Geçtiğimiz haftalarda vefat eden gazeteci Ali Orhan’ı anan Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde daha özgür ortamlarda mesleğinizi icra etmeniz ve icra ettiğiniz mesleğinizle hayatınızı daha iyi kalitede yaşayabilmeniz umuduyla selamlıyorum. Bugün sizler için önemli bir gün. Sizin için önemli olan bir konu herkes için çok önemli. Türkiye’de yaşayan herkesin demokratik yaşamı, yaşam kalitesi ve demokratik özgürlükler ile ilgili teminatları size bağlı. Bağlantıyı belki bir çok yurttaşımız direkt kuramıyor ama biz bu bağlantının basın özgürlüğü ve demokrasiyle ülkedeki yaşam kalitesinin birbirine bağlı olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.

“OY KULLANMAK DEMOKRASİ İÇİN YETERLİ DEĞİL”

“Demokratik basın, özgür basın ve tarafsız basın” vurgusu yapan Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, “Bu üçü toplumun basından beklediği temel beklentiler. Demokrasinin üç ayağı vardır. Yasama, yürütme ve yargı. Yasamadan toplumun beklediği güçlü bir parlamentonun varlığıdır. Parlamento halkın en önemli temsilcilerinden, ülkenin ücra köşelerinden gelen temsilcilerle oluşur. Halkın iradesini en yalın haliyle tecelli ettiği bir yerdir. Parlamentonun güçlü olması temsilcilerin iradelerini özgürce kedilerine seçenlerden aldığı bilgiyle kullanılması gerekir. Yürütme demokratik kaliteyi bozmaya en yakın güçtür. Yürütmeden beklenen şey şeffaflık ve hesap verilebilirliliktir. Yürütme milletten aldığı güçle  tüm iş ve işlevlerden dolayı yargı denetimine tabiidir. Bizi yönetenler, bizim gibi yargı denetimine tabiidir ve onları denetleyen mahkemeler bize nasıl davranıyorsa onlara da aynı şekilde davranır duygusunun yaşıyor olması lazım. Yargı bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Kanunlara çok iyi oldukları, çok adaletli oldukları veya çok güzel oldukları için değil kanun oldukları için uyulur. Ülkedeki demokrasinin varlığı için bu üç ayağın kurallara uyuyor olması lazım. Yoksa insanlar sadece seçim zamanları sandığa gidip tercih ettiği partiye oy vermesi demokrasinin varlığı için yeterli değil” diye konuştu.

DSC_0256

“DOĞRUYA DOĞRU, EĞRİYE EĞRİ DENMELİ”

“İletişim gelişmesi medyanın toplum arasında bu kadar önemli rol oynaması haberleşmenin ve haberin hızlı yayılmasıyla demokrasinin 4’üncü vazgeçilmez unsuru medya olarak ortaya çıkıyor” diyerek medyanın gücüne dikkat çeken Başkan Semih Esen, “Medya nitelik taşımazsa diğer 3 unsuru da tehlikeye sokabiliyor. Medya özgür, tarafsız ve demokrat tavır içerisinde olmalı. Bu siyasi bir tercih değil. Basının varlığı topluma lazımdır. Halkın değerlendirme yapabilmesi için gerçekleri bilmesi lazım. Her gazetecinin bir siyasi görüşü, ideolojisi olabilir ama demokrat tavır konusundan vazgeçilmemelidir. Demokrat tavır siyasi bir tercih değildir. Doğruya doğru, eğriye eğri denmeli. Tüm toplumda, benim sevmediğim adamları yerde yere vuruyorlar veya bir sürü hatası var ama benim sevdiğim adamı yüceltiyorlar diye bir yanlış olmamalı. Bugün toplumun hukuk devletini güçlü bir sesle işlemeye başladığı gün her şey kendiliğinden olacaktır. Ben Türkiye’nin artık bu nokta geldiğini düşünüyorum. Doğru haber alma ve gerçekleri bilme doğru bilgilendirme hakkı demokrasinin temel unsurudur. İletişimin özgürce olmalı yasama ve yürütmenin faaliyetlerini objektif şekilde halka aktarılmasını sağlar. Bu sayede halk seçtiği yürütme ve yasamanın ne yaptığı konusunda gerçek bilgilere sahip olur. Bir sonraki seçimlerde bu gerçek bilgilerle tercihini değiştirme olanağı sağlar. Sadece seçimler değil ara dönemlerde de demokratik tepki geliştirmesi gerekiyorsa basından alacağı bilgilerle bu tepkiyi gerçekleştirir” şeklinde konuştu.

“GAZETECİLER KARAR VERSİN”

Basının önemli sorunları olduğunu dile getiren Başkan Esen, “Sansür hepimizin malumu. Sansür eskisi gibi yöneticiler tarafından uygulanmıyor. Medyada tekelleşme yoluyla, tekelleşen medya sahiplerinin çeşitli angajmanlara girerek öndenetim şekliyle oluşuyor. Sansürün bir tarafı da medya sahipliğidir. Medya sahipliğinin farklı ticari ilişkiler içerisinde olması uluslararası toplumda nasılsa o şekilde düzenlenmelidir.  Ticari ilişkiler içerisinde olan bir medya sahibi, gazeteciliği özgür, tarafsız ve demokratik tavır içerisinde yapabilme imkanının olmadığını düşünüyoruz. RTÜK toplam 9 üyeden oluşuyor maalesef içerisinde hiç gazeteci yok. Tamamı siyasi parti temsilcileri tarafından seçilir. Bu aslında ne kadar uzun yolumuz olduğunun göstergesi.  Basın kartlarını yürütme dağıtıyor. Böyle bir şey olabilir mi? kimin gazeteci olacağına seçilmiş bir iktidar karar verebilir mi? Basın kartlarına kime verileceğine çoğunluğun gazetecilerin olduğu bir kurul tarafından verilmesi gerekir. Tarafsız, bağımsız bir yargı, özgür ve demokrat bir basın istiyorum” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Arda KIR

Editör: Haber Merkezi II