Antalya Ağıtları: Elif Bacı Ninnisi

Antalya'nın dağlarında, yaylalarında ve köylerinde doğmuş ağıtlar, hem toplumsal hafızayı hem de kadınların yaşadığı trajedileri taşıyor. İşte detaylar...
Antalya Ağıtları: Elif Bacı Ninnisi

Antalya'nın dağlarında, yaylalarında ve köylerinde doğmuş ağıtlar, hem toplumsal hafızayı hem de kadınların yaşadığı trajedileri taşıyor. Elif Bacı’nın ninnisinden askerde ölen eşe yakılan ağıtlara uzanan bu derinlikli anlatılar, Anadolu’nun unutulmaz seslerinden biri olmayı sürdürüyor.

Antalya Ağıtları Elif Bacı Ninnisi12

Elif Bacı Ninnisi: Bir Anne, Bir Dağ, Bir Ağıt!

Göktepe Yaylası'nın güzeller güzeli Elif Bacı, kocası askerdeyken kundağındaki oğlu Ali ile obada tek başına kalmıştı. Elif Bacı'nın başına gelmeyen kalmadı. En son yavrusunu da kaybeden Elif Bacı'nın hikayesi okuyanında dinleyeninde yüklerini dağlar hale geldi. İşte Elif Bacı'nın Hikayesi :

Elif Bacı, Göktepe Yaylası'nın en güzel kadınıydı. Kocası askere gitmişti. Kundağındaki oğlu Ali ile obada yalnız başına kalıvermişti. Göktepe Yaylası'na güz geldimi, göç başlar. O yılın güzünde de, konu komşu hep beraber göçe hazırlanıyordu. Sabahın tez vaktinde yola çıkacaklardı. Elifte gözü olan Çil Hacı, bunu fırsat bildi. Elife bir oyun etti. Kara bulutlara bakıp bakıp,

"Sağanak bastırsa, halimiz nice olur" diye obayı geceden göçürdü. Elifi yaylanın başında yalnız koydu. Niyeti kötüydü. Elifin sabah tez vakit, oğlunu alıp garip başına yollara düşeceğini biliyordu. "İşte o zaman.." diye, bıyık altından gülüyor, ellerini oluşturuyordu Çil Hacı.

Elif Bacı, sabah obanın göçtüğünü görünce şaşkına döndü. Başına bir iş geleceğini sezdi. Olsa olsa Çil Hacı'nın oyunuydu bu. Anlamakta gecikmedi.

Yükünü, sarı deveye vurdu. Ali'nin kundağını, beşiğini de­venin üstüne sardı. Kendi önde, devesi arkada, bayırdan aşağı vurdu, yürüdü. Irz düşmanı Çil Hacı'nın eline düşmemek için gittiği yol, başka bir yoldu. Bir yandan gök gürlüyor, bir yan­dan da deli dolu yel savuruyor, bir yandan dizine koymayan çalı-çırpı, diken her yanını çizip kanatıyordu. Elif Bacı, Ali'­nin beşiğine bir göz atıyor, "Dayan yavrum..." diyordu ama, onu can evinden vuran acı gerçeği nice sonra fark etti. Ali'nin sesi soluğu çıkmıyordu. "Acep nesi var?..." diye sarı deveyi çöktürünce bir de ne görsün?

Beşik boş...

Hemen yükünü derede, deveyi bayırda bıraktığı gibi, gel­diği yollardan çılgın gibi geri dönüverdi. Kara bulutlar patladı. Yağmur boşandı. Elif Bacı dövüne dövüne Ali'yi arayıp buldu ama, nafile....

Kundağı bir dala asılmış, körpecik vücudunu akbabalar çoktan paylaşıvermişlerdi.

İşte Elif Bacı Ninnisi, bu acı olayın üzerine yakılmış bir ağıttır.

Bu korkunç olayın ardından Elif Bacı’nın dilinden dökülen sözler, bir ağıda dönüştü:

Sarı çizmem elimde kaldı
Iltarımı sorman belimde kaldı.
Allahım bebek Ali'mi aldı.
Ben Ali'mi dalda koydum da nenni...
Gözlerimi yolda koydum da nenni...
Allahın'dan bul emi Çil Hacı,
Neme gerekti, o gün Pazarcı?
Oğlunu verdi de, namus vermedi Elif Bacı.
Ben Ali'mi dalda kodum nenni.
Gözlerimi yolda kodum da nenni...

Kaynak:Hatice Akkılıç

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.