BBP Antalya İl Başkanı: Tehlike Kandil’den Değil Anayasa Maddelerinden Geliyor

Büyük Birlik Partisi Antalya İl Başkanı Mustafa Yılmaz, PK*’nın silah bırakma açıklamaları ile eş zamanlı olarak Suriye’nin kuzeyinde yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, “Tehdit artık ter*rle değil, diplomasi ve anayasa çalışmaları üzerinden geliyor” uyarısı yaptı.
BBP Antalya İl Başkanı: Tehlike Kandil’den Değil Anayasa Maddelerinden Geliyor

Büyük Birlik Partisi (BBP) Antalya İl Başkanı Mustafa Yılmaz, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, PK*’nın silah bırakma çağrılarının Türkiye kamuoyunda çözüm süreci tartışmalarını yeniden gündeme taşıdığını ifade etti. Bu çağrıların perde arkasında, Suriye’nin kuzeyinde sessiz ve derin bir dönüşüm yaşandığını vurgulayan Yılmaz, “Türkiye, PK*'nın fesih ve silah bırakma çağrısını konuşurken, güney sınırımızda tarihi bir dönüşüm sessiz sedasız gerçekleşiyor. Yıllardır sınır ötesinde fiili olarak varlık gösteren PY*/YP*/SD*, artık yalnızca sahada değil, anayasal düzlemde de meşruiyet kazanma eşiğinde. Suriye rejimi ile yapılan son anlaşmalar, bu oluşumun ademi merkeziyetçilik üzerinden devlet içinde kendine yer edinmesini hedefliyor. Bu gelişmeler, Türkiye için ulusal güvenlik açısından yeni ve çok daha karmaşık bir tehdit oluşturuyor" dedi.

Anayasal Meşruiyet ve Diplomatik Hamleler Yeni Tehdidin Kaynağı

Suriye rejimi ile yapılan son mutabakatların özyönetim adı altında bir federatif yapı oluşturma hedefine hizmet ettiğini ve bunun Türkiye için çok daha karmaşık bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturduğunu vurgulayan Mustafa Yılmaz şu ifadeleri kullandı:

"Bugün Suriye’nin kuzeyinde 'özyönetim' adı altında yürütülen proje, PK*’nın siyasi kolunun uzun vadeli hedefleriyle bire bir örtüşüyor. Dahası, bu hedefler artık yalnızca silahla değil; diplomasi, anayasa çalışmaları ile desteğiyle şekilleniyor. Suriye devletiyle yapılan mutabakatlar, yerel yönetimlerin demokratikleşmesi adı altında bir özerklik yapılanmasının altyapısını hazırlıyor. Bu durum, Türkiye'nin yıllardır karşı çıktığı 'federatif yapı’nın' ön aşaması. Şam-SD* / Mazlum Abdi-Ahmed el Şara arasında varılan anlaşmalar, her ne kadar Suriye’nin birliği vurgusunu taşısa da, pratikte bir siyasi özerklik formülüne dayanıyor. Türkiye’nin uzun süredir dile getirdiği “PK*-YP* ilişkisi” halen geçerliliğini korurken, PK*'nın üst kadrosunun karar alma süreçlerinde etkili olduğu bizzat SD* içindeki Arap figürler tarafından da doğrulanıyor."

"Silah Bırakma Çağrısı Taktiksel Hamle Olabilir"

PK*’nın silah bırakması ya da kendini feshetmesi yönündeki açıklamalarının, büyük ölçüde taktiksel bir manevra olma ihtimalini asla gözden kaçırmamak gerektiğini savunan Büyük Birlik Partisi Antalya İl Başkanı Mustafa Yılmaz, "Bu söylemler, esas olarak Suriye’de kazanılmış fiilî özerkliğin korunması ve gelecekte anayasal güvenceye kavuşturulması için uluslararası kamuoyunu yumuşatma hamlesi olma ihtimali de dikkatle takip edilmelidir. Şayet bu durumlar görmezden gelinirse yakında bu durumla yüzleşelicek ve bu uyarların hakikat olduğu ortaya çıkacaktır. Öcalan’ın çağrısı ve PK*’nın açıklaması Türkiye kamuoyunda çözüm sürecini yeniden alevlendirirken, sahada kazanım elde eden yapı YP*/SD*’dir ve bu yapı doğrudan Türkiye’nin güvenliğini ciddi bir biçimde tehdit etmektedir." açıklamasını yaptı.

