Kadın, anadır. Kadın, bacıdır. Kadın,
arkadaştır. Evlattır. Eştir. Fakat sadece o değil. Kadın aynı zamanda
üretendir. Biz doyuran ve doğuran olmaktan çıkaramasak da çıkarmak istemesek de
kadın, kamusal hayatın en önemli unsurlarındandır…
Bıktık artık kadın; çiçektir, ışıktır, aydınlıktır vb ışıltılı, pırıltılı söylemlerden…
Kadın,
insandır. Ve her insan gibi hakları vardır. En temel insan haklarından seçme ve
seçilme haklarına kadar…
Peki hangi hakkımızı, ne ölçüde kullanıyoruz…
Yaşam hakkı, tehdit altında. Toplumsal
cinsiyet eşitliğini benimseyememiş idareciler sayesinde de daha kötüye gidiyor…
Şiddet tırmanıyor…
Cinayetler durmuyor…
Eğitimde fırsat eşitsizliği sözkonusu…
Müftülere nikah yetkisi, 4+4+4 eğitim sistemi,
sosyal güvenlikte yapılan sözde ‘pozitif’ düzenlemeler kadını geriye götürüyor…
Çocuk gelin gerçeği ortada…
İş dünyası ve bürokraside kadın yöneticiye yer
yok…
Akademik dünya, yargı, meslek odalarında da
durum benzer…
Hayatın her alanına dokunan, üreten, çalışan,
emek veren kadın maalesef ki sözkonusu makam olduğunda yok…
Meclisler,
başkanlıklar erkeklerin…
Rektörlükler,
valilikler, kaymakamlıklar ona keza…
Biraz
muhtar, biraz da meclis üyesi olduysa kadın yeter…
Yetmez!!!
Mesele kadın-erkek meselesi de değil esasen.
Dedik ya mesele insanlık meselesi…
Mesele, insan hakları meselesi…
Önceki gün Ankara’daydım…
Eşitlik
ve Adalet Buluşması’na katıldık. Tıklım tıklım dolu
salonda, seçilmiş kadınlar olarak (bir büyükşehir belediye başkanı, birkaç
belediye başkanı, vekil, eh biraz da meclis üyesi, muhtar) o kadar azdık ki…
Dikkatle izledik, dinledik…
Ama güne damga vuran Perihan Anam’la, Pervin
Anam oldu…
Ellerinden öptüm, hepinizin yerine…
Yürekli konuşmalarıyla iktidara da muhalefete
de ders verdiler…
İşte Türk kadını…
Kurtuluş sizlerin elinde…