HKMO Antalya’dan Uyarı: Ecrimisil Uygulamaları Caydırıcılığını Yitirdi

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) Antalya Şube Başkanı Serter Kocababa, kıyıların anayasal güvenceyle herkesin eşit ve serbest kullanımına açık olduğunu belirterek, hazine taşınmazlarının satış sürecinde dikkate alınan ecrimisil uygulamalarının caydırıcılıktan uzak olduğunu, kamusal alanların bu nedenle fiilen daraldığını söyledi. Kocababa, ecrimisilin bir kira değil, izinsiz kullanım sonucu ortaya çıkan tazminat ve yıkım bedeli olduğunun altını çizdi.
HKMO Antalya’dan Uyarı: Ecrimisil Uygulamaları Caydırıcılığını Yitirdi

HKMO Antalya Şube Başkanı Serter Kocababa, kıyıların kullanımı, kıyılarda özel mülkiyet, kıyı kenar çizgisi, ecrimisil uygulamaları, denetim ve koordinasyon konularında açıklamada bulundu.

Kocababa, Türkiye’deki kıyı mevzuatının tarihçesi hakkında bilgiler vererek, ilk yasal düzenlemenin 1972 yılında o dönemki imar planına geçen maddelerle hayata geçtiğini hatırlattı.

“Kıyıları Herkes Eşit ve Serbest Şekilde Kullanır”

Burada sahil şeridiyle ilgili basit yapılaşma düzeninden bahsedildiğini aktaran Kocababa,“Bu bir kanun değil. 1984 yılında 3086 sayılı kıyı kanunu ilk kez yürürlüğe giriyor. Bu kanun günümüzde iptal oldu. 1990 yılında çıkan 3621 sayılı kıyı kanunu halen yürürlüktedir. 1992 yılında da üzerinde de büyük ölçekte değişiklikler yapılarak günümüzde yönetmeliğiyle birlikte kullandığımız mevzuat hükmüdür. Anayasanın 43. maddesi var. Kanunların temel dayanağı bu, vatandaşların kıyılardan ve sahil şeritlerden yararlanmamızdaki temel dayanak budur. Herkesin eşit ve serbest kullanımına açık olması herhangi şekilde özel mülkiyete tescile tabi olmaması anlamına gelir kıyıların. Bir kadastro çalışması, ya da kıyı kenar çizgisi tespit edilirken en önemli güvence tapu ve mülkiyettir. Kıyı bandında kalan mülkiyetler bedeli karşılığında devlet tarafından kamulaştırılır. Çünkü burada herhangi bir özel mülkiyet olamaz. Oralarda her vatandaşın hakkı vardır” ifadelerine yer verdi.

Konyaaltı Sahili’nde İşgal Temizliği-1

“Kara ile Suyun Birleştiği Yer Kıyı Çizgisidir”

Kıyı çizgisi ile çeşitli tanımlamaların olduğunu dile getiren Kocababa, basit anlamda kara ile suyun birleştiği yer olarak ifade edildiğini belirtti.

Kıyı çizgisinin sabit bir çizgi olmadığının altını çizen Kocababa, çeşitli sebeplerle değişebilen bir yapıya sahip olduğunu kaydetti.

“Antalya’da Kıyı Kenar Çizgisi Tespiti Bitti”

Bu değişkenliğin sabitlik içermediğini ifade eden Kocababa, “Meteorolojik olaylarla değişen bir çizgi ve geri çekilmesi ilerlediği boyut, ön ve art kıyı olarak ifade edilir. İlgili kuruluşlarca kıyı kenar çizgisi tespitinde bunu yapıyoruz. Art kıyının gittiği nokta ilgili meslek disiplinleri ve bir komisyonla belirlenmeye çalışılıyor. Tabi ki bu günümüzde referans alınmıyor. Kıyı kenar çizgisi sadece teknik bir tanım değil, aynı zamanda hukuki bir tanım anlamı içeriyor. Yani mülkiyetin başladığı nokta kıyı kenar çizgisi, planlamanın başladığı nokta kıyı kenar çizgisi olarak referans alınır. Antalya’da 640 kilometrelik sahilimizde kıyı kenar çizgisi tespitlerinin tamamı bitmiştir” dedi.

