ŞPO Antalya'dan Plansız Büyüme ve Kaçak Yapılaşma Uyarısı

Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Antalya Şube Başkanı Funda Yörük, kentin plansız nüfus artışı ve çoklu plan onama yetkileri nedeniyle bütüncül bir kent planlaması gerçekleştiremediğini belirtti. Yapılaşma baskısı, çarpık kentleşme, imar affı ve altyapı yetersizliklerinin sürdürülebilirliği tehdit ettiğini belirten Yörük,“ İmar affı, imar barışı gibi yasal düzenlemeler ile affa dahi gerek duyulmaksızın gerçekleşen kaçak yapılaşmalara karşı net ve kararlı bir tavır almalıyız” dedi.
Antalya’nın Türkiye’nin 5’inci büyük kenti olduğunu ve bu büyümenin önüne geçmenin artık zor olduğunu dile getirdi. Yörük, 1924 yılından itibaren Antalya’nın sürekli nüfusunun yükseldiğini, 7 ilçeyle başlayan yolculuğun günümüzde 19 ilçeye yükseldiğini kaydetti.
“BİR ÇOK KURUM PLAN ONUYOR”
Antalya’nın plan kronolojisinin 1957’de başladığını 1980 yılında anlamlı bir imar planına kavuştuğunu aktaran Yörük, “Antalya olarak planlardan hep fazla nüfus taşımışız. Hep hesaplamaların verilerin üstünde bir yerleşim alarak yola devam etmişiz. Antalya’da plan onama yetkisi olan kurumlar; Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ilçe belediyeleri yer alıyor. Bu kurumların kendi kafasına göre planlar yapabildiği kentte yaşıyoruz.” diye konuştu.
“15 YILDA PLANLANANDAN 700 BİN FAZLA NÜFUS ARTMIŞ”
Antalya’nın zayıf yönleri hakkında da veriler paylaşan Yörük, “2009 yılında 1/100000 ölçekli çevre düzeni planı, bütün Antalya kapsamında yapılmıştı, bu projeksiyon yılı 2025 sona eriyordu. 2009 yılında yapıldığında projeksiyon nüfus 2 milyon 20 bin önerisi vardı 2025 için. Ama şuan Antalya’nın nüfusu 2 milyon 700 bin, yaklaşık 15 yıl gibi bir projeksiyon sürecinde daha fazla nüfus almışız.”dedi.
“DİRENÇLİLİK SORUNU”
Yörük, Antalya’nın birinci derece deprem bölgesi olmamasına rağmen, Deprem Master Planı ile yapı stok durumunun tespit edilmedikçe ve öncelikli alanlar belirlenmedikçe dirençlilik sorunu barındırdığını ifade etti.
Funda Yörük, turizm kontrolsüz iç ve dış göç sebepli nüfus artışı nedeniyle bazı bölgelerde çarpık kentleşmenin oluşması, imar affı ve kaçak yapılaşma uygulamalarının devam etmesi gibi durumların altyapıyı, sosyal hizmetleri zorladığını belirtti.
“KORUNACAK SAHAYA ÇİVİ BİLE ÇAKILMAMALI”
Planlanmayan nüfus artışının devamı halinde, özellikle su kaynakları başta olmak üzere doğal kaynakların sürdürülebilirliğinin risk altına gireceğine dikkat çeken Yörük,“ Düzensiz yaşamaya devam edersek suda yetmez. İmar planlarına esas altlıkların sağlıklı verilerine ulaşamıyoruz. Projeye göre kurum görüşü değil, önce veri analizleri yapılacak ondan sonra proje üretilmesi gerekir. Tarım alanı noktasında mutlak korunacak alanlara çivi bile çakılmaması gerekir. Bunu yapamıyorsak biz planları doğru yapamıyoruzdur. Yol çalışmalarında yaşam dokusunu içeri katarak projeler geliştirilmeli.” dedi.
Yörük, akıllı kent projeleri, dijital altyapı, yenilenebilir enerji, ekolojik planlama ve sürdürülebilir turizm modelleri ile Antalya’nın kentsel işlevleri daha verimli hale getirilebileceğine dikkat çekti.
“İMAR AFFI VE BARIŞI”
İmar planı dışında gelişen ve imar planı bütünlüğünü bozan uygulamalar, imar affı, imar barışı gibi yasal düzenlemeler ile affa dahi gerek duyulmaksızın gerçekleşen kaçak yapılaşmalar, planlama disiplinine ve kamu yararına ciddi tehditler oluşturduğunu aktaran Funda Yörük, ”Bu tür uygulamaların şehircilik ilkelerine aykırılığı açık biçimde ortaya konulmalıdır. Plan bütünlüğünü bozan bu müdahalelere karşı net ve kararlı bir tavır alınmalıdır. Belirgin sosyal bölünmeler ve komşuluk birimleri; yerel kimliğin ve toplumsal bağların korunmasına olanak tanımaktadır. Yaya, bisiklet, scooter yolları, deniz ulaşımı, raylı sistem gibi çevreci ulaşım çözümlerinin artırılması gereklidir. Özel aracı özendirici uygulamalardan kaçınılmalı; geniş yollar, katlı kavşaklardan ziyade alternatif ulaşım modelleri ve çevre dostu çözümler özendirilmelidir”ifadelerine yer verdi.
