Özgür Özel'den iktidara jammer tepkisi: "Hepsini Tek Tek İlan Edeceğim"

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik ikinci dalga operasyonların ardından İstanbul'a gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu Silivri Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda ziyaret etti. Yaklaşık dört saat süren görüşmenin ardından cezaevi önünde açıklamalarda bulunan Özel, iktidara ve gündemdeki iddialara sert tepki gösterdi.

"Biz Özgürlük Dilenmeyiz, Pazarlık Yapmayız"

Özel, operasyon sonrası ortaya atılan "Erdoğan'la pazarlık yapıldı" iddialarına net bir şekilde yanıt verdi. "Ne ben, ne de Ekrem İmamoğlu geri adım atmayız" diyen Özel, "Biz özgürlük dilenip karşılığında adaylık vermeyiz. Biz bu siyasetin insanı değiliz. Değil Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu'nun kendisi bile bu vakitten sonra adaylıktan çekilemez. 15,5 milyon kişi görev vermiş ona!" ifadelerini kullandı.

Özel, CHP'nin ön seçiminde İmamoğlu'na gösterilen yoğun halk desteğini hatırlatarak, "96 yaşında kadın merdiven çıkıp oy verdi, 104 yaşında dede geldi, gebe kadın oy kullandı. Bizim adayımız Ekrem İmamoğlu’dur. Millet takdir ederse, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olacaktır" dedi.

İktidara 'Jammer' Tepkisi: "Tek Tek Açıklayacağım"

İBB'ye yönelik eleştirilerde gündeme gelen jammer (sinyal kesici cihaz) kullanımı tartışmalarına da değinen Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bakanların da benzer koruma önlemleriyle hareket ettiğini hatırlattı. Özel, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya seslenerek, "Pazartesi günü açıklayacağım; hangi AK Partili belediyeler jammer cihazı aldı, hepsini tek tek ilan edeceğim" dedi.

Özel ayrıca, "Jammer kullanımı İmamoğlu'nun koruması tarafından yürütülmektedir, bunda bir usulsüzlük yoktur" açıklamasında bulundu.

"Rövanş Peşinde Değiliz"

Özel, operasyonlar sırasında yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekerek, "Biz Erdoğan'ın ve ona yakın olanların eşleri, çocukları rahat etsin istiyoruz. Yarın bunun rövanşını almak gibi bir derdimiz yok. Biz hukukun üstünlüğünden yanayız" diye konuştu.

Özgür Özel'in açıklamaları şu şekilde: 

"Silivri İnfaz Kurumu'ndaki duruşma salonunda, Gençlik Kolları Genel Başkanımız Cem Aydın'ın duruşmasını takip edeceğiz. Perşembe günü, 1 Mayıs'ta emekçilerle birlikte meydanlarda olacağız. Sendikaların hem Kadıköy'de hem de Kartal'daki Türk-İş buluşmasına, ayrıca Kadıköy'de DİSK'in dört konfederasyonla yaptığı çağrının buluşmasına emekçilerle birlikte katılacağız.

*Ümit Özdağ'ın iddianamesini değerlendirdik: Bomboş, elle tutulur hiçbir yanı yok. Salı günkü dosyadan tutuklu değil ama 11 Haziran'daki dosyadan tutuklu. Orada artık serbest kalmasını kendisi de bekliyor. Biz de bekliyoruz, partisi de bekliyor. Bu, ülkenin demokrasi açısından büyük bir ayıbın ortadan kalkması anlamına gelecek.

*Bugün burada Ümit Özdağ'a yapılan muamele, aslında en çok Recep Tayyip Erdoğan'ın üzülmesi gereken bir muameledir.

*DEM Parti'nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da, Figen Yüksekdağ'ın da, Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ'ın da tutukluluklarının hepimizin ortak utancı; özgürlüklerinin ise hepimizin ortak talebi olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum.

*Özdağ'ın dosyası Antalya'daki, zaten dokunulmazlığı varken atılmış iki tweetle ilgili. Tweetler, suçlandığı olaydan sonra atılmış. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, büyük bir sorumsuzlukla adeta Türkiye Cumhuriyet Başsavcısı sanıyor kendini. Oysa böyle bir düzenleme yok.

*Ankara Cumhuriyet Başsavcısının görev alanındaki bir işi, Antalya Cumhuriyet Başsavcısına adeta hakaret ederek kendi yapıyor. "Sen bilmiyorsun, ben senin yerine yapıyorum" diyerek yetki aşımıyla gerçekleştirdiği bir iştir. Bu, meslek hayatının kara lekelerinden biridir. En karası değil belki ama ciddi bir lekedir.

*Salı günü, İstanbul İl Örgütümüz ve partimizin seçilmiş kadrolarıyla birlikte Çağlayan Adliyesi'nde olacağız.

*Bugün Ekrem Başkanımızla yaptığımız görüşmede, her zamanki gibi ülkenin tüm meselelerine dair çok önemli değerlendirmelerde bulunduk. Ancak bugün içinde bulunduğumuz duruma dair de birlikte sohbet ettik, meseleyi değerlendirdik.

*Ekrem Başkan'la ortak noktamız, onun hatırlattığı ve benim teyit ettiğim şey şudur: Bu ülkede siyasette nepotizme, yani aile ve akraba kayırmacılığına savaş açmış iki kişi varsa, biri Ekrem İmamoğlu ise diğeri Özgür Özel'dir.

