ATB Başkanı Çandır: Türkiye'de 'İthalat Cenneti' Riski

Antalya Ticaret Borsası Mayıs Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu'nda gerçekleştirildi.
Yönetimin 1 aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği toplantıda, ATB Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve kente ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin gündeminin hızla değiştiğini dile getiren Çandır, yılın başından bu yana dünya ekonomisinin, beklenmedik sert dalgalanmalar yaşadığını belirtti.
"ABD-ÇİN Gerilimi"
Bu durumun ülke ekonomisine ve çeşitli sektörlere ciddi etkileri olacağına değinen Çandır, “Bazı yorumlar, bu etkilerin fırsatlar sunacağına işaret etse de gerçek şu ki karşımızda büyük tehditler ve zorluklar bulunuyor. Yılbaşından bu yana yaşanan gelişmelerle Çin, en az 600 milyar dolarlık ihracatı için agresif bir şekilde yeni pazarlar arayışına girmiş durumdadır. Sadece bu yeni durum bile küresel ticarette ciddi dalgalanmaları tetikleyecek ve bize de olumsuz yansıyacaktır. Çünkü Çin genellikle ABD yönetiminin kararlarından olumsuz etkilenen ülkelere daha fazla yoğunlaşıyor” diye konuştu.
Çandır, bir taraftan döviz ve maliyet baskısıyla ihracat zorlukları yaşarken Çin’in büyük avantajlarla giriştiği bu yeni rekabetin pazarları olumsuz etkileyeceğinin altını çizdi.
"İthalat Cenneti Olmayla Karşı Karşıyayız"
Diğer taraftan ithalat avantajlarının üretim kabiliyetini ve kapasiteleri zorlayacağını işaret eden Çandır, ”2025 yılsonu için yapılan küresel tahminler hızla bozulmaktadır. Örneğin enflasyon beklentileri yükselmekte büyüme tahminleri ise düşürülmektedir. Yani 2024 yılına göre daha olumsuz ekonomik senaryolar, uluslararası kurumlar ve analistler tarafından yapılmaya başlanmıştır. Dünya ekonomik iklimindeki diğer bozulmaların ülkemiz, kentimiz ve sektörümüze yansımalarına daha fazla dikkat kesilmeliyiz diye düşünüyorum. Bizlerle paylaşılmayan konular hakkında senaryolara, kulislere ve asparagaslara harcadığımız enerjiyi, zamanı ve çabayı belirli ölçülerde ekonomik iklimdeki değişimlere ayırmaya başlamalıyız. Çünkü Dünya Ticaret Örgütü’nü ve kurallarını bizim gibi ekonomilere yıllarca en sıkı şekilde dayatan malum ülkeler, konu kendilerine gelince bunların tamamını hiçe sayan keyfi kararlar alıp uygulamaya başlamışlardır. Bu uygulamaların sonuçları şimdiden bizim gibi ülkeleri derinden etkilemektedir. Bu gidişle yeniden tam bir ithalat cenneti olma riskiyle karşı karşıyayız” ifadelerine yer verdi.
Çandır, Türkiye’nin ihracatının yılın ilk dört ayında yüzde 4.2 arttığını kaydetti.
"Reel Kredi Büyümedi"
Antalya’nın ihracatı ise bunun yarısı kadar yüzde 2.1 arttığını vurgulayan Çandır, “Tarım ve gıda ihracatımız ise ülkemizde binde 3, kentimizde ise yüzde 7.7 arttı. Yaş meyve sebze ihracatımız ise ülkemizde yüzde 3, kentimizde yüzde 11 artmıştır. Bu olumlu farkın en önemli sebebi, geçen yıl aynı dönemde ihracatta yaşanan düşüş olmuştur. Açıklanan son verilerle ticari kredilerde ülkemizdeki yüzde 47 kentimizde ise yüzde 52’lik artış yaşanmıştır. Tarımsal kredide ise ülkemizde ve kentimizde yüzde 47’lik artış yaşanmıştır. Tüm bu rakamlar bildiğiniz gibi yıllıktır. Yani geçen yılın aynı dönemine göre yaşanan değişimdir. TÜİK rakamlarıyla değerlendirdiğimizde yıllık enflasyon rakamlarına yakın olan değişimler, aslında reel kredi büyümesinin olmadığının göstergesidir” dedi.
Çandır, yılın ilk çeyreği itibariyle protestolu senet tutarında ülke genelinde yüzde 225’lik artışa karşılık Antalya’da yüzde 100 artış yaşanırken karşılıksız çekte ülkedeki yüzde 59’luk artışa karşılık kentimizde kentte -12’lik azalış olduğunu aktardı.
"Ticari Hareketlilik, Ülke Geneline Göre Geride"
Çek ile işlem hacminde Türkiye’de yüzde 28’lik artış yaşanırken Antalya’da ise ancak yüzde 18’lik artış yaşandığını dile getiren Çandır, “Bu durum, kentimizdeki ticari hareketliliğin ülkemiz ortalamasının gerisinde kaldığına işaret etmektedir. Kapanan şirket sayısında kentimiz yüzde 30’luk artışla ülkemiz ortalamasının iki katında olurken kurulan şirket sayısında ise yüzde -3 düşüşle ülkemiz ortalaması olan yüzde -5 düşüşten nispi olarak olumlu ayrışmıştır” ifadelerine yer verdi.
