HKMO Antalya: "Antalya'ya Özel Kıyı Düzenlemeleri Şart"

HKMO Antalya Şube Başkanı Serter Kocababa, Antalya kıyılarında turizm ve yapılaşma baskısının arttığını belirterek, sahillerin kamusal alan olarak korunması gerektiğini vurguladı. Kıyı çizgisinin sabit olmamasının sahil işgallerini artırdığına dikkat çeken Kocababa, Antalya’ya özel yasal düzenlemelerin şart olduğunu ifade etti.
HKMO Antalya: "Antalya'ya Özel Kıyı Düzenlemeleri Şart"

Türkiye’nin turizmde dünyaya açılan kapısı Antalya, son dönemlerde kıyı işgalleri de gündeme geliyor. Özellikle dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili’ndeki faaliyet gösteren işletmelerin, sahil ve kıyı bandına yaptığı eklentilere müdahaleler yapılıyor. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası(HKMO) Antalya Şube Başkanı Serter Kocababa, bu noktada kıyı çizgisi, hukuki sorumluluklar, sahil kullanım hakkı, denetimler ve Türkiye’deki kıyıların durumlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

HKMO Antalya: "Antalya'ya Özel Kıyı Düzenlemeleri Şart"

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Serter Kocababa, kıyıları ilk çağlardan itibaren insanların en çok yaşadığı ve ticaret yaptığı yerler olduğunu aktardı.

“ANTALYA KIYILARI DOLU”

Günümüzde ise kıyıların daha çok turizm amaçlı kullanıldığını dile getiren Kocababa, Türkiye’nin kıyı anlamında zengin olduğunu ve 8 bin 600 kilometrelik bir kıyı şeridinin olduğunu kaydetti.Kocababa, Antalya’nın ise yaklaşık 644 kilometrelik bir sahil şeridi olduğunu ve bunun tamamının dolu olduğunun altını çizdi.

“KIYILARA ULAŞIM KAPATILAMAZ”

Antalya’nın her bir bölgesinde farklı özel kanunlarla yönetilen kıyı bandına sahip olduğunu aktaran Kocababa, “Türkiye turizminin yaklaşık yüzde 30’u Antalya’da kıyı bandında yapılıyor.Bunun getirdiği bir takım handikaplar var Antalya’da. Özellikle oteller tatil köyleri özel plajlar iskeleler ve günü birlik tesisler gibi kıyıda kullanım mevcut ve kıyılarımızı baskı altında bırakıyor. Yapılaşma baskısının etkilerinden en önemli noktalarından biri kamusal alanların daralmasıdır. Vatandaşların serbest kullanım alanlarından biridir sahil şeritleri. Burada özel bir mülkiyet yada özel bir kullanımın olmaması gerekiyor. Buraya ulaşımın kapatılmaması gerekiyor. Fiili olarak işletmelere ait bazı yerlerde sadece Antalya’da değil, biraz özel mülk gibi kullanılan alanlar var. Bu durum doğal alanların tahribatını yaratmaktadır. Dolgu çalışmaları, izinsiz peyzaj düzenlemeleri kıyı alanlarının doğal görünümünü bozuyor” diye konuştu.

“KIYI BANDINA KAYMIŞ”

Kocababa, yapılaşma baskısı sonucu kıyı kenar çizgisinin gerisinde, kara alanında yapılması gereken yapıların kıyı bandında yapıldığını gördüklerini belirtti.

“İLLER DURUMUNA GÖRE KENDİ SINIRLAMALAR YAPMALI”

Bunun kıyı alanında ciddi bir işgale sebep olduğunu dile getiren Kocababa, “Yargıtay ve Danıştay’ın bu konularla ilgili emsal kararları var. Elimizi en çok güçlendiren bir anayasa maddemiz var. Plaj işletmeleri veya herhangi bir tesis kıyıya ve sahil şeritlerine girişi engelleyemez. Kıyının gerisindeki alanda hiçbir şekilde tel çitle veya buna benzer düzenlemeyle insanların girişi engellenemez. Anayasa maddesi ve kanunlarına göre. Kanundaki ve yönetmeliklerdeki eksikliklerden biridir. Belki de bir kıyı kanunuyla, Türkiye kentlerini tamamıyla yönetmenin mümkün olmadığının göstergesidir. Turizm Antalya için geçerli bir durum, Karadeniz’de ise aynı kıyı kanunu balıkçılık ve ticareti size sağlamak zorundadır. Muğla’da, İzmir’de farlı bir turizm uygulanıyor. Antalya’nın doğusu ve batısı farklı bir turizm seçeneği sunuyor. Burada illerin kendi içinde çıkaracağı yönetmeliklerle ve düzenlemelerle bazı şeyleri sınırlandırmak gerekiyor. Antalya’da en önemli konulardan biridir. Kıyı çizgisi ile gerisindeki kıyı kenar çizgisi arasındaki kalan sahil diye bilinen alanda, hangi sınırdan itibaren şezlong ve işletmelerin orada soyunma odası ve benzeri tesislerin yapmasına izin verileceğine dair bir hüküm yok. Hemen kıyı çizgisinin hatta suyunun başladığı noktaya dahi şezlong koyabilirler. Bununla ilgili yasal bir düzenlememiz yok” diye konuştu.

“ANTALYA’YA ÖZEL BİR DÜZENLEME ŞART”

Sahil işgallerinin kıyı çizgisinin sabit bir çizgi olmamasından da kaynaklandığı ifade eden Kocababa, bu noktada Antalya özelinde bir düzenleme yapılmasının şart olduğunu vurguladı.

“KONYAALTI’NA YAPILAN YIKIM MÜDEHALELERİ DOĞRU”

Belediye ve idarelerin sık sık özellikle Konyaaltı Sahili’nde yıkım işlemleri ve müdahale yaptığını aktaran Kocababa, “Bir ilke kararı bir izinlendirme süresiyle çoğunun yapıldığını varsayıyoruz. İzinlendirme sürecine giderken bir yasal kısıtlama ve ilke yok. Kıyı çizgisinden itibaren hangi aralıkta başlayacağına dair. Yapılan müdahaleleri doğru ve mantıklı buluyoruz. Yapılması da gerekir” dedi.

“KIYI İŞGALİNDE İNSİYATİF ARALIĞI OLMAMALI”

Kıyı işgallerinin Antalya’nın her bölgesinde görülebileceğini dile getiren Kocababa, “Turizm baskısı, rant odaklı yapılaşma kıyılardaki baskı günümüzün konusu değildir. Bu baskı daha da olacaktır, çünkü su her zamankinden daha da önemli hale gelecek. Bu alanların korunması sadece idareler tarafından mümkün değil. Vatandaşlarında bu alanda duyarlı olması, hakların bilinmesi ve gücümüzün yettiği kadar mücadele etmeliyiz. Kamusal denetimin aktif şekilde özellikle, yerel idarelerin bu noktada insiyatif aralığı olmadığını bu konuda bilmesi gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.