Bizim oralarda, olağan dışı bir şey olamaya başladığında, Güngörmüşler,
"bunun gözüne görünecek bir şey var" derler. Her ne kadar TV'ler,
gazeteler doğru bilgi vermese, verdikleri de keyif getirici ve asparagas
haberler olsa da, yine de bir yerlerden, bir şeylerden bazı haberler geliyor,
sızıyor içimiz acıtıyor. Yakıyor. Bunları, her ne kadar hayra yorsak da,
pek hayırlı çıkmıyor. Bu ülkede yaşayanlar, eninde sonunda bu ülkeye gelecek
olanlar, gönlü buralarda olanlar ile birlikte pek çoğuz. Farkında değiliz ama
bizim biri birimize ettiğimizi düşman toplanıp gelse edemez. Vatandaşız
ya, yaptığımız planlar neden ise tutmaz. İki yakamız da bir araya gelmez.
Savrulur dururuz.
Yeni yıl için planlar, planlar vardı; sadece planlarda kaldı ve sonunda çok
farklı bir şey yapmak zorunda kaldım. Yeni yılda Ankara'da olmak istemedim.
İçimden gelmedi. Herkesin dilinde dolaşan "ya bunlar bütün
ikramiyeleri, bilgisayar oyunları ile hep kendilerine çıkartıyorlarmış"
diye diye sıralar halinde piyango bileti alanalar; her şeyden şikayet edip,
çıkış gösterdiğiniz de bir bahane bulup oy sandığında yine kürkçü dükkanına
gidecekler; bu gün şan şöhret ve şehvet içinde olup, cemzal-ül evvelini
bildiklerim ile birlikte Ankara'da olmak istemedim. İyi ve güzel düşünmek,
dilemek bizim taaa Orta Asyalardan gelen Şaman geleneğimizde, kültürümüzde var.
Başladığımız her şeyde, mutlaka hayırlı dilek diler, bir şeyler murat
ederiz Resmi yeni yıl'da, efsanevi yeni yıl Hıdır Ellez'de, düğünde
dernekte; damın üstüne, balkonlara, pencerelerin dışına ev, araba, ne ise
muradımız onu yapar, yazar koyarız. Yetmiyormuş gibi, yaşımıza göre kendimizin,
oğul-kızımızın ya da sevdiğimiz bir yakınımızın adını, evlenen gençlerden
birinin ayakkabılarını altına yazarız.
İyi ve güzel şeyler tez olsun, tez gelsin diye. İnşallah!..
Bu kışta kıyamette arabam ile gitmek istemedim. Bütün aksiliklere rağmen
gitmeyi de kafaya koydum ya, nasıl olur ise olsun gidecektim.
Sabah sırt çantamı alıp, dolmuşa, sonra da garaja gitmek için metroya bindim.
Her şey çok güzel.
Metroya, biraz da birlerini aralayarak bindim, çünkü sırt çantam ağır, ayakta
durmak zor olacaktı.
Neyse bir buldum ve oturdum.
O da ne ayakta bir genç, oturan bir genç kızın tepesine elinde ki montunun
kolunu sallayıp duruyor. Oğlanın içinde kötülüğü yok ama, başına sardığı
fularını belli ki Ankara'da türban olarak kullanan yakasında toplu iğneler olan
genç kız haklı olarak kıvranıyor. Yüzümüze bakıyor.
Ben de uygun bir dil ile genci uyardım ama pek hoşuna gitmedi. İnerken ters
baka baka indi.
Aşti'den gideceğim yöne son bileti bulup, otobüse bindim.
Afyona kadar sorun yok ya da ben gazete ve kitap okurken, film izlerken fark
etmedim.
Afyonda, önümüzde ki çiftli koltuğa oturan, siyah ipek çarşaflı, en pahalı
siyah çerçeve ve organik camlı gözlüklü orta yaşa yakın bir bayan gideceğimiz
yere yaklaşırken, birden şoföre, araç ısı göstergesinin neden 25 C'de olduğu,
indirmesini, kendisinin sıcaktan bunaldığını bağırarak söyledi.
"Ooop, arkada üşüyoruz" sesleri de arka sıralardan.
Kimse kimseyi görmüyor, tanımıyordu ama otobüs içinde tansiyon çok yükseldi
birden.
Çarşaflı kadın, aklına geleni sayıyor, ekmeğinin peşinde koşan zavallı genç
şoför ise, bir şeyleri açıklamaya çalışıyordu. Sonunda ona da müdahale
etmek bana kaldı sanırım, "Hanımefendi, toplu taşımda herkesi memnun
etmek mümkün değildir ama şoföründe moralini bozmayın" deyince, aynı
gemide olduğumuz anladı sanırım. Sustu. Sahil kasabasına giderken geçilen Şehir
otogarında inenler, binenler; hanımefendi ise muktedir olduğu belli birlerine
telefon edip, şoföre de "itlik yapıyor"u en masum olan sözcükleri
saymaya devam ediyordu. Aslında sorun edilecek bir şey yoktu. Hatta çok sıradan
olaylardı. Türbanını memleketine giderken açan ile, taşrada kara çarşafın
nimetlerinden yaralanmaya çalışan kişilerin her ikisi de bu toplumun insanları.
Birinin rahatsızlığı için konuştuk ama, ötekinin telefon konuşmasında
anlaşıldığı kadarı ile "etkili ve yetkili" tanıdığı kim ise ona
şikayet ettiğini görünce, firma yetkililerine ve vardığımız yerin otobüs
yazıhanesine "ŞOFÖRÜNÜZ HAKLI, ŞİKAYETÇİNİN İSE SHOVWOMEN" olduğunu
söylemden de edemedik. Haklının değil de, güçlünün haklı olduğu yerde huzur
olmaz. Bu Ülkede herkesin değil ama BİRİLERİNİN GÖZÜNE BİR GÖRÜNECEK
VAR" gibi. Bu gemide, hepimiz yolcuyuz. Yazık bize.
Yazıklar olsun size!.. Yağmurlu bir akşamdan güzel dilekler, güzel
manzaralar ile yeni yılınızı bir kez daha kutlayayım. Gönül, sevdiğinden umar.