“Ecrimisil Yıkım Bedelidir”

Hazine taşınmazlarının satışında geçmiş tarihlerde ödenen ecrimisillerin dikkate alındığını dile getiren Kocababa, “Bir taşınmazın sahibinin izni olmaksızın, kullanılması sonucu oluşan tazminat hakkında ecrimisil deniyor. Bu sadece kıyı ve sahil şeritleri için geçerli değil. İzin almadan yapılan kullanımlar için ecrimisil cezası uygulanır. Ecrimisil aslında yıkım bedelidir. Yapının kaldırılması için idarenin karar alması gerekir ama çoğu yerde uygulanmıyor. Ecrimisil uygulamaları yeterince caydırıcı değil. Düşük bedellerle işgaller devam ediyor. Bazı alanlarda ecrimisil uygulamaları uygulanmıyor.2-3 yıllık kullanımlar beraberinde ecrimisil ihbarnamesine konu oluyor. Ecrimisil tanımı bir kira bedeli olarak algılanabiliyor işletmeler tarafından. Geçmiş dönemki kullanıma yönelik verilen cezanın, gelecekte de kullanıma yol açabileceği algısı yaratıyor vatandaşlarda. Çoğu zaman ecrimisil talep ediliyor” ifadelerine yer verdi.

“Kamusal Alanları Daraltıyor”

Ecrimisillerin kamuya açık bir veri olarak yayınlanmadığından yakınan Kocababa, kamusal alanları fiilen daralttığını belirtti.

Ecrimisillerin haksız kazanç ve rekabet eşitsizliğine neden olduğunu dile getiren Kocababa, bedellerin caydırıcı düzeye çıkartılması gerektiğini, insan etkisinin sınırlandırıcı düzeyde incelenmesi gerektiğini bildirdi.

“Kıyı Probleminde Hiçbir Kurum Sorumluluk Almıyor”

Tekbir kanuna tabi olan alanlara daha hızlı ve etkin müdahale yapabildiklerini dile getiren Kocababa, “Çünkü sorumlu kurum belli, diğer alanlarda sorumlu kurumu tartışıyoruz. Kıyı bandında bir problem olduğunda hiçbir kurum sorumluluğu üstüne almıyor. Her kurumun kendince bir sorumluluğu var. Birden fazla kanunu ilgilendiren kanunu ilgilendiren konularda kurumların, komisyonlar aracılığıyla bir araya gelmesi ve hızlı karar alması gerekir. Ecrimisilin aslında tazminat cezası olduğunun vurgulanması ve bu yönde bir çalışma yapılması gerekir. Halka anlatılmalı ve bilinçlendirme yapılmalıdır.” ifadelerine yer verdi.

“Kıyılar Noktasında Koordinasyon Zayıf”

Bütün artı ve eksikliklere rağmen en güçlü yanın anayasanın 43’üncü maddesi olduğunun altını çizen Kocababa, “ Denetim eksikliğimiz var. Kurumsal koordinasyon ciddi şekilde zayıf. Birden fazla kanunu ilgilendiren yükümlerde ciddi manada koordinasyon sorunu yaşıyoruz. Kentimizin bir kıyı vizyonu geliştirilebilirse, bu yönde kent ölçeğinde bir takım kararlar ve düzenlemeler yapılabilirse bu bizim için ciddi manada bir fırsattır. Rant ve yapılaşma baskısı en önemli tehdidimiz. Turizm alanlarının çok fazla yoğunlaşması ve bunun bir lobi oluşturmasını bir tehdit olarak görüyoruz” açıklamasında bulundu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.