Akdeniz Kıyılarındaki Mikroplastik Krizi Derinleşiyor

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Mikroplastik Araştırma Grubu Kurucusu Prof. Dr. Sedat Gündoğdu’nun koordinasyonunda yürütülen araştırma, Akdeniz kıyı şeridinde bulunan beş önemli lagün alanını mercek altına aldı: Akyatan, Tuzla, Ağyatan, Çamlık ve Yelkoma.
Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden akademisyenlerin de katkı sunduğu bu ortak çalışmada, 2021-2022 yılları arasında, yüzey suları ve dip çamurlarından örnekler toplanarak mikroplastik varlığı ve mevsimsel değişimleri incelendi.
Ortaya çıkan sonuçlar, Akdeniz kıyısındaki lagünlerin çevresel anlamda kritik bir eşikte olduğunu gösteriyor. Özellikle Tuzla Lagünü’nde litrede 60-70 arasında mikroplastik tespit edilirken, bu sayı metreküpe vurulduğunda 70 bin parçaya kadar ulaşıyor. Akyatan Lagünü’nde ise lagünün hacmi göz önüne alındığında mikroplastik miktarının trilyonlar, hatta katrilyonlar seviyesine yükseldiği belirtiliyor.
Canlılar Mikroplastik Tüketiyor, İnsan Sağlığı da Risk Altında
Bu lagünler yalnızca balıkların ve kuşların değil; kaplumbağaların da üreme ve beslenme alanı. Özellikle flamingolar için önemli bir konaklama alanı olan Tuzla Lagünü, yüksek kirlilik seviyesiyle dikkat çekiyor. Mikroplastiklerin kuşlar tarafından besin zannedilerek tüketilmesi, besin zincirinin en altından en üstüne kadar her canlının etkilenmesine neden olabilir.
Üstelik burada yapılan lagün balıkçılığı sayesinde bu plastikler doğrudan sofralarımıza kadar ulaşabiliyor. Prof. Dr. Gündoğdu, “Mikroplastikler, balıkların bünyesine giriyor ve bu balıklar pazara sunuluyor. Yani çevre kirliliği doğrudan halk sağlığına temas ediyor,” diyerek durumun aciliyetine dikkat çekiyor.
Kirlilik Tarım, Sanayi ve Akdeniz Akıntılarıyla Geliyor
Araştırmanın tespitlerine göre mikroplastiklerin ana kaynakları; tarımsal faaliyetlerde kontrolsüzce kullanılan ve toprağa terk edilen plastik örtüler, evsel ve endüstriyel atıklar, ve Akdeniz’in akıntı sistemleri yoluyla Doğu Akdeniz ülkelerinden sürüklenerek gelen deniz çöpleri.
Özellikle Adana’daki sanayi kuruluşlarından ve Seyhan Nehri aracılığıyla taşınan plastik partiküller, bu hassas ekosistemlerin içine kadar sızıyor. Bu durum yalnızca yerel bir kirlilik değil, uluslararası bir çevresel tehdit olarak da değerlendirilmek zorunda.
Ramsar Statüsü İşletilmeli, Mutlak Koruma Şart
Akyatan ve Tuzla başta olmak üzere çalışmaya konu olan lagünlerin büyük bölümü, uluslararası öneme sahip sulak alanlar olarak Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altında. Ancak bu koruma, kâğıt üzerinde kalmamalı. Gündoğdu’ya göre bu alanlarda mutlak bir koruma anlayışı işletilmeli ve başta tarımsal plastik kullanımı olmak üzere, tüm kirletici kaynaklar ortadan kaldırılmalı.
“Aksi takdirde bu alanların sahip olduğu ekolojik çeşitlilik ve doğaya katkısı geri dönülmez şekilde kaybolacak,” uyarısında bulunan Gündoğdu, alınabilecek önlemleri şöyle sıralıyor:
Tarımsal üretimde plastik kullanımının azaltılması ya da yasaklanması,
Lagünlere akan derelerin ve kanal sistemlerinin filtrelenmesi,
Sanayi atıklarının denetlenmesi,
Kıyı şeridinde temizlik kampanyalarının süreklilik kazanması,
Geri dönüşüm sistemlerinin daha etkin ve kontrollü hale getirilmesi.
Kaynak:DHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.