*Biz liyakati özendiren, teşvik eden siyasetçileriz. Ben genel başkan olarak bunu tüm belediyelere yazılı-sözlü telkin ediyorum. Ekrem İmamoğlu da kendi yönettiği tüm alanlarda aynı şeyi yapıyor. Bizim ödümüz kopar, hak etmeyen birini bir göreve getirmeye. Bizim ödümüz kopar, akraba kayırmacılığı yapmaya, yaptırmaya, görmezden gelmeye.

*Ama şu an öyle bir algı yaratılıyor ki, kişi kendinden bilir işi... Örnek verip ailesini hedef göstermek istemem, ama eğer aile hassasiyeti gösterenler varsa, onlar bu taraftadır. Aileyle iş görenler varsa, onlar malum taraftadır.

*Eşlerin, çocukların, kızların, oğulların, gelinlerin hangi özel alanlarla meşgul olduğunu herkes biliyor. Bunun resmi olanları da var, gayri resmi ama herkesin bildiği "tapulu" alanları da. Devletin bazı görevlerini evlatlarına ayrı ayrı "tapulayan" bir sistemin varlığını kimse inkâr etmesin. Milletin karşısına geçip milleti saf yerine koymayın.

*Bu ülkede savaş hukukunda bile eşe, çocuğa dokunulmaz. Ayıptır, yazıktır, günahtır, namertliktir. Eğer bir eşin birey olarak bir suçu varsa o ayrı. Ama bir eşi yargılayıp, Silivri'de tutacaksınız, başka cezaevine süreceksiniz; sonra da aynı soruyu eşine soracaksınız...

*İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın özel kalemini, 10 yaşındaki çocuğunun yanından 40 gün sonra alıyorsan, sorunu o gün sorsaydın. Yeni bir şey olmadığı belli. Zulüm sürsün diye bu yapılırsa, bu zulümdür.

*Çocuklarla, eşlerle uğraşmak namertliktir. Bunun revanşı bile olmaz bizim kitabımızda. Erdoğan'ın da, çevresindekilerin de eşleri, çocukları rahat etsin. Çünkü biz bunun revanşını almayız. Biz o ahlakın insanı değiliz.

*Anadolu irfanı dediğiniz şeyde – Yozgatlı'nın, Rizeli'nin, Sivaslı'nın, Erzurumlu'nun, Konyalı'nın, Burdurlu'nun, Manisa'nın Hacı Aliler Köyü'nün, Rize'nin Güney Suyu'nun irfanında – eşle, çocukla uğraşmak yoktur.

*Ekrem İmamoğlu, arkamızdaki cezaevinde bir hücrede tutuluyor. Suçu ne? Rakibin olmak. Suçu ne? Seni yenmiş olmak. Önleyici gözaltı, önleyici tutuklama... Türk hukukunda olmayan şeyler.

*"CHP ikinci dalgadan korktu" diyenler var. Hatta pazarlık ediyorlar diyorlar: “Tutuksuz yargılama karşılığında Ekrem İmamoğlu adaylıktan çekilecek.” Hayır. Ne Özgür Özel ne Ekrem İmamoğlu bu saatten sonra geri adım atmaz.

*15,5 milyon kişi oy verdi ona. 96 yaşında kadın merdiven çıkıp oy verdi. 104 yaşında dede geldi, gebe kadın oy kullandı. Bizim adayımız Ekrem İmamoğlu'dur. Millet takdir ederse, Türkiye'nin cumhurbaşkanı olacaktır.

*Biz özgürlük dilenip karşılığında adaylık vermeyiz. Biz bu siyasetin insanı değiliz. Eğer öyle olsaydık bugün burada olmazdım.

*Akın Gürlek, kendisinden bilir işi. Pehlivan olsa, yenemeyeceği rakibini tutuklatır. Mahkemede yenemeyeceği avukatı da tutuklamaya çalışıyor. Neyse ki hukuku bilen bir hakim çıktı, “avukat tutuklanmaz” dedi.

*Türkiye yargı tarihi, en utanç verici süreçlerinden geçiyor. Ama bu kötülüğe teslim olmayan hakimler, savcılar mesleklerinde yükselecek, tarihe onurlu kararlar bırakacaklar. Bu kararı yine hakimler ve savcılar verecek, siyasiler değil.

*Otel görüntülerine gelince: Benim de koruma ekibim var, Ekrem Bey'in de, Tayyip Bey'in de. Bu ekipler eğitim gereği, toplantı yapılacak salondaki kameraları kapatır. Bu güvenlik prosedürüdür.

*O çantada para değil, sinyal kesici cihaz vardı. Jammer. Ekrem Bey'in koruma görevlisi tarafından taşınır. Aynı cihaz Tayyip Erdoğan'ın yanında da var.

*Pazartesi günü açıklayacağım: Hangi belediyeler jammer almış? AK Partili belediyeleri tek tek açıklayacağım. Bunlar ihaleyle alınır, yasadışı değil.

*Bu konu üzerinden Ekrem Başkan'a iftira atılıyor. Oysa her şey prosedüre uygun yapılmıştır."