Atama bekleyen öğretmenler, bugün Ankara’da eylem yaptı. Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası (Eğitim Gücü Sen) Genel Başkan Yardımcısı İsmail Akdağ, “Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutladığımız, ‘Türkiye Yüzyılı’ diye adlandırdığımız şu dönemde birleştirilmiş sınıflarla, 70 binin üzerinde ücretli öğretmenlerle eğitim faaliyeti yürütmekteyiz. Bugün çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak, uzaya adımızı yazdırmak istiyorsak bunun yöntemi ve yolu eğitimden geçer. ‘Türkiye Yüzyılı’na yakışan bugün 100 bin mülakatsız atamadır. KPSS puanına dayalı yapılacak bir atamadır. Mülakatın olduğu yerde vicdanlarda şüphe vardır. Şüphenin olduğu yerdeyse adalet yoktur. Adaleti sağlamanın yolu sınava dayalı, hiç kimsenin vicdanını rahatsız etmeyecek 100 bin atamadır” dedi.
Atama bekleyen öğretmenler, bugün Ankara’da eylem yaptı. Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası (Eğitim Gücü Sen) Genel Başkan Yardımcısı İsmail Akdağ, “Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutladığımız, ‘Türkiye Yüzyılı’ diye adlandırdığımız şu dönemde birleştirilmiş sınıflarla, 70 binin üzerinde ücretli öğretmenlerle eğitim faaliyeti yürütmekteyiz. Bugün çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak, uzaya adımızı yazdırmak istiyorsak bunun yöntemi ve yolu eğitimden geçer. ‘Türkiye Yüzyılı’na yakışan bugün 100 bin mülakatsız atamadır. KPSS puanına dayalı yapılacak bir atamadır. Mülakatın olduğu yerde vicdanlarda şüphe vardır. Şüphenin olduğu yerdeyse adalet yoktur. Adaleti sağlamanın yolu sınava dayalı, hiç kimsenin vicdanını rahatsız etmeyecek 100 bin atamadır” dedi.
Atama bekleyen öğretmenler, bugün Ankara Ulus Meydanı’nda mülakatsız 100 bin öğretmen ataması talebiyle eylem yaptı. Eylemde, “Öğretmenler Ulus’ta, 100 bin nerede”, “Mülakat kalksın, öğretmenler atansın”, “Susma, haykır, 100 bin haktır”, “Mülakatlı değil, liyakatlı atama” sloganları atıldı.
"MÜLAKATIN OLDUĞU YERDE VİCDANLARDA ŞÜPHE VARDIR. ŞÜPHENİN OLDUĞU YERDEYSE ADALET YOKTUR. ADALETİ SAĞLAMANIN YOLU SINAVA DAYALI, HİÇ KİMSENİN VİCDANINI RAHATSIZ ETMEYECEK 100 BİN ATAMADIR”
Eğitim Gücü Sen Genel Başkan Yardımcısı İsmail Akdağ, şöyle konuştu:
“Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutladığımız, ‘Türkiye Yüzyılı’ diye adlandırdığımız şu dönemde birleştirilmiş sınıflarla, 70 binin üzerinde ücretli öğretmenlerle eğitim faaliyeti yürütmekteyiz. Bugün çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak, uzaya adımızı yazdırmak istiyorsak bunun yöntemi ve yolu eğitimden geçer. ‘Türkiye Yüzyılı’na yakışan bugün 100 bin mülakatsız atamadır. KPSS puanına dayalı yapılacak bir atamadır. Mülakatın olduğu yerde vicdanlarda şüphe vardır. Şüphenin olduğu yerdeyse adalet yoktur. Adaleti sağlamanın yolu sınava dayalı, hiç kimsenin vicdanını rahatsız etmeyecek 100 bin atamadır. Bir öğretmen üniversitede okurken tek hayali vardır: Sınıfına kavuşmak, öğrencilerini yetiştirmek, geleceğin Türkiye’sini sağlamaktır. Bugün bu öğretmen arkadaşlarımızın tek gayesi sınıflarına kavuşmaktır. Bizler umut ediyoruz ki Cumhurbaşkanımızın ‘Kamuda, tüm alanlarda mülakatı kaldıracağız’ sözü yere düşmeyecek ve bugün mülakatsız atamanın sağlanacağı, 100 bin öğretmenin sınıflarına kavuşacağı bir dönem oluşacaktır. Ve şunu bir kere haykırmak istiyorum ki atanamayan öğretmen kalmayana kadar, atanamayan öğretmenler sınıflarına ve öğrencilerine kavuşana kadar, eğitim çalışanları ve öğretmenler emeklerinin hakkını alana kadar Eğitim Gücü Sen mücadeleye devam edecek ve durmayacaktır.”
