TOMA’larla su sıkan, yerlere düşüren… Şiddete uğrayan insanlar var karşınızda. Bize bunları yaşatıyorlar. Bu yaşlı insanlara, yıllardır bu topraklarda üreten, yaşamaya çalışan insanlara bunları reva görüyorlar. Kimi, neye karşı, kime karşı koruyorsunuz... Artık yeter bu köylüyü yutamayacaksınız, garibanın hakkını yiyemeyeceksiniz” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla’nın Milas ilçesinde, YK Enerji’nin maden sahasını genişletmek için beş gündür ağaçları kestiği Akbelen Ormanı’nda nöbet tutan çevreciler ve İkizköylülülere destek oldu.

Kılıçdaroğlu’na eşlik eden heyette; CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Genel Başkan Yardımcıları Eren Erdem ve Semra Dinçer ile milletvekilleri Suat Özçağdaş, Ali Gökçek, Gökan Zeybek, Mahmut Tanal, Mustafa Sarıgül, Gizem Özcan, Utku Çakırözer, Mehmet Tahtasız, Barış Karadeniz, Sibel Suiçmez, Elvan Işık Gezmiş, Hüseyin Yıldız, Aşkın Genç, Süreyya Öneş Derici, Cumhur Uzun, Orhan Sarıbal ve Namık Tan yer aldı.

783d57b9-870a-4850-9091-4e18222cc908-w

KILIÇDAROĞLU’NA SARILDI, “KURTARIN” DEDİ

Kılıçdaroğlu burada “Direne, direne kazanacağız” sloganı ile karşılandı. Kılıçdaroğlu, ilk olarak halkın taleplerini dinledi. Kılıçdaroğlu’nun yanına; ağaçları sarıldığı fotoğraf ile hafızalara kazınan 95 yaşındaki Kıymet Aktuğ oturdu. Yurttaşlardan biri Kılıçdaroğlu’na sarılarak, “Kurtarın” diye feryat etti.

"GECELERİ KESİLEN AĞAÇLARIN KOKUSUNDAN UYUYAMIYORUM BEN"

İkizköy Çevre Komitesi'nden Necla Işık, son dört yıldır korudukları ormanın devlet gücüyle kesilmeye başlandığını vurgulayarak, "Burada dört yıldır büyük bir direniş ve mücadele var. Herkes bize 'Devlete karşı çıkamazsınız' dedi. Ama biz, devlete ve onun çıkarlarına karşı çıktık. Şimdi ise dört yıldır koruduğumuz ormanlar, beş gündür süren kesimlerle adeta yok oluyor. Artık tahammülümüz kalmadı. CHP önderliğinde eylem yapmak, ağaçlara sarılıp onları korumak, birlikte zincirlemek istiyoruz. Geceleri kesilen ağaçların kokusu beni mahvediyor. O çamların kokusu beni içten içe bitiriyor. Toprağımızı ve ağaçlarımızı bıraksınlar. Burada olmanız bizim için önemli ama ne yazık ki onları durdurmuyor. Kesimler hala devam ediyor" dedi.

94309add-62b0-4b26-bebe-5df2755e4dea-w

"AKBELEN GİDERSE KAZDAĞLARI GİDECEK, VATAN GİDECEK"

"Dört yıldır beşli çeteye karşı durduklarını belirterek, "Tarım ve Orman Bakanlığı, bu ormanları korumakla yükümlü değil mi? Neden aç gözlü şirketlere satmak zorundalar? Sesimizi, feryadımızı artık herkes duysun. Biz sadece kendi çıkarlarımız için değil, doğa için feryat ediyoruz. Kuşlar artık evsiz kaldı, yuvaları yok oldu. Bakanı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Akbelen giderse Kazdağları, İliç ve vatanımız da gidecek. Görmüyor musunuz? Beş gündür adeta tükeniyoruz. Her kesilen ağaçla birlikte bizim umutlarımız da kırılıyor. Tarım ve Orman Bakanı'na dört yıldır sesleniyoruz; bu kesimi durdurun" diye konuştu.

Başka bir İkizköylü, "Son dört gündür burada yanıp kavruluyoruz. Bugün beşinci gün. Ormanlarımız patır patır kesiliyor, biz ise parçalanıyoruz. Çiftçi olarak topraktan koparıldık adeta. Temiz enerjiden bahsedenler, utanmadan kömürün temizliğinden bahsediyorlar. Dünyamızı, havamızı mahvediyorlar" dedi.

Kesime karşı elindeki ağaç yapraklarını gösteren bir köylü de "Bu çamlarımızı, çiçeklerimizi durdurun" diye seslendi.

1c134b21-b419-405c-8fc6-5e39e0c63057-w

“BUNLAR BİZİ ZEHİRLİYOR”

Köylü yurttaşlardan bir diğeri, şirketin kendi yaşam alanlarını zehirlediğini belirterek elindeki çiçek buketini Kılıçdaroğlu'na uzattı. "Bunlar bizi zehirliyor, çabalıyoruz ancak kurtaramıyoruz" diye haykırdı. Kolluk kuvvetlerinin müdahalesi sonucu geçici görme kaybı yaşadığını ve bacağından yaralandığını anlattıktan sonra sözlerine şöyle devam etti:

"Ne yaptık ki, suç mu işledik? Doğamızı koruyup savunduk. Ağaçlarımızı, kuşlarımızı ve vatanımızı savunduk. Biz vatan haini değiliz. Biz de bu vatanın evlatlarıyız, Atatürk'ün mirasçılarıyız. Biz sığınmacı değiliz. Sığınmacılara kucak açtın, Suriye'den gelenlere kucak açtın. Peki, bizi neden itiyorsun? Buna hakkın yok. Vatanımı savunuyorum, milletimi koruyorum. Bu da suç mu? Biz de bu ülkenin insanları ve çocuklarıyız, yeter artık bu haksızlıklara son verilsin. Limak, derhal burayı terk etmelidir."

