Antalya'da Reklam Tabelası Alarmı

1950 yılından sonra hızla kentleşme sürecine giren Antalya’da, ticari hayatın da gelişmesiyle birlikte kentin merkezindeki büyük caddeler, işletmelerin rengarenk ve çeşitli boyutlardaki reklam tabelalarının kirliliğine maruz kalmaya başladı.Reklam tabela ve pano kirliliği, şehir estetiğini bozan, görsel karmaşaya neden olan ve kimi zaman güvenlik açısından da sorun oluşturan bir kentleşme problemi olarak kendini gösterdi. Yönetmeliklerin ihlal edilmesiyle birlikte kent reklam tabelası çöplüğüne döndü. Bu konu Antalya Kent Konseyi’nin gündeminde önemli bir yer taşıdı.
“GÖRSEL KİRLİLİĞİN ETKİSİ”
Düzenlenen oturuma katılan Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Nilüfer Gürer,görüntü kirliliği üzerine sunum yaptı.
Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Öğretim Üyesi Doç.Dr. Nilüfer Gürer,kirliliğin yaşam kalitesi üzerinde çok etkili olduğunu belirterek, görsel kirlilik doğrudan maruz kalınan, hissedilen, sonra sürekli şikayet edilen bir durum olduğunu söyledi.
“DİKKAT DAĞINIKLIĞI YAPIYOR”
Görsel kirliliğin kentsel estetikle örtüşen bir kavram olduğunu dile getiren Gürer, “Bir kentin yapı ve doğal çevresi arasındaki ilişkinin insanlar üzerindeki olumlu duygular bıraktığı için önemlidir.Son dönemde doğal çevreyi yani bizleri tehdit eden kirlilikler var. Ama en önemli kirlilik kaynakları hava, gürültü, su, toprak, görsel kirlilik, radyoaktif, plastik, termal, çöp ve ışık olarak sınıflandırıldı. Görsel kirlilik ilk olarak yapı cepheleri ve kamusal mekanlarda faaliyet gösteren ticari alanlardan ve tabelalarından kaynaklanan kirlilik türü olarak çıkıyor. Ekonomik bir etkisi var, bu alanlarda mülk değerlerinin kaybolması, maliyetlerin artması gibi etkileri var. Sağlığa da ciddi etkiler bırakıyor. Özellikle dikkat dağılması ve odaklanma eksikliği yaratıyor, stres ve kaybı bırakıyor. Çok fazla girdiye maruz kaldığımız için aradığımızı bulmakta zorlanıyoruz. Trafikte maruz kaldığımız görsel kirlilik, dikkat dağınıklığına neden olup, kaza oranlarını yükseltiyor. İş verimliliği bozuyor, algılama yetisini düşürüyor” diye konuştu.
“GÖRSEL KİRLİLİK ÇEŞİTLERİ”
En fazla görsel kirleticilerin reklam tabelaları, tabelalar, ışıklı animasyon, bina ceplerindeki uyumsuz renkler, kablo, elektrik trafoları, grafiti, duvar yazıları, çöpler, klima motorları, güneş enerjisi sistemlerinin olduğunu kaydetti.
Reklam panolarıyla ilgili Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bir yönetmeliği olduğunu aktaran Gürer, bunun altında belirlenen belirli reklam sunma biçimlerinin olduğunu aktardı.
“İNSANLAR TABELAYA DİKKAT ETMİYOR”
En önemli görsel kirleticilerden birinin bina dış cepheleri olduğunu işaret eden Gürer,“ Evimizden çıkar çıkmaz maruz kaldığımız en temel kirlilik dış cephelerdir. Tabelalar konulurken belirli kriterleri var, vitrin camında cephenin yüzde 15’inin geçilmemesi yönünde veriler var. Birden fazla ticari birimin bulunmasında yatay çizgiye dikkat etmek lazım. Bu kirliliği yaratan şey sadece yerleşimleri değil, uyumsuzluk, renk karmaşası, yazı tipleri gibi çok fazla bileşen var. Yüzde 15’i olması gereken bazı cephelerin tamamı reklam panosuna ayrılmış durumda. İnsanlar bir yere gideceği zaman bu tabelalar içinden seçmiyorlar. Zaten bilerek gidiyorlar, hiç kimse bir cepheye bakarak aradığım buradaymış diye bir algının içinde değiller. Onun için bu bir pazarlama yöntemi değil, kendini gösterme çabasıyla beraber, herkesin daha büyük ve görünür, renkli tabelalar seçmesine sebep oluyor. Bu karmaşada her şey kaybolmaya başlıyor. Koyduğunuz tabelanın görünür olması için büyüyor ya da uzuyor yada bütün cepheye yayılıyor. Bu tabelaların hepsini kentin işlek caddelerinde görebiliriz. Bunların örneklerini 100.Yıl Bulvarı ve Atatürk Caddesi üzerinde görebiliriz” diye konuştu.