"BİZLER BUGÜN 21’İNCİ YÜZYILDAYKEN VE UZAYA KADAR ÇIKMIŞKEN ÇAĞ DIŞI KALMIŞ MÜLAKATLARI ÖĞRETMENLER OLARAK KABUL ETMİYORUZ”
Öğretmen Zeynep Salman İçli ise şöyle konutşu:
“Aylardır gerek meydanlarda, gerekse sosyal medya hesapları üzerinde mülakatların kaldırılması ve aynı zamanda atama kontenjanlarının açıklanmasıyla ilgili yetkililere sesimizi duyurmaya çalışan büyük bir öğretmen kitlesiyiz. Atanamayan öğretmenlerin sorununa ilişkin çözüm üretebilmek için en dahiyane fikir mülakatlar değildir. Hele ki bizler bugün 21’inci yüzyıldayken ve uzaya kadar çıkmışken çağ dışı kalmış mülakatları, öğretmenler olarak kabul etmiyoruz. Üç farklı oturma girip hemen arkasından bir de mülakatların yapılmış olduğu tek meslek grubu da öğretmenlik. Ve bizler deneme tahtası değiliz. Bizler asla ve asla, hiçbir koşulda ya da şartta mülakatları kabul etmiyoruz. ‘Eğitimden tasarruf olmaz’ diyoruz. Eğitimden tasarruf demek, geleceğin karartılması demektir. Eğitimden tasarruf demek, geleceğe umutsuzca bakan bir neslin yetişmesi demektir. Ve gençlerimizin geleceği umutsuz da bakmış olması, devlete olan güveni de her geçen gün sarsmaktadır. Bu nedenle devlete olan güvenin tekrardan sağlanması ve aynı zamanda geleceğe umutla bakan bir neslin yetişebilmesi için mülakatsız 100 bin öğretmen talebinde bulunuyoruz. Ve bunun ivedilikle gerçekleşmesini istiyoruz. Sayın Yusuf Tekin'e bununla ilgili mektup gönderdik. Cumhurbaşkanına mektup gönderdik. Niyetimizin temizliğiyle ilgili Sayın Yusuf Tekin'e çiçekler gönderdik. Neden hâlâ duyulmuyoruz? Neden hala öğretmenlere ses verilmiyor? Ve bizler bugün bu meydanda son kez diyoruz ki artık yeter.”
"HEP BİR AĞIZLA HAYKIRIYORUZ: 100 BİN ATAMA HAKTIR. ATAMA ÖĞRETMENİN HAKKIDIR”
Öğretmen Aydın Yüce, şöyle konuştu:
“Aylardır bir mücadele veriyorsunuz. Bu mücadeleyi niye veriyorsunuz? Çünkü bakanlarımız, devlet büyüklerimiz bize bir söz verdi. Ve biz de ne dedik? ‘Bakan sözü devlet sözüdür’ dedik. Ve aylardır verilen söz tutulmasını bekliyoruz. Ve devlet büyüklerimize sesimizi defaatle duyurmaya çalıştık. Ve yine duyurmaya devam ediyoruz. Ve bugün bu soğukta, bu ayazda gerçi aylardır şehir şehir demeden, her yerde etkinlik yaptınız. Haklı mücadelenizi öğretmenlere yakışır bir şekilde duyurmaya çalıştınız. Ve ‘artık yeter’ diyoruz. Lütfen bizim sesimizi duysunlar. Ve aylardır hayatına yön veremeyen insanlar var. Aylar geçti ama hala atama haberi gelmedi. Derhal bu soruna bir çözüm bulunmasını istiyoruz ve gençliğimizi yetiştirecek değerli öğretmenlerimizin geleceğe umutla bakmasını bekliyoruz. Hep bir ağızla haykırıyoruz: 100 bin atama haktır. Atama öğretmenin hakkıdır.”
