MMO Antalya'dan Otellerde Su ve Enerji Kullanımı Uyarısı

Makina Mühendisleri Odası (MMO) Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. İbrahim Atmaca, turizm tesislerindeki su tüketimiyle ilgili veriler paylaşarak otellerin bahçelerindeki soğutma kulelerinin ciddi miktarda su buharlaştırdığını belirtti. Bu sistemlerin, binaların klimalarındaki dış ünite gibi çalıştığını vurgulayan Atmaca, “400 odalı bir tesisin yaklaşık 3 megavat soğutma kapasitesi vardır. Bu kapasiteyle çalışan bir kulede bir saatte yaklaşık 14 ton su buharlaşarak atmosfere karışır” dedi.
MMO Antalya Şube Başkanı Atmaca, artan iklim krizine ve kuraklık tehlikesine dikkat çekerek, özellikle turizm bölgelerinde kontrolsüz su ve enerji kullanımının ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Atmaca, otellerde kullanılan soğutma sistemlerinden havuzlara, gri su geri kazanımından yağmur suyu hasadına kadar birçok alanda düzenlemelerin ve kota sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
“SAATTE 18 TON SU GİDİYOR”
Otellerin bahçesindeki soğutma kulelerine değinen Atmaca, “Büyük binaların yanında görürsünüz. Klimanızın dış ünitesi gibi. Dış ünite ne yapıyor, yazın burayı soğuturken aldığı ısıyı dışarı atıyor. Buda otelin içinden aldığı ısıyı dışarı atıyor. Otelin içinden suyla almış ısıyı, o su geliyor aşağı doğru yağmurlanıyor, hava buradan alıyor dışarı çıkıyor. 400 odalı bir tesis yaklaşık 3 megavat soğutma kapasitesi vardır. Bir saatte buharlaşan su miktarı 14 tondur. Bir saatte havaya giden sudur. Onu yerine koymanız gerekir, çünkü ısıyı çekmeye devam edeceksiniz. Kaçak sondaj mı açıldı ne yapıldı. O suyu aldınız doğrudan kullanamıyorsunuz, şartlandıracaksınız. O zaman bir 4 ton daha gidiyor. Saatte kaç ton oldu 18 ton oldu. Biz suyu koruyacaksak enerji verimli uygulamaları yapıp daha az ısı kazançları, daha düşük iklimlendirme cihazları, daha az su kullanımı gibi enerji verimliliğinin su kullanımı ile doğrudan ilişkisi var” diye konuştu.
“YÜZME HAVUZLARI
Havuzlar konusuna da ayrı bir parantez açan Atmaca, bu konuda bir sınırlama olmamasından yakındı. Kentte çok sayıda havuzun yapıldığını ve sınırsızca su doldurulduğunu dile getiren Atmaca, “Su hepimizin kaynağı öyle rastgele kullanılmaz. Metrekarelerce havuz yap buharlaşsın, yerine kaçak yada normal sondajla su doldur. Bunun bir sonu olmalı. Sulamadan bahsetmiyorum bile apayrı bir boyut” dedi.
“SUDA KOTA OLMALI”
Önerilerinin net olduğunun altını çizen Atmaca, “Kota tanımlamaları yapılmalı. Suyun bedelinin ödeniyor olması kullanımı için yeterli olmamalı. Bedelini ödüyorum, kullanıyorum diye suda böyle bir şey olmamalı. Bunun bir kotası olmalı ve oda tesisin bulunduğu iklim koşulları önemli, yatak kapasitesi önemli bunları gözeterek belirli bir kota tanımlamaları yapılmalıdır. Sınırsız bir havuz kullanımına yada enerji verimliliği uygulamaları yapmamak gibi bir durum olmamalıdır. Bir şeyi yaparken diğerini bozmamaya özen göstermeliyiz” ifadelerine yer verdi.
“GÜN ISILARDA POMPALI SİSTEM”
Gün ısı kullanımında pompalı sistemlere geçilmesi gerektiğini ifade eden Atmaca, “İmara esas mevzuatlarda buna yer verilmeli, plan notlarında çatılarda sadece kolektör olmalı. Bu hem su tüketimi, hem su hijyeni hem de enerji verimliliğini sağlayacaktır. Antalya’da tertemiz çatılar görmeliyiz” dedi.
Atmaca, yüzde 25 tasarruf sağlayacak şekilde gri su geri kazanım sistemini 200 daire yada, 200 yatak kapasiteli yerlerde yönetmeliklerle güvence altına alınması gerektiğini bildirdi.
“KOTA TANIMLAMASI”
Yağmur suyu hasadının standartının belirlenmesi gerektiğini ifade eden Atmaca, “Turizm tesisleri için kotrolsüz su kullanımı için belirli kıstaslara bağlı kota tanımlaması yapılmalıdır. Suyun maliyetini ödemek kullanımı için yeterli olmamalıdır” diye konuştu.
“EKONOMİK SIKINTI VE YATIRIMA PAY AYRILMIYOR”
Türkiye’nin dünyaya bina yaptığını işaret eden Atmaca, ”Yetersiz yada birbirini tamamlamayan mevzuatlarımız var. Yağmur suyu hasadı, grisi su var ama gerisi yok. Mevzuatı bağlayıcılıkları yok gibi. Farkındalık yeterli değil. En azından tek cümlede olsa başlangıç mevzuatımız var. İstanbul’da büyük binalarda iyi örnekleri var. Artan su maliyeti ve suyu yaşama kaygısı bir tehdit gibi görünse de bu bir fırsattır süreçlere geçiş için. Bugün en büyük tehdidimiz ekonomik sıkıntılar ve yatırıma ayrılan payın günden güne azalmasıdır.Bu aslında bu süreçlerin yönetmemizdeki en büyük tehdittir” açıklamasında bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.