbakır Cezaevin’de The Times gazetesinin yazdığına göre "Dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi" arasında nitelendirilmiş ve 34 kişi işkence ile ölmüş ve onlarca kişi de yaralanmış ve sakat kalmıştır.

Yukarda kısaca bilgisini verdiğimiz Diyarbakır Cezaevi 23 Ekim 2022 günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan konuşmada “Diyarbakır Cezaevi binası artık içinde müzeden kütüphaneye, kültür ve sanat birimlerine kadar farklı alanlarda faaliyet yürütme mekanı olarak hizmet verecektir. Diyarbakır Cezaevi müze oluyor. Kütüphanesiyle, sanat gösteri alanları ile artık bu acının yaygınlaştığı cezaevi ortadan kalkıyor” demiştir.

Böylece işkencelerin yapıldığı bir dönemin kapandığını ilan etmiştir.

İşkencenin bittiğini ilan ederken  bir yandan da gezi olaylarının bitiminden itibaren sürekli ivmesini artırarak belirli bir politika doğrultusunda mevcut iktidar, en son Anayasa değişikliği ile adı Hakimler ve Savcılar Kurulu’na Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından yapılan atamalarla oluşan, oluşumun sonucun da atanan yargı mensupları tarafından oluşturulan yapının sonucunda; yapılmakta olan yargılamalar sonucunda oluşan adaletsizliğin, hukuksuzluğun yanı sıra adı konmamış işkenceye dönüşmüştür.

O zaman istemeden de olsa kamu vicdanı olarak sormak zorunda kalıyoruz ve işkence bitti mi?

Tepkisiz Toplum, Etkisiz Toplumdur!