Havalar yavaş yavaş masalcıya doğru dönüyor. Evet bir Antalyalı olarak bu coğrafyanın sıcağını sevemedi gitti. Eksi 23 derecede Erzurum gecesinde, eksi 17 derecede o meşhuuuurrrr 1987 İstanbul kışında sokakları arşınlayan masalcı tam bir kış adamı, sonbahar romantiğidir. Fotoğrafın mevsimi sonbahar ve kıştır masalcı için. Biraz da yaş kemale erince sıcak havalarda eli, ayağı çekiliyor masalcının. Doğrudur, bu yaz yaylada bişeylerin peşindedir masalcı. N3 diyordu Orhan Veli? “O nu sonra anlatırım fakattt.”depoo su (47)

Günlerden haftasonu, amaçsızca evde oturmayı beceremeyen masalcı, yaz döneminde fotoğraf makinesini ihmal ettiğini düşündü. Her yaz böyle olurdu zaten. Çünkü yaz fotoğraflarını çok sevmezdi. Artık “sorun” olmaktan çıkıp kangrene dönüşen sistemde bulduğu ilk toplu taşıma aracı ile kendini AVM’ye attı.depoo su (35)

İlk başta değişen insan dokusunun oralara yansımasını fotoğraflamayı düşündü. Havalimanı yanındaki AVM, açıldığı yıllarda doğu ilçelerinin insanlarını ağırlardı çokça. Kendi coğrafyasının insanlarını görürdü masalcı, kendi ilk gençliğinde Serik’ten gelip Karaalioğlu Parkı’nda piyasa yaptığı günleri anımsardı.depoo su (160)

Bir ara, AVM nin içindeki süs havuzunun fıskiyelerine takıldı. Yukardan sızan güneş ışığı, fıskiyeden düşen sularla dans ediyordu adeta. N’olduysa orda oldu. Masalcı tam 45 dakika boyunca su ve ışık arasında ilişki kurup figürler yakalamaya çalıştı. Fıskiyeyi birkaç kez tavaf edip 667 kez deklanşöre bastı.depoo su (81)

Doğa ile oynaşmak, hatta onunla dans etmek gibidir bu tür fotoğraflar. Işığı ayarlarsınız. Açıyı ayarlarsınız, suyun hızına göre, istediğiniz fotoğrafa göre diyafram ayarını yaparsınız, öyle ya ağır çekim yapacaksınız, su tül gibi serilecek fotoğrafa baktığınızda, ya diyafram hızı ile suyun hızını tam ayarlayıp uçuşan damlaları koyacaksınız fotoğrafa tane tane. Bunu yaparken de bir tema koyacaksınız kompozisyona ki, en zoru bu. Çünkü bu durumda kadrajı ayarlamak gerçekten biraz da şans işi.depoo su (111)

Masalcı, durduğu noktadan yakaladığı ışık açısı ve su hareketi ile bir anda vizörde okyanus dibindeki dev mercan ormanlarında buldu kendini. Anıt ağaçlar girdi vizöre, su dalgalandı, ağaca şekiller verdi. (Bir ara suya düşen ışığı alev olarak kullandı. Bunu sonra paylaşacak.)

Bir ara sarp, sert iklimli bir coğrafyada, yol kenarındaki yamaçta inatla kendi baharını bekleyen alıç hatta meşe ağaçlarının kış yalnızlığını sördü vizörde. Artık alıştığı meraklı bakışlar arasında “yine günü kurtardık, masala için güzel malzeme bulduk. Hadi bi kahveyi hakettin” dedi kendine.depoo su (134)

610 Kilogram kokain ele geçirildi! 610 Kilogram kokain ele geçirildi!

Kahvesini oralardaki yüksek meblağlı makanlarda değil, yakındaki işyerinde çalışmakta olan bir arkadaşının yanında içti. Kahve güzeldi ama sohbet keyf vermedi. Bir ara, sık sık yaptığı gibi fotoğraf makinesindeki hafıza kartını telefona takıp, fotoğraflara bakmak istedi. Vazgeçti, eve geldi, bu ara epey ihmal ettiği bilgisayarını açtı. 667 fotoğrafı tek tek inceledi. Akşam çayı içti önündeki su figürleriyle bütünleşti elindeki bardak. Fotoğrafta ışık ve suya hükmedebildiği kadarıyla, ne imgeler yakaladığını bulup klasörledi. Artık bir masal yazabilirdi. Sabaha bıraktı. Sabah sakinliğini ve sabahın enerjini seven masalcı, sizler Pazar tembelliği yaparken, (zorunlu haller dışında olduğu gibi) bu yazıyı kaleme aldı.

Editör: Kamer Durdu