“İNSANLAR İÇİN YORUCU”
Görsel kirlilikle donatılan cephelerin insanlar için yorucu olduğunun altını çizen Gürer, bu tabelalar içinde görmek istenilenin bulunmasının çok zor olduğunu dile getirdi.
Görsel kirlilik oluşturan bileşenlerin hepsini bir araya getirmenin zor iş olduğuna değinen Gürer, konuşmasını yurt dışındaki işlek caddelerindeki binaların sade olarak korunduğunu örneklerle gösterdi.
“BELEDİYE KENDİ YÖNETMELİĞİNİ ÇİĞNİYOR”
Yönetmeliklere üst geçit, köprülerin hiçbir yüzü veya ayaklarının reklam alanı olarak kullanılamayacağına vurgu yapan Gürer,“ Belediye de aynısını yapıyor. Bu yönetmeliği koyan belediye, kendi yönetmeliğini, kuralını çiğneyen yine belediye. Belediye bunu yaparsa vatandaşlara da kötü örnek oluyor. Böyle bir şeyi hem yerel yönetimlerin hem de işletmelerin dikkat etmesi gerekir. Taşıt alt geçitlerinin yan duvarları reklam alanı olarak kullanılamaz. Bu alanlar trafikte ilerleyen taşıtlar için dikkat dağıtıcı etkisinden dolayı kazaya neden olabilir. Bu alanların reklam alanı olarak kullanması hem yönetmeliğe aykırı hem de güvenlik açısından sakıncalı” ifadelerine yer verdi.
“BAŞKA ŞEHİRLERDE BU KADAR YOK”
En çok maruz kalınan kirlilik türlerinden birinin de sokak işgalleri olduğunu işaret eden Gürer, “Mağaza içine sığmayan pek çok şeyi dışarıda müşterilerine sunmaya çalışıyorlar. Bunu Kaleiçi’nde çok görüyoruz. Turistleri çekmek ve ticari kaygılarla bunu yapmak sıkıntılı bir durum. Dolapların dışarıda olması görsel kirlilik ve karmaşa yaratıyor. Göz o kadar yoruluyor ki. Turistik bir alan anlıyoruz ama dünya bunu böyle yapmıyor. Bu bölgede kaos yaratıyor. İnsanların yürümeyi zorlaştırıyor. Algıyı dağıtıyor. Mekan kalitesini bozuyor. Atıklar var. Bunların hepsi mekanda çeşitlilik gibi görünse de karmaşanın getirdiği bir kirlilik var. En büyük problemimiz Antalya’da, başka şehirlerde bu kadar yok. Klima motorları, gün ısılar, uydu antenleri. Yapının üzerinde görülen gün ısılar inanılmaz bir kirlilik yaratıcı” dedi.
Kaleiçi’ndeki duvarların yazılama yapılmasını eleştiren Gürer, bunun bir Vandalizm olduğunu belirtti.
“TABELA KULLANIMINI AZALTALIM, MÜMKÜNSE YASAKLAYALIM”
Bütün bu sistem yasal düzenlemelerle, kültürel yapı üzerindeki uğraşmalarla ve fiziksel çalışmalarla çözülebileceğini dile getiren Gürer, “ Yönetmelikte belirlenen kriterlere önce kendiniz uymanız gerekiyor. Kültürel anlamda insanların daha temiz çevreye maruz kaldığında nelerle karşılaşacağını bildirmek gerekir. Fiziksel olarakta bunların hepsini kaldırmak gerekiyor. Bunun örnekleri var, yapılabilir. Dünyada pek çok kent önlem almış durumda. Biz ne yapalım, tabela kullanımını azaltalım, mümkün olursa yasaklayalım. Kamusal mekanlarda açık alanların bakımını doğru yapalım. Yeşil alan yaratalım. Süreci denetlemeyi etkin olarak yapalım”ifadelerine yer verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.