Başka bir köylü ise kötü niyetlerinin olmadığını ve gariban olduklarını vurgulayarak şunları söyledi: "Sadece bu topraklarda, bu havada ve bu sularda yaşamak istiyoruz. 'Termikte ekmek var' diyenler, asıl ekmek topraktadır. Termik santraller bizi yok ediyor, yok!"

Savcılık Kobani davasında tahliye kararlarına itiraz etti Savcılık Kobani davasında tahliye kararlarına itiraz etti

Halil Şanlı adlı köylü, önceden 8 metreden su çıkarabildiklerini ancak şimdi suyun daha derinlere indiğini belirterek endişelerini dile getirdi: "Kömür sahaları genişledikçe, 150 metre alttan su içmeye başladık. Bu sadece 40 sene içinde gerçekleşti, çok kısa bir süre. Bodrum'u besleyen yeraltı sularının önemini vurgulayarak, 'Su çok kıymetli. Hükümetlerin ve hepimizin buna sessiz kalmaması gerekiyor' dedi. Elektrik kesildiğinde nereden içeceklerini sordu: '150 metreden su çıkaramayacağız. Elektriğe bağımlıyız ama yer altı kaynak suyuna uzanıp, kanabildiğimiz kadar içebiliriz."

5b21808c-d3db-40aa-b0f4-716dcce1d4f5-w

“90 YAŞINDAKİ TEYZELERE BİBER GAZI SIKAN İNSANLAR VAR”

İkizköylü Necla Işık’ın kızı Esra Işık, kolluk güçlerinin kendilerine yönelik müdahalesine tepki göstererek, “90 yaşındaki teyzelere biber gazı sıkan insanlar var karşınızda, coplayan insanlar var karşınızda. TOMA’larla su sıkan, yerlere düşüren, şiddete uğrayan insanlar var karşınızda. Bize bunları yaşatıyorlar. Bu yaşlı insanlara, yıllardır bu topraklarda üreten, yaşamaya çalışan insanlara bunları reva görüyorlar. Kimi, neye karşı, kime karşı koruyorsunuz” diye konuştu.

Işık, “Artık yeter bu köylüyü yutamayacaksınız, garibanın hakkını yiyemeyeceksiniz” diye feryat etti.

95 yaşındaki Kıymet Aktuğ, “Biz çamlarımızı, suyumuzu vermiyoruz. Biz toprağımızı, evlerimizi vermiyoruz” dedi.

İkizköylü Tuncer Saraçoğlu, “Zeytin bahçem var. Kömür madeni Işıkdere Mahallesi’ne kadar geldi. Işıkdere Mahallesi’ni yok etti. Şimdi de geriye bir Akbelen Ormanı kaldı. O da giderse, biz de biteriz. Ben de ailemle birlikte biteriz” diye vurguladı.

afbfaf52-b7ae-479d-ae0d-8280c128e8c3-w

“HAKKINIZI KORUMA MÜCADELESİ”

Kılıçdaroğlu, çiftçilere verdiği destek sözüyle şunları dile getirdi: “Sizin mücadeleniz hakkınızı koruma mücadelesidir. Sadece hakkınızı istiyorsunuz, başka bir talebiniz yok. Hak mücadelesi bireysel değil, kolektif bir mücadeledir. Eğer ormanı koruyorsanız, ormanda yaşayanların hakkını ve hukukunu koruyorsanız, bu mücadele bireysel bir çabayı aşarak hak temelli bir mücadeleye dönüşmüş oluyor. Size söz veriyorum, bu dava boyunca yanınızda olacağım.”

Kılıçdaroğlu, güneş enerjisinin varken kömür enerjisine olan tercihi eleştirerek şunları ifade etti: “Allah'ın güneşi bedava ancak ondan yeterince faydalanılmıyor, bunun yerine kömür, doğalgaz gibi seçenekler tercih ediliyor. Bu tercihleri birileri kendi çıkarları için yapıyor. Bu konuda mücadele verdik, ve bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Kömür yerin altında kalmaya devam edecek. Biz ağırlığı güneş enerjisine vereceğiz.”

YURTTAŞLARA BİBER GAZLI MÜDAHALE

Kılıçdaroğlu daha sonra ağaçların kesildiği bölgeye giderek, incelemede bulundu. Kılıçdaroğlu jandarma barikatının arasından geçtikten sonra geride kalan çevrecilerin ve köylülerin barikattan geçişine izin verilmedi. Jandarma çevreciler ve köylülere biber gazı ve coplarla müdahale etti. Yurttaşlar, “Katil Limak, Akbelen’den defol” sloganı attı.

Beş gündür, ajansların ve televizyon kanallarının yayın yaptığı bölgede; Kılıçdaroğlu’nun ziyareti sırasında telefon ve internet iletişiminin kısıtlanması dikkat çekti.

ANKA

Editör: Haber Merkezi II