Yeşil Sol Parti Antalya 1. sıra Milletvekili Adayı olan Saruhan Oluç, Akdeniz Gerçek Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Songül Başkaya ile Türkiye gündemini ve seçim sürecini değerlendirdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili, İstanbul Milletvekili ve Yeşil Sol Parti Antalya 1. sıra Milletvekili Adayı olan Saruhan Oluç, Akdeniz Gerçek Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Songül Başkaya ile Türkiye gündemini ve seçim sürecini değerlendirdi. Songül Başkaya’nın “Antalya’nın geleceğinde Yeşil Sol Parti’yi nerede görüyorsunuz” sorusunun üzerine Saruhan Oluç “Hedefimiz Antalya’da 2 vekil çıkararak Meclis’te güçlü bir grup oluşturmak” dedi.

“Türkiye’nin demokratikleşmesi, bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşması, genel demokrasinin inşa edilebilmesi için, Yeşil Sol Parti’nin güçlü bir gruba sahip olması gerekiyor.  Bu yüzden Yeşil Sol Parti’ye verilen oylar boşa gitmiyor” diyen HDP Grup Başkanvekili, İstanbul Milletvekili ve Yeşil Sol Parti Antalya 1. sıra Milletvekili Adayı olan Saruhan Oluç, seçim çalışmalarının arasında gazetemize gündemi değerlendirdi. Oluç’un Akdeniz Gerçek Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Songül Başkaya ile Türkiye gündemine ve seçim sürecine ilişkin değerlendirmesi şöyle...

 

Antalya’da seçim çalışmalarına başladınız. 13. Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği seçim sürecine giderken önümüzde sayılı günler kaldı. Antalya’ya baktığınızda Yeşil Sol’u nerede görüyorsunuz? 17 Milletvekili olan Antalya’da seçmen Yeşil Sol’a kaç milletvekili verebilir?

Antalya’da çalışmalarımıza yoğunlaştık. 2015’ten beri vekil çıkardığımız bir kent. Bu sefer 2 vekil hedefliyoruz. Potansiyel olarak da geleneksel olarak da baktığımızda ciddi bir potansiyel var. Bu potansiyeli değerlendirmek bizim elimizde. Dolayısıyla bu seçimde bunu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Ben HDP İstanbul Milletvekiliyim ve aynı zamanda Grup Başkanvekiliyim. Ama bu sefer Yeşil Sol Parti listelerinden girme kararı aldık. Ben de Antalya’dan aday oldum. Bu potansiyeli iyi değerlendirirsek Antalya’dan 2 vekil çıkarmamız mümkün olur. Bunun için mücadele ediyoruz.

Türkiye’nin zor günlerden geçtiği bir süreçte hem ekonomik hem siyasi atmosferin giderek karardığı bir tablo içerisinde Diyarbakır’da bir operasyon yapıldı. Bu operasyon ile ilgili İçişleri Bakanı ve aynı zamanda milletvekili adayı olan Sayın Soylu’nun twetleri de var. Bize bu durumu değerlendirebilir misiniz? Siyasiler, aydınlar, hukukçular, gazeteciler son dakika operasyonlarıyla gözaltına alınırken seçmene ne mesajı verilmek isteniyor?

İki şey söyleyebilirim. Seçimlerde 3 bakanlık seçim güvenliğinden sorumludur. İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı. Eski zamanlarda seçime gidilirken bu bakanlıklar bağımsız olurdu. Fakat iktidar bunları değiştirdi. Partili bakanlık devam ediyor. Ama daha vahim olan bir durum var. Dünya’nın hangi ülkesinde vardır bilmiyorum ama şu anda İçişleri Bakanı aynı zamanda milletvekili adayı ve o milletvekili adayı karar veriyor ve arkadaşlarımız göz altına alınıyor. Aslında teorik olarak parti devleti haline gelinmiş. Ortada bir devlet, bir işleyiş, bir hukuk, hiçbir şey kalmamış. Bir milletvekili adayı başka bir partinin çalışmasını sürdürenlerin gözaltına alınması kararını verebiliyor. Polisi ve savcıyı kullanarak kendi seçim çalışmasını sürdürüyor. Gerçekten hukuk açısından da siyasi açıdan da baktığımızda dehşet verici bir durum. Gözaltına alınanlara bakıyoruz hedefleri çok belli. Avukatları gözaltına aldılar. Çünkü o avukatlar seçim ve sandık güvenliği için çalışma yapıyorlardı. Gazetecileri aldılar, o gazeteciler seçimlerle ilgili haber yapıyorlar. Usulsüzlükleri ortaya çıkarıyorlar. Yolsuzlukların peşinden koşuyorlar. Susturmak için yapıyorlar. Sanatçıları da aldılar. Herkes düşündü neden diye? Çünkü sanatçılar bizim reklam filmlerimizde oynadılar. Meslekleri olduğu için her sanatçının yaptığı gibi ücretleri karşılığında reklam filmimizde oynadılar ve gözaltına alındılar. Son olarak bizim sandık kurulu için müşahit çalışmamızı yapan örgütlenmeden sorumlu olan eş genel başkan yardımcımızı gözaltına aldılar. Bu da şu demek oluyor.  Bir seçim güvenliğini ve seçim çalışmasını sabote etme anlamına geliyor.

Şimdi o kadar hedefli bir gözaltı operasyonu ki bunu yapan şu anda İçişleri Bakanı sıfatıyla aday olmuş ve kendi adaylık çalışmasını sürdürürken öbür tarafta bunu gözaltına aldıran kişi Gerçekten hukuk ve demokrasi açısından bakınca hiç böyle bir şey Türkiye’de yaşanmamış. Bunlar tam bir parti devleti oluşturdular. Söz de bunu eleştirirdiler. Ama bunun bir örneğini yaşamış olduk.