4. Tarım Orman Şurası
4. Tarım Orman Şurası’nın kararlarının açıklandığını aktaran Çandır, tarım şuraları, Türkiye’nin tarım ve ormancılık politikalarının belirlenmesinde geçmişten bugüne önemli bir rol oynadığının altını çizdi.
Çandır, tarım şurasında, tarımın dijitalleşmesi, iklim krizine karşı dirençli hale gelmesi, sistem kurma ve sürdürülebilirlik gibi konuların net ifade edilmesinin olumlu bir gelişme olduğuna dikkat çekti.
"Geleceği Planlamanın Zamanı"
Geçmişte alınan pek çok kararın, uygulama zafiyeti nedeniyle hayata geçirilemediğini dile getiren Çandır, “Bu açıdan bakıldığında, bu şuradan sadece yeni kararlar değil; bu kararların nasıl uygulanacağına dair somut bir plan, izleme ve raporlama sistemi, sorumluluk dağılımı ve takvimlendirme beklemek en doğal hakkımızdır. Çünkü artık sadece sorunları konuşmak değil, çözüm üreten, veriye dayalı, sürdürülebilir ve katılımcı bir anlayışla geleceği birlikte planlamanın zamanıdır” diye konuştu.
Hal Yasası
Hal yasasının işleyişindeki aksaklıkların giderilmesi amacıyla yapılan çalışmayı önemli bulduklarını dile getiren Çandır, “ATB olarak, uzun bir süredir hal mevzuatı kapsamında ve yaş meyve sebze piyasasının daha etkin işleyebilmesi amacıyla çok taraflı çalışmalar yürütüyoruz. Konuyla ilgili tarafların görüşlerini dikkate alarak bir taslak rapor hazırladık. Bu rapor ile hal mevzuatının amaçlarını, kapsamını, işleyişini ve yapılanmasını mevcut durumdan daha iyi bir konuma taşımayı temel hedef edindik. Hal sistemindeki piyasanın derinleşmesi ve sağlıklı fiyat oluşumunun sağlanması, veri kayıt sisteminin standardize edilmesi ve tarafların paylaşımına açılması, piyasada işlem gören ürünlerin eşsiz sınıflandırmalı standartlara kavuşturulması, tedarikten üretime ve ticarete ulaşan değer zincirinin etkileşimli ve entegre hale getirilmesi, öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Tüm tarafların katılımıyla yapacağımız toplantı ile raporumuzu tamamlayacağız ve ilgili mercilerle paylaşacağız” açıklamasında bulundu.
"Hasat Hazirana Kaydı, Dekara 350 Kilo Rekolte Bekleniyor"
İklim değişikliğinin etkilerini artık çok daha yakından hissedildiğini ifade eden Çandır, “Özellikle ekim ve hasat dönemlerinde ciddi kaymalar yaşanıyor. Üreticilerimiz, alışık olduğumuz dönemlerden daha geç ekim yapıyor. Normal şartlarda sahil kuşağında bu günlerde başlaması gereken buğday ve arpa hasadı, muhtemelen Haziran başına sarkacak gibi görünüyor. Hububat hasadı öncesi sektörel analiz toplantımızı üyelerimiz ve kurumların katılımıyla dün gerçekleştirdik. Toptanımızda özetle; kalite ve verim konusunda kent olarak problem yaşamayacağımız ve Antalya için ortalama verim beklentisinin dekara 350 kilogram civarında olacağı tahmin edilmiştir. Bu fırsatla tüm üreticilerimize ve üyelerimize, alın terlerinin karşılığını alacakları bereketli ve bol kazançlı bir sezon diliyorum” dedi.
Tarıma Ayrıcalıklı Elektrik Abonesi Talebi
Gerek üretimde gerek hasat sonrası tarımsal işlemlerde kullanılan elektriğin, tarım sektörü üzerinde ciddi bir yük oluşturduğunu işaret eden Çandır, özellikle son dönemlerdeki fiyat artışları ve tarife düzenlemeleriyle, bu yükün yaklaşan yaz aylarında daha da ağırlaşacağının öngörüldüğünü kaydetti.
Çandır, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu çerçevede, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) üyelerimiz tarafından iletilen ortak talep; sulamadan depolamaya, paketlemeden aydınlatmaya kadar tüm tarımsal faaliyetleri kapsayan, düşük fiyatlı ve ayrıcalıklı bir elektrik abone grubunun oluşturulmasıdır. Söz konusu uygulamanın hayata geçirilmesi, tarımda üretim maliyetlerinin azaltılmasına ve gıda arz güvenliğine önemli katkı sağlayacaktır.”
Toplantı sektörel konuların değerlendirilmesiyle devam etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.