Yörük, Lara-Konyaaltı hattında toplu taşıma ringinin oluşturulup, raylı sistem ile entegre edilmesi gerektiğini bildirdi.
“TRAFİK DÜZENLEMELERİ”
Modern otopark planlaması ve doğru yer seçiminin trafik sıkışıklığını azaltacağını dile getiren Yörük, “Ayrıca, yol hiyerarşisinin belirginleşmesi, ana arterler ve yerel yollar arasında net bir ayrım sağlamaktadır. Özel sektörün altyapı, otopark işletmeciliği gibi yatırımlara dahil edilmesi; finansal kaynakların etkin kullanımını sağlayacaktır. Yapay zeka tabanlı trafik yönetimi, dijital planlama araçları ve veri odaklı karar verme süreçleri; kent planlamasında yeni fırsatlar yaratabilecektir. Sürdürülebilir ulaşım stratejileri kapsamında, belirlenmiş bölgelerde e-araç şarj istasyonlarının konumlandırılması, çevreci ulaşımın desteklenmesine katkı sunacaktır. Bu istasyonlar mutlaka imar planlarında, ulaşım master planında belirlenmiş ve altyapısı sağlanmış alanlarda konumlandırılmalıdır” diye konuştu.
“REVİZYONLARDA UKOME VE ASAT GÖRÜŞÜ ALINMALI”
İmar planı revizyonlarında veya değişikliklerinde fizibilite raporu ile birlikte UKOME görüşü alınmasının zorunlu olması gerektiğini belirten Yörük, imar planı revizyonlarında veya değişikliklerinde içme suyu ve altyapı fizibilite raporu ile birlikte ASAT görüşüne başvurulması gerektiğinin altını çizdi.
“SİLUET ÖNEMLİ”
Yörük, kentin silueti söz konusu olduğunda Kent Estetiği ve Siluet Komisyonu aktif hale getirilmeli ve komisyondan görüş alınmasının zorunlu olması gerektiğini belirtti.
“BÜYÜK PLANLAR BİRBİRİYLE ENTEGRE EDİLMELİ”
Mevcut çarpık yapılaşmanın dönüştürülerek planlı ve düzenli bir şehirleşme sağlanabileceğine vurgu yapan Yörük, “Deprem Master Planı, Ulaşım Fizibilite Raporu, İçme Suyu Master Planı, Altyapı Master Planı vb. bütüncül planlama çalışmalarına entegre edilmeli ve her imar planı değişikliği bu raporların revizeleri doğrultusunda hazırlanmalıdır. Plan değişikliklerinin, kentin mevcut altyapı ve kaynak kapasitesiyle uyumlu olup olmadığı mutlaka analiz edilmelidir. Kapasiteyi aşan plan kararlarından kaçınılmalı, kontrolü ve denetimi sağlanamayan uygulamalara izin verilmemelidir. Doğal ve yenilenebilir enerji kaynaklarının korunması; kentin ekolojik sürdürülebilirliği, gelecek kuşaklara aktarımı ve uzun vadede finansal olarak kompakt ve dengeli gelişimi açısından kritik öneme sahiptir. Altyapı ve üstyapıların eş zamanlı yürütülmesi gerekliliği ile ilgili plan notları üretilmeli ve kent gelişim stratejileri, etaplamalar, finansal modellemeler mutlaka planlama kararlarına aktarılmalıdır”dedi.
“BÜTÜNCÜL PLANLAMA”
Bugüne dek hayata geçirilen imar planları ve yapılaşma süreçlerinin, kentin özgün kimlik unsurlarını barındırmadığını işaret eden Yörük, “ Bu durumun aşılması amacıyla kentimizde her koşulda parçacıl planlama yaklaşımlarından vazgeçilerek, vakit kaybetmeden kent bütününde planlama kurallarının belirlenmesi gerekir. Bu kapsamda, iklim değişikliği ve deprem gibi afet risklerine karşı dirençli kentler oluşturulması amacıyla; kentin siluetini etkileyen yapı cepheleri, yükseklikleri, ebatları, yapı yaklaşma mesafeleri ve sokak dokusu gibi birçok unsur, teknik, sosyal ve bilimsel veriler ışığında değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme süreci, sürdürülebilir çevre hedefi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kent makraformu düzeyinde ele alınmalı; bütüncül bir planlama anlayışı benimsenerek, öncelikle herkese adaletli ve eşit planlama koşullarının sağlanması yönünde harekete geçilmelidir.” ifadelerine yer verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.