AKP iktidarının 21 yıl önce göreve gelirken en büyük söylemi yolsuzluklarla, yasaklarla, yolsuzlukla ve yoksullukla mücadeleydi. Geldiğimiz noktada tüm yurttaşlarda olduğu gibi bizim için de kötü bir tablo. Toplumun bir sürece evrildiği de görülüyor. Bir düzenin dönüşmesi yönünde bir tablo var. Fakat seçmen 2 oy kullanacak. Bu iki oyun biri Cumhurbaşkanlığı için, diğeri de Meclis aritmetiği için. Türkiye’de tartışılan bir konu var; Milet İttifakı cephesinde listelerde eleştirel noktalar var. AKP iktidarları döneminde çok fazla hukuksuzluğun içinde olan isimlerin CHP listelerinden aday gösterilmesi eleştiriliyor. Bu da düzenin değişmesi için kullanılacak oyların sizlere ve TİP’e ya da diğerlerine doğru yönelmesini sağlarken “Aman oylarınız zayi olmasın” söylemi ortaya açıkıyor. Yeşil Sol’a veya TİP’e gelecek bir oyun zayi olabileceğini, işe yaramayacağını söyleyerek bir algı mı yaratılıyor? Bu konuda seçmene ne demeliyiz?

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda sonuçlanması gerektiğini düşünüyoruz. Aday çıkarmadık ve Türkiye’de demokrasi, adalet, hukuk açısından vaatlerde bulunan gerçekten demokratik bir değişim gerçekleştireceğini düşünen adaya oyumuzu vereceğimizi söyledik. Tek adam yönetimini değiştirmek gerekiyor. Türk toplumunda kutuplaşma ve gerginlik yaratan bir siyasi figürün değişmesi gerekir. Açık ve nettir. Bu konuda hiçbir farklı yaklaşımımız yok. Parlamento seçiminde iki şey önemli. Bir yasa çıkarmak için 301 milletvekiline ihtiyaç var. Komisyon dağılımlarında şu anki muhalefet yönünde gerçekleşmesi için hem de anayasa değişikliği yapmak için. Türkiye’nin gerçekten demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı var. Bir toplumsal sözleşmeyi yeniden yazmak gerekiyor. Bunun içinde en az 360 oya ihtiyaç var. HDP Türkiye’nin büyük üçüncü partisidir. Biz Yeşil Sol Parti’nin de üçüncü parti olma yolunda koruyacağımızı biliyoruz. Meclis’te güçlü bir grubun olması gerekiyor. Türkiye’nin demokratikleşmesi, bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşması, genel demokrasinin inşa edilebilmesi için, Yeşil Sol Parti’nin güçlü bir gruba sahip olması gerekiyor.  Bu yüzden Yeşil Sol Parti’ye verilen oylar boşa gitmiyor. Tam tersine Türkiye’nin üçüncü büyük partisini güçlendirmiş oluyor. Ne kadar güçlü olursa Yeşil Sol Parti o kadar Meclis’e yansıması güçlü olur. Bizler Türkiye’nin her yerinde aynı anlayışla çalışıyoruz.

Peki siz şunu söylüyor musunuz? Mesela; TİP, ‘Bir oy Kemal’e, bir oy TİP’e’ diyor. Siz de ‘Bir oy Kemal’e, bir oy Yeşil Sol’a’ diyor musunuz?

 

Cumhurbaşkanlığı seçimimizde tutumumuz bellidir. Ama pazarlık yapıyor gibi yapmak istemiyoruz. Biz şuna inanıyoruz. Geçmiş seçimlerde de seçmenlerin önemli bir kısmı stratejik oy kullandı. Yine bu şekilde olacağına eminim. Türkiye’de seçmenin bilincinin çok yükseldiğini görüyoruz. Biz seçmene şunu anlatmaya çalışıyoruz. Güçlü bir grup olmamız önemlidir. Bu bir geçiş dönemidir. Seçmenlerimiz bunu anlıyor ve formülünü çözüyorlar ve oylarını ona göre kullanacaklardır.

Peki son olarak Antalyalılara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Yeniden Antalya’dan aday olduğum için çok sevindim. Çok sevdiğim bir yer. Antalya’nın büyükşehir olduğu için çok fazla sorunları var. Aslında memleketin sorunlarının hem ekonomik hem sosyal açıdan Antalya’ya yansımaları çok fazla. Antalya’nın en önemli alanlarından birisi turizm. Hem turizm sektöründe iş yapanlar ve çalışanlar arasında çok büyük sorun var. Bunlar içinde ayrı çözüm önerilerimiz var. Doğa, kültür ve çevre açısından baktığımızda Antalya inanılmaz güzelliği olan bir yer. Ama maalesef büyük bir tahribat adım adım gerçekleşiyor. Geçen gün Phaselis’e gittim. Gerçekten insanın içi acıyor. Yeşilin ve mavinin buluştuğu yere nasıl imar düşünülebilir. Bu açıdan Antalya’nın sorunları var. Tabi bir de tarım açısından da çok kıymetli bir yer. Tarım sektöründe çalışan emekçilerin sorunlarının giderilmesi gerekiyor. Yani aslında Antalya için çok yapılacak şeyler var. Antalyalılar beni de izledikleri tanıdıkları ve yaptıklarımı bildikleri için oylarını bana verirlerse Meclis’e tekrardan girmek isterim.

SONGÜL BAŞKAYA