Bbp Antalya İl Başkanı Tehlike Kandil’den Değil Anayasa Maddelerinden Geliyor 2
"ABD'de 'Devlet Aklı', 'Trump Aklı'nın Önünde"

ABD’nin Ortadoğu politikalarında Türkiye’nin değil, İsrail’in güvenliği ve İran’ın çevrelenmesinin öncelikli olduğunu işaret eden Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:

"Trump'ın Ortadoğu ekibi mutlaka YP*/SD* üzerinden Ankara'ya güvenlik ve siyasi garantiler sağlama konusunda teklifler sunacaktır, lakin bu konuda çok temkinli olmak lazım. Trump’ın geçmişte verdiği sözler ile sahadaki Amerikan politikası arasında keskin farklar olduğu defalarca görülmüştür. ABD'deki "devlet aklı"; Trump ne derse desin, 'Trump aklı'nın önündedir! ABD'nin Suriye sahasındaki önceliği, Türkiye’nin güvenliği değil; İran’ın çevrelenmesi ve İsrail’in güvenliği ekseninde YP*/SD*’nin pozisyonunu korumaktır."


"Bu Seferki Tehlike Kandil’den Değil Anayasa Maddelerinden Geliyor"

Yılmaz ayrıca, "Türkiye, bu süreçte şahıslara ya da duygusal lider diplomasisine değil; kurumlara, sahadaki dinamiklere ve uzun vadeli çıkar analizine odaklanmalıdır. Aksi hâlde Trump gibi isimlerin geçici yakınlığı, Suriye'de geçmişte Irak'ta olduğu gibi kalıcı bir özerklik yapısının üzerini örten sis perdesi gibi. Çünkü bu seferki tehlike Kandil’den değil; anayasa maddelerinden, diplomatik müzakerelerden, uluslararası meşruiyet çabalarından gelmektedir. Sorun artık yalnızca ter*rle mücadele meselesi değildir; bu, Türkiye’nin güney sınırında şekillenen etnik, siyasi ve jeopolitik bir yeniden yapılanmadır. Şam ile yapılacak her müzakere, SD*’ye alan açarken; ABD ve bazı Batılı aktörlerin desteğiyle bu yapı yalnızca meşru değil, kalıcı hâle gelmeye çalışıyor. Türkiye'nin bu süreçte izole edilmesi, ileride geri döndürülemeyecek sonuçlara yol açacaktır. Bilhassa ileriki zamanlarda TSK'nın Bölgeden çıkarılması konusunda ABD, İsrail ve Batılı ülkelerin ekserisinden ciddi bir baskılar geleceği de kuvvetli bir ihtimaldi." şeklinde konuştu.


Türkiye İçin Artık Tehlike Siyasi ve Etnik Bölücülük

Türkiye'nin duygusal reflekslerden uzaklaşarak kurumsal strateji geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Mustafa Yılmaz, "Bugün Türkiye'yi tehdit eden silah değil, siyasi ve etnik bölücülüktür. Suriye’deki PK*-PY* öncülüğündeki 'Birleşik Kürdistan' çabaları ABD/CENTCOM himayesinde önü alınamaz şekilde ilerliyor. Sınırları aşan 'birleşik Kürdistan' hazırlıklarının yanında, yazılan anayasa taslağı fiilen kurulmuş bir Kürt öz yönetiminin hukuki teminatı haline dönüşebilir. PK*’nın silah bırakma çağrısıyla başlatılacak bir yeni ter*rsüz Türkiye süreci, bu gerçeği örtmemelidir. Tam tersine, içeride verilecek her tür taviz, dışarıda kurumsallaşan yapının işine yarar ve bunlara alan açar. Artık mesele 'barış mı, savaş mı' değil; hangi coğrafyada, kimle ve hangi sınırlarla yaşamak istediğimizdir. Türkiye, duygusal refleksleri bir kenara bırakıp, sahadaki gerçeğe göre pozisyon almak zorundadır. Aksi hâlde bu sefer kaybedilecek olan sadece süreç değil, coğrafyanın kendisi olacaktır." dedi.


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.