"BU KARDEŞLERİMİZİN YERİ BURASI DEĞİL. ONLARIN YERİ SINIFLAR, SIRALAR VE EVLATLARIMIZIN YANI OLMALIDIR”
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, şunları söyledi:
“Tabii ben burada şu anda bir öğretmen, bir vatandaş olarak her şeyden önce buradayım. Çünkü biliyorum ki bu kardeşlerimizin arasında, burada şu anda bizleri izleyen, Ulus Meydanı'ndaki kardeşlerimiz arasında farklı siyasi görüşlere mensup insanlar var. Ama bu konu siyaset üstü bir konudur. Ve ben de bu mesleği yıllarca icra etmiş ve bu mesleğin içinden gelen bir Genel Başkan’ın partisinin sözcüsü olarak bu sorumluluk bilinciyle TBMM’de çalışmalarımızı yürüttük. Buradan Sayın Cumhurbaşkanına, hükümet yetkililerine sizlerin huzurunda seslenmek istiyorum: Bu kardeşlerimizin yeri burası değil. Onların yeri sınıflar, sıralar ve evlatlarımızın yanı olmalıdır. Biz bu duyguyla bu mücadeleyi veriyoruz. Burada bir oy kaygısına, bir seçim hesabına asla izin vermemeliyiz ne biz, ne bu ülkeyi yönetenler. Çünkü bu öğretmenlerimiz yüz binlerce ve onların aileleriyle bir araya getirdiğimizde milyonlarca insanın bu problemle yüzleştiğini her gün görüyoruz. Her hafta kabineden çıkacak sesin, müjdenin takipçisi ve onu dikkatle takip ediyorlar. Ben şimdi buradan Sayın Milli Eğitim Bakanı'na da seslenmek istiyorum: Mülakat konusunda bir açıklamanız olmuştu.. Dediniz ki ‘Kanunda mecburen olduğu için bu uygulamayı devam ettiriyoruz.’ Ben bunu duyar duymaz, o hafta TBMM’de kanun teklifini verdim. Teklifim şu anda Meclis Başkanlığı’nda duruyor. Gelin, onu bu hafta işleme koyalım ve mülakatsız, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu günlerde en az 100 bin atama müjdesini verelim.”
"ÖĞRETMENLER ‘NASIL HAK ARANIR’IN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNDEN BİRİNİ ORTAYA KOYUYORLAR”
Türk PDR Derneği Genel Başkanı Mesut Yıldırım, şöyle konuştu:
“Aylardır devam eden bir mücadele var. Ve biz bu mücadelenin her ayağında öğretmenlerimizin yanında olmaya çalıştık. Her seferinde gördük ki öğretmenler bir ders veriyor. Şu anda da bir dersin içerisindeyiz. Nasıl hak aranır? Bunun en güzel örneklerinden birini ortaya koyuyorlar. Meydanlarda, sosyal medyada, partilerde, Meclis’te, Türkiye'nin dört bir yanında bir hak mücadelesi içerisindeler. Bir lütuf değil, bir pozitif ayrımcılık değil. Kendilerine var olan ihtiyacı ayan beyan ortada olduğu bir dönemde ve kendilerine devletin en tepesinden başta olmak üzere ülkenin milli eğitim uygulamaktan ve yürütmekten sorumlu Milli Eğitim Bakanı'nın eylül ayında yaptığı bir açıklama vardı: ‘Ekim sonunda genel atamaları branş dağılımlarıyla açıklayacağız.’ Ekim geçti, kasım geçti, aralık geçti, ocak geçti. Şimdi Şubat'tayız. Bir dönem şey vardı, şubat marttan daha iyi olacak, mart nisandan, nisan mayıstan... Evet, daha iyi olacak. Biz bunu biliyoruz. Ama onların iyi olması için bugün bu meydanlarda şu an bunu izleyen Türkiye'nin dört bir yanında bugün burada olmasa da gönülleri burada olan on binlerce öğretmen adayının sisteme dahil olmalarıyla çok daha güzel olacak. Çünkü Türkiye'nin dört bir yanında, 70 bin kişilik bir ücretli öğretmen gerçeğinden bahsediyoruz. Birleştirilmiş sınıflarda hala eğitimde fırsat eşitliği ilkesine aykırı durumlardan bahsediyoruz. Ve biz bunların hep geleceğin nesiller olarak yetiştirirken herkese imkan ve fırsat eşitliğini sağlamamız gerektiğini biliyoruz ve bunun öncülüğünün de öncelikle nicel eksikliği tamamlamaktan geçtiğini